Paludan'ın eylemi İsveç'e kaybettirdi, Rusya'ya kazandırdı

Paludan hakkında Avrupa basınında ortaya atılan iddialar provokasyon girişiminin arka planına işaret ediyor.

HAKSÖZ HABER

Irkçı Rasmus Paludan'ın menfur saldırısına dünyanın dört bir yanından Müslümanların gösterdikleri tepkiler Paludan ve destekçilerinin kaybettiğine işaret ediyor.

Paludan'ın akıl ve ahlak yoksunu eylemi hakkında "ifade özgürlüğü" şeklinde indirgemeci bir yaklaşım ortaya koyan İsveç makamları ağız değiştirmeye başladı. 

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson Kur'an-ı Kerim yakılmasından sonra sessizliğini bozdu. Kristersson sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı: "İfade özgürlüğü demokrasinin temel bir parçasıdır. Ancak bir şeyin yasal olması mutlaka uygun olduğu anlamına gelmez. Pek çok kişi için kutsal olan bir kitabı yakmak son derece saygısız bir davranıştır. Bugün Stockholm'de yaşananlardan rahatsız olan tüm Müslümanlara sempatimi iletiyorum."

İsveç'in Paludan'ın eylemi hakkındaki tutumu ilk olarak akıllara İsveç'in NATO üyeliği için Türkiye'nin onayına muhtaç olması geldi. İsveç makamlarının yaptıkları ilk açıklamalar gerilimi artırmış ve İsveç Savunma Bakanı'nın Türkiye ziyareti Türkiye'nin isteği üzerine iptal edilmişti. Başbakan Kristersson'un açıklaması tavır alışın gelen tepkilerden sonra değiştiğini kanıtlıyor.

İstanbul'daki İsveç Konsolosluğu önündeki eylemlerin ardından konsolosluk çalışanları da Paludan'i kınama ihtiyacı duymuşlardı. Binanın camine yapıştırdıkları yazıda "kitap yakan gerizekalı gibi  düşünmüyoruz" ifadeleri yer alıyordu. 

Bu gelişmeler bir yana Avrupa basınında Paludan ile Rusya'nın ilişkisine dair bir takım iddialar dile getirildi. Paludan, 15 Ocak’ta İsveç’e bir daha Kur’an yakmaya gelmeyeceğini ve polisin kendisini koruyamadığını iddia etmişti. İsveçli bir gazetecinin masraflarını karşılama taahhüdü verdiği ırkçı ismi Stokholm’ün NATO üyeliğini en çok istemeyen ülke olan Rusya’nın desteklediğine ilişkin değerlendirmeler de yapıldı. “Kuklaya değil ipini tutana bakmak lazım” yorumları dile getirildi. İslam karşıtı eylemde Türk elçiliğinin seçilmesiyle NATO’daki sürecin hedef alındığı belirtildi. Moskova’nın Batı’daki aşırı sağ oluşumlara desteği ve sandığa müdahale girişimlerine dikkat çekildi.

Sosyal medyada Rusya’nın belli bir süredir, Avrupa’daki göçmen karşıtı aşırı sağ oluşumlara destek verdiği belirtildi. Irkçı Rasmus Paludan’un ve Rusya’dan desek aldığı ifade edilirken “Amaç, İsveç’in NATO’ya girişinin veto edilmesi için Türkiye’de ‘tersine’ propaganda ve algı oluşturmak” denildi.

Karar'ın aktardığına göre  Stockholm’deki provokasyona ilişkin dikkat çeken bir iddia daha gündeme geldi. Buna göre, İslam karşıtı eylemin arkasında İsveç’in NATO’ya girmesini istemeyen Rusya var. Irkçı siyasi Rasmus Paludan’ın arkasında Rusya’nın olduğu, Türkiye ve İsveç arasındaki ipleri kopararak Stockholm’ün NATO’ya girmesine engel olmak için bu eylemi ‘sipariş ettiği’ ileri sürüldü.

İsveç merkezli SVT’nin haberine göre Paludan’ı eyleme ikna eden İsveçli gazeteci Chang Frick. Nyheter idag haber sitesinin sahibi Frick, polisten alınan gösteri izninin 320 kronluk ücretini ödediğini ve haber yapma hakkını kullanacağını ileri sürdü. Frick’in geçmişte Rus hükümeti tarafından finanse edilen uluslararası haber televizyon ağı RT’de çalıştığı biliniyor.

Saldırganın Rusya ile irtibatı en dikkat çekici tartışma konularından birini oluşturuyor. Bölge uzmanları, Rus istihbaratının önceki yıllarda da benzer faaliyetleri olduğunu hatırlatarak önemli bir seçimin arifesinde bulunan Türkiye’ye yönelik kışkırtmanın geniş kapsamlı bir planın parçası olduğunu ileri sürdü.

“İsveç’in NATO üyeliği konusunda Ankara’nın tutumunu değiştirmesini zora sokan skandalın tek kaybedeni İsveç oldu” değerlendirmesi paylaşıldı. “Rasmus Paludan bu eylemi Rusya adına yapmamış bile olsa bu işten kârlı çıkanın Putin olduğu açık” yorumları yapıldı.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!