Pakistan'ın Diyalogçusu!: Tahirül Kadri

​​​​​​​Kadri, bizden çoook uzaklarda olmasına rağmen, bize bir şeyleri çağrıştırıyor. Rabbim diyarı İslâm’ı, kardeş Pakistan’ı şer güçlerin fitne ve fesatlarından muhafaza buyursun..

Şerif Ali Minaz'ın Tahirül Kadri hakkındaki analizi:

Yıllardan miladi olarak 1951. Bu yılda, Pakistan’ın Jhang şehrinde bir çocuk dünyaya geldi. Babası hem tıp doktoru, hem dini ilimlere aşina,hem de şairdi. İşte o baba, bu çocuğa Tahirül Kadri adını verdi. Kadri, 4 yaşına ayak bastığında, o baba oğlunu bir Hristiyan okuluna verdi.

Bu çocuk, Babasının da desteği ile 11 yaşından itibaren İslâmî ilimleri de öğrenmeye başladı. Medrese eğitiminden sonra, hukuk fakültesine girdi. Bu arada Nevaz Şerif’in babasının dökümhanesinde ve hastanesinde imamlık görevini de yürüttü. Ve 1974 yılında hukuk fakültesini bitirdikten sonra, bir süre avukatlık yaptı. Bilahare bitirdiği okulda öğretim görevlisi oldu. Artık o çocuk, donanımlı bir hukukçuydu; çok iyi derecede öğrendiği Urduca, Pencabi, İngilizce, Farsça ve Arapça dilleriyle de bilimsel toplantılarda dikkat çeken bilge bir adamdı.

AKTİVİST- DİYALOGÇU –EZOTERİK

Evet, Kadri, tam bir aktivist ve örgüt adamıydı. Merkezi Lahor'da bulunan Uluslararası Minhac’ül –Kuran (Kur’an Yolu) Örgütü'nü,Minhac Üniversitesi'ni veMinhac Refah Vakfı’nı kurdu. 1981’de, değişik dini azınlıklarla DİNLERARASI DİYALOĞU başlatan sembol bir isim oldu. Üstelik Müslüman-Hristiyan Diyalog Forumu’na da başkan oldu. 90 ülkede temsilcilikler açtı. Bu başarıları ona 2011 yılında Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi’nin "Özel İstişare Statüsü" vermesine vesile oldu.

Devletin resmi TV. Kanallarında medya vaizliğine de başlayan Kadri, halk arasında popüler hale gelirken, bir yandan da ülkedeki din görevlilerinin ve ulemanın şimşeklerini üzerine çekiyordu. Çünkü o, sohbetlerinde ezoterik konulara giriyor; gizemli, sırlı dünyalardan haberler getiriyordu. Rüyalarında Hz. Peygamber (s.a.s)’i gördüğünü iddia ederek söylemlerine delil getiriyordu.

MESELÂ MI???

Meselâ, 970'lerin sonunda Lahore'da binlerce insan meydanda toplanmış, onunâteşîn vaazını ve rüyasını dinliyordu. Ve o şöyle diyordu:

" Peygamberimiz (s.a.s) Pakistan halkına çok kızgın.

Neden mi kızgın?

İslam'la ilgili hiçbir şey yapmadıkları için. Peygamber (s.a.s), din bilginlerimize de dargın ve kızgın. Ülkemizi terk edecek. Ben, Peygamberimize giderek ülkemizi affetmesi için kendisine yalvardım. Bir süre sonra peygamberimizin öfkesi geçti ve Pakistan'da kalması için ettiğim ricayı kabul etti. Benden, Pakistan'da kalması için yolculuk biletleri de dâhil olmak üzere gerekli ayarlamaları yapmamı istedi."

Tahir’ülKadri’nin hitap ettiği kitle bu tarz anlatımlara yabancı değildi; aslında kendisi de böyle ezoterik kültüre yatkın bir ekolden geliyor ve Pakistan ulemasının da şimşeklerini üzerine çekmekten sakınmaksızın anlatımlarını sürdürüyordu.

POLİTİK HAYAT

Ve yıl 1989. Kadri, siyasi bir parti kurdu. Partisinin amacı Pakistan’da demokrasi kültürünü ve ekonomik istikrarı geliştirmek, insan ve özellikle kadın haklarını yaygın hale getirmekti.

Bir ara milletvekili de olan Tahir, General Pervez Müşerref’in darbe ile iktidara gelişiyle tavrını değiştirdi ve General ile dostluğunu pekiştirip devrik lider NevazŞerif’in üstünü çizerekkankalıktan çıkardı. Çıkarmakla da kalmadı; onun, bir kâfir olduğunu ve cehennemde yanacağını söyledi.
Okulları ve oldukça parası olan Tahir, politik hayatta bazen başarılı, bazen de kaybedenlerden oldu. Ve Devlet başkanı Müşerref’ten umduklarını bulamayınca bir süre köşesine çekildi. Öyle ya, böyle yetenekli bir adama, en azından Din İşleri Bakanlığının veya başbakanlığın verilmesi gerekmez miydi?Kahtı ricalin; adam kıtlığının yaşandığı böyle bir ülkede bu deha nasıl olur da görmezden gelinirdi???

KANADA YILLARI

Kırgın ve küskündüTahir’ül Kadri. 2004 yılında milletvekilliğinden de istifa edip KANADA’nın Toronto şehrine göç eyledi ve bu ülkede çifte vatandaşlık aldı.

Tahir, burada da boş durmadı. Bir yandan partililerine hitap etmeyi sürdürüyor, diğer yandan Avrupa, Amerika ve Ortadoğu'da yaşayan eski öğrencilerini çok iyi değerlendiriyor ve onların sayesinde dünya ile iletişime geçiyor, konferanslar veriyordu. Bu konuşmalar, Kanada, İngiltere ve ABD'de yaşayan hayırseverlerin, Kadri’nin kurumlarına yardım etmelerine sebep oluyordu. Himmet paraları akın akın bir merkezde toplanıyordu. O da bu servetle Kanada'nın çeşitli bölgelerinde lüks evler, zırhlı araçlar ediniyordu.

2006'da İstanbul’da düzenlenen Avrupa Müslümanlar Konferansı'na katıldı.

İlginç sloganları vardı Kadri’nin: "İslam'da terörizme yer yoktur" “Terörizm, terörizmdir, şiddet ise şiddettir ve İslam öğretilerinde bunlara hiçbir geçerlilik verilmemiştir" "Siyasetini değil; devletini koru"

Kadri, yalınayakların, yoksulların sempatisini kazanmayı da biliyordu. Pakistan ve Hindistan hükümetlerine çağrıda bulunuyor, savunma harcamalarının kısıtlanmasını istiyordu. Bu paraların, fakir ve yoksulların refahı için harcanmasını teklif ediyordu.

O Pakistan hükümetini uyarıyor, aba altından sopasını gösteriyor, istekleri yerine getirilmezse “milyon insanla”protesto yürüyüşleri yapacağını söylüyordu.

7 YIL SONRA

Meksika’da geçen yedi yıllık bir hayattan sonra, o da, 2012 yılının sonlarında İran’ın Humeynisi gibi Pakistan’a geri döndü. Humeyni döndükten sonra Batı dünyası, İran’a ve Saddam’ın Irak’ına BİR TRİLYON İKİYÜZ MİLYAR DOLARLIK silah satmış ve kardeş, kardeşe öldürtülmüştü. Kadri’nin dönüşüyle proje var mıydı bilmiyoruz, ama o da, "Milyon Kişilik Yürüyüş" adını verdiği protesto yürüyüşleri için halka çağrıda bulundu, ama ne yazık ki, ancak toplayabildiği 25 bin kişi ile Lahor'dan İslamabad'a doğru yola çıktı. Yola çıkmadan önce de, Meclis binasının önünde protestoculara hitaben şöyle diyordu:

"Parlamento diye bir şey yoktur, sadece soytarı, hırsız ve soyguncuların bir grubu vardır. Bizim yasama üyeleri aslında yasaları çiğneyenlerdir" diyordu.O bunları söylerken,takvimler 14 Ocak 2013 tarihini gösteriyordu.

Bu protesto yürüyüşlerinde milyon kişi toplanmasa da, hükümeti dize getirdi ve kendilerine bazı vaatlerde bulunuldu. Meselâ, bu vaadler sonucunda yetiştirdiği öğrencilerinin birçoğunu adalet ve polis teşkilatına yerleştirdi. Öyle ki, 2012'deki Anayasa Mahkemesi tamamen Kadri'nin adamlarından oluşuyordu.
Ama Tahir, bunlarla yetinmedi.

Bu sefer de, hükümetin istifası talebiyle protestolar başlattı. On binler, parlamento binasına yürüyor ve orada oturma eylemleriyle Başbakan Navaz Şerif'in istifasını istiyordu.

Kardeş Ülke Pakistan sıkıntılı günler yaşıyordu. Göstericilerin Başbakanlık Ofisi'ne doğru yürümesi üzerine yaşanan çatışmalarda maalesef 15'i kadın, 38'i polis olmak üzere 294 kişi yaralanmıştı.

VELHASIL

Irak’ı, Amerika’ya altın tepsi içinde teslim eden bir KESNİZANİ Tarikatı vardı. Acaba buTahir de, dış güçler ve istihbarat örgütleri tarafından desteklenen proje bir lider miydi; bilmiyoruz. Fakat bu aktivist adam, gerek siyasi, gerek toplumsal ve ekonomik açıdan Pakistan’ı oldukça sarstı ve halen de sarsmakta. Amane yazık ki, tertiplediği yürüyüşler, protestolar, ezoterik vaazlar, onun, hükümeti devirme özlemini gerçekleştirmesine yardımcı olamadı..

Milyonlarca dolar harcayarak toplum merkezi kurdu. Bu merkez aracılığı ile Kanadalı Müslümanları toplayıp yekvücut haline getirecekken, aksine Müslümanlar arasında tefrika oluşturduğu iddia edildi.

İyi bir araştırmacı, iyi bir yazar, iyi bir hatipti. Yüzlerce eser yazdı. Ama bütün bu yetenek ve değerlerin, ne Pakistan halkına, ne de Kanadalı Müslümanlara bir faydası olmadı.

Özellikle adalet ve emniyet olmak üzere taraftarlarının devletin önemli mevkilerinde görevli olmasından dolayı Kadri’nin, Pakistan’daki olaylarda da etkin olduğu söyleniyor…

Kadri, bizden çoook uzaklarda olmasına rağmen, bize bir şeyleri çağrıştırıyor. Rabbim diyarı İslâm’ı, kardeş Pakistan’ı şer güçlerin fitne ve fesatlarından muhafaza buyursun..

Selam ve dua ile hoşça kalınız..

Kaynak: Dinihaberler.com

Biyografiler Haberleri

"Afiye Sıddıki'ye yönelik Amerikan zulmü sürüyor"
İşgal rejimi Gazze kuzeyinde 20 günde 770 kişiyi katletti
Türkiye Yazarlar Birliği Kurucu Başkanı Mehmet Doğan vefat etti
İşgalci İsrail’in kabusu Yahya Sinvar kimdir?
Filistin cihadına adanmış bir ömür: İsmail Heniyye