Kavaklıdere Kulübü’nde, “Aaaa.. Yakalayın yakalayın.Beni takip ediyorlar” telaşının sebebi ortaya çıktı işte.. Ekşi yemeyen insan, mide ağrısından endişe eder mi?
Taraf gazetesi, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt ile Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ arasındaki görüşmeyi dün yayınladı.. Ve bakıldı ki, öncekilerdeki gibi sessizlikle geçiştirilemeyecek kadar hava elektrikli, Paksüt hemen Kavaklıdere’nin yolunu tutup, yakın gazetecilere iddiaları cevapladı.
“Cevapladı” dediysek, yeni soru yöneltmeden cevaplama bu.. “Ben anlatacağım, sen not alacaksın. Soru moru yok haaa!”
Soru yok ama, yine de pek inandırıcı değil sayın Paksüt.. Örneğin, Başbuğ ile görüşme sayısı hakkında, “2 veya 3” diyor.
Hayatımız hep o olay, bu olay, adliyelik vakalarla geçti.. Hakim sorar sanığa:
“Kaç lira aldın?”
“2 veya 3!”
Veya benzer bir başka soru: “Kaç gün önceydi?”
“2 veya 3!”
Hani sorsanız, “Kaç çocuğun var?”
“2 veya 3” diyecek kadar insanı bezdirirler.
Sayın Paksüt’ün olayı da ona benzedi..
Hani, “10 veya 11” dese anlayacağım.. İnsan böyle bir görüşme sayısını tam olarak hatırlayamayabilir.. Ama “2” rakamını, “3” ile birlikte kullandınız mı, % 50 sapma gösterdiniz demektir sayın Paksüt..
Verdiğiniz kararlarda da böyle sapma yapıyorsanız, (ki yapıyor görünüyorsunuz) vay halimize..
Olaya bir de şu açıdan bakalım.. Sayın Paksüt, Anayasa Mahkemesi’ne seçileli, tam üç sene olmuş. İlker Başbuğ’un, İstanbul’daki görevini tamamlayıp Ankara’ya gelmesinden bu yana ise 2 yıl geçmiş.. Demek ki görüşmeler son iki yılda yaşanmış.. Son iki yılda, sayın Paksüt, Başbuğ paşa ile görüşüyor ama, kaç defa olduğunu hatırlamıyor.. Daha doğrusu hatırlıyor da, 2 mi, yoksa 3 mü olduğunu hatırlayamıyor.
Bu sayıya, şurada buradaki ayaküstü vs. görüşmeleri katmıyoruz haaa..
Randevulu, makamda, baş başa görüşmeden bahsediyoruz..
Daha da ilginci, sayın Paksüt görüşmelerden birinci ve üçüncüyü hatırlıyor, ikinciyi hatırlayamıyor. Çok merak uyandıracak bir durum.
Sayın Paksüt, acaba ikinci görüşmenin varlığını da mı hatırlamıyor, yoksa sadece ne zaman olduğunu mu hatırlayamıyor?
Bir Anayasa Mahkemesi üyesi, Kara Kuvvetleri Komutanı’nı ziyaret edecek, baş başa görüşecekler.. Ama topu topu iki yıl içerisinde yapılmış olan bu görüşmelerin sayısı ve zamanı hatırlanamayacak!
Hiç güleceğim yoktu hani!..
Yine de; sayın Paksüt gerçekten bu görüşmelerin sayısını/zamanını hatırlayamadığında ısrarcı ise, kusura bakmasın, o zaman da hafıza açısından ciddi bir rahatsızlığı var demektir.. Şu an yürüttüğü görevi de, pek sağlıklı götüremeyecek kadar ciddi bir hafıza sorunu var demektir..
Paksüt’ün hafıza sıkıntısı, son görüşmenin saati ile ilgili olarak da karşımıza çıkıyor.. “Öğleden sonra ama” diyor sayın Paksüt, saat veremiyor...
“Öğleden sonra”; öğlen 12.00’den, gece 12’ye kadar 12 saat demektir sayın Paksüt..
Saat kaçta? Onu da mı hatırlayamıyorsun?
“Saat 2 miydi, yoksa 6 mıydı” diye bir tereddüt olur mu sayın Paksüt?
Kusura bakmayın, ya bir şey gizliyorsunuz, ya da sağlık konusunda bir sıkıntınız var..
Cümleler üzerinde, gereksiz ayrıntıya daldığımın farkındayım..
Aslında bunların tamamını laf olsun diye yazıyorum.
Muhataplarımız kimler?
İkisi de çok saygın makamlarda olan kamu görevlileri.
Ziyaretler çoluk çocukla birlikte, evde, özel olarak yapılmış değil. Resmi mekandaki ziyaretten bahsediyoruz... O halde?
O halde, açarsınız randevu defterlerini -ki, askeriye bu konuda çok titizdir-, takır takır 5 sene öncesinin görüşmelerini bile çıkarır, iddia sahiplerinin yüzüne yapıştırırsınız... Ama görüşme gizli yapıldı ise, defterlere işlenmedi ise.. İşlendiği halde, açığa çıkarılmamak isteniyor ise.. İşte o zaman da, orada durup düşünmek gerekir, “Askerimizin K. Irak’taki başarısını tebrik, şehid olan askerlerimiz için taziyelerinizi bildirmek amacında iseniz, bu ziyareti niye gizliyorsunuz ki?”
Efendim sayın Paksüt, duyamadım.. İkinci adresiniz olan Kavaklıdare Kulübü’nden sesiniz iyi gelmiyor, şöyle biraz halkın içine açılın.
Ve son soru: “Askerimizin başarısını tebrik için yapılacak ziyaret, Genelkurmay Başkanı’na değil de, niçin Kara Kuvvetleri Komutanı’na?”
Vakit gazetesi