Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt beyefendi, eşinin Ergenekon terör örgütü davasında sanık olması karşısında, hemen istifa etmesi gerekirken, günlerdir bekledi bekledi bekledi...
Şimdi de, 1 milyarlık vergi kaçağı cezasından dolayı zor durumda kalan medya patronunun haber kanalından saldırıya geçti..
Ne diyor sayın Paksüt?
Kendi ağzından çıktığı şekli ile aktaralım..
Muhteremin ve eşinin bazı kişilerle yaptıkları görüşmelerde, derdest davalar hakkında kanaat açıklama, dahası yönlendirme içerikli beyanları hakkında, şöyle savunma yapıyor: “Acaba başkalarının da kapalı kapılar ardında arkadaşlarıyla veya 3. kişilerle neler konuştuğu böyle deşifre edilecek olsa kimin onuru kalır, kimin haysiyeti kalır? Şimdi bu tür yöntemler sinsice, kalleşçe yöntemler..”
“Savunma” derken, nezaketen dedik. Açıkça hakaret ediyor..
Kime?
Dinleme kararı talep eden savcıya.. Dinleme kararı veren hakime..
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili olan bir hakim, Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi üyesi bir hakimi “kalleşçe yöntemler kullanmak”la itham ediyor!
Bazı arkadaşlar, “Ama haksız mı? Bak, sayın Paksüt, kanundaki düzenlemeyi, Anayasa Mahkemesi üyesinin yargılanabilmesi için neler yapılması gerektiğini tek tek anlattı” diyeceklerdir.. Gerçekten de, sayın Paksüt, yürütülmesi gereken prosedürü, kendince şu cümlelerle izah etmiş: “Şunu söylemek istiyorum; en yüksek yargı organına anayasayı korumak için yemin etmiş bir yüksek yargıç hakkında, terör örgütü kurmak-yönetmek-yardım etmek vs. ithamlar varsa, tabii yargılama yapılacaktır. Ama nerede? 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde değil de, ya görev suçu olarak kabul edilirse Anayasa Mahkemesi’nde, ya da kişisel suç kabul edilirse Yargıtay’da yargılanacaktır..”
Sayın Paksüt, benden 11 sene önce hukuk fakültesinden mezun olmuş!
Meslekte bizden eski görünüyor! Ama elçiliklerde çalışırken, ceza hukukundan biraz kopmuş gibi görünüyor!
Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkındaki Kanun’un bazı maddelerini okurken, bazı fıkralarını atlamış görünüyor!
Evet doğru; Anayasa Mahkemesi üyelerinin, görev suçları veya görev sırasındaki suçları için, aynen sayın Paksüt’ün dediği gibi, izin verme makamı Anayasa Mahkemesi’dir!
Ama küçük bir istisna var! O istisnayı, sayın Paksüt atlamış! Veya işine gelmediği için, canı o istisnayı atlamak istiyor!
Biz kendisinden daha genç bir hukukçu olarak, Paksüt’e hatırlatalım.. Baktığı o maddelere fazla güvenmesin.. Bir gün, ansızın kapılarını çalan olursa, önceden “istisna maddesi”ni okumuş olsun!
Açınız Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkındaki Kanun’un 55. maddesini.. Hayır, ilk cümle değil, genel hükümleri izah eden sonraki paragraf da değil.. Üçüncü paragrafına bir göz atıverin!
Sizi yormayalım, biz kanundaki cümleyi olduğu gibi buraya aktarıverelim: “Ağır cezayı gerektiren suçüstü hallerinde hazırlık soruşturması ve ilk soruşturma genel hükümlere tabidir.”
Bu ne demek?
Görev suçlarında, Anayasa Mahkemesi üyesi hakkında ceza soruşturması yapılabilmesi için, Anayasa Mahkemesi’nin karar vermesi gerekiyor! Yani kendi üyesi hakkında, mahkeme bir soruşturma kararı vermezse, ceza takibatı da yapılamıyor!
Amaaaa.. “Ağır ceza”lık ve “suçüstü” hali olan suçlarda, soruşturma genel hükümlere göredir. Yani “siz”, “biz”, “ben”, “sen” nasıl soruşturuluyorsak, sayın Paksüt de, öylece soruşturulabilir!
Bunun iki şartı var; isnat edilen suç ağır cezalık bir suç olmalı.. Ve de suçüstü hali sözkonusu olmalı!
Anayasa Mahkemesi üyeliği zırhına büründüğünü sanarak, “Bana dokunamazlar. Nasıl olsa benim hakkımda ceza soruşturması için, Anayasa Mahkemesi’nin kararı gerekiyor. Öyle bir karar alınmak istendiğinde de, Anayasa Mahkemesi’ndeki üye çoğunluğu, uzatmalı cumhurbaşkanı Necdet Sezer’in atadığı üyelerde.. Dolayısı ile benim için soruşturma izni istendiğinde, izin verilmez, ben de yargılanmam” diye kendisini garantide sanan Paksüt, genel hükümlerini ezbere bildiği Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkındaki Kanun’un 55/3. fıkrasını okuduğunda, tüm hayallerinin boşa çıktığını görecektir..
Evet, görev suçları, hatta görev sırasındaki suçları için Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile soruşturma açılabilir ama, Ergenekon terör örgütüne isnat edilen suçlar ağır cezalık suçlar olduğuna göre ve dahi suçlar halen devam eder durumda olduğuna göre, sayın Paksüt hakkındaki soruşturma; genel kurallara göre yapılacaktır!
Yani sayın Paksüt, “kalleşçe yöntem”le suçladığı savcının ve hakimin önüne gelecektir!
Bizden “kardeş hukukçu” hatırlatması!
VAKİT