Pakistan’da Lal Mescid yani Kızıl Cami olaylarının üzerinden henüz iki yıl geçmedi. Dolayısıyla orada gerçekleştirilen yıkım ve katliam hâlâ sıcaklığını koruyor.
O zaman bu olaylarla ilgili bir dosya hazırlamıştım ve gazetemizde yayınlandı. Web sitemizden okuyabileceğiniz bu dosyada olayların arka planı ve dış güçlerin özellikle de ABD’nin katliam ve yıkımdaki rolü hakkında bilgi vermiştik. (Bkz.www.vahdet.com.tr>Dünya Gündemi>Pakistan>Pakistan: Kızıla Boyanan Caminin Feryadı)
öz konusu saldırı ve katliamda Pakistan’daki cunta lideri General Perviz Müşerref, ABD’ye yaranmaya çalışıyordu. Çünkü cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasını ve orada kalabilmesini ona borçluydu. Onun desteği olmadan saltanatını sürdürmesini de pek mümkün görmüyordu. Bu yüzden gözünü kırpmadan ABD hesabına kendi insanlarının üzerine silahını çevirdi ve medresede ilim tahsil eden çocukları ateş hattına soktu.
Ama ABD yönetimi General Perviz’den daha fazlasını, Afganistan’daki işgale karşı sürdürülen direnişin Pakistan’daki bütün ayaklarını kırmasını istiyordu. Bunu başaramayınca ABD de hiç gözünü kırpmadan, geçmişte yaptığı hizmetleri nazarı itibara almadan onu çöpe attı.
General Perviz’in çöpe atılmasından sonra işbaşına getirilen yeni işbirlikçi üstlendiği görevi yerine getirmekte gayretli olduğunu ispat için vakit kaybetmeden Swat Vadisi’ne savaş açtı. Bu savaşın Afganistan’daki işgalin hesabına olduğunu artık herkes biliyor. Gerekçe Afganistan sınırında yer alan bu bölgenin işgale karşı sürdürülen direnişe lojistik destek vermesi, bölgedeki aşiretlerin direnişçileri himaye etmesi ve onlara muhtelif yollarla yardımcı olmaları.
Bu savaş bize hemen Ürdün’deki işbirlikçi yönetimin Maan bölgesine düzenlediği askerî operasyonu hatırlatıyor. Ben söz konusu operasyondan sonra Maan’ı ziyaret etmiş ve saldırının izlerini sıcağı sıcağına görmüştüm. Bölgenin üzerinden bir işgal ordusu geçmiş gibiydi. Özellikle camiler hedef alınmış ve bazı merkezi camiler tahrip edilmişti. Gerekçe ise camilerin silah deposu olarak kullanıldığı iddiasıydı. Oysa aramalarda camilerden bir oyuncak tabanca bile çıkmamıştı. Asıl sebep Maan bölgesindeki bazı gençlerin Filistin içindeki direnişe destek vermeleri, zaman zaman gizlice sınırı aşarak işgal güçlerine karşı eylemler düzenlemeleriydi. Siyonist yönetim bunu tespit etmiş ve derhal Maan içindeki yapılanmayı dağıtması için Ürdün’e talimat vermişti. Ürdün de bu şehirde el-Kaide örgütlenmesi olduğunu ileri sürerek ciddi bir askerî birlikle bölgeye, özellikle de camilere baskın düzenlemişti. Malum el-Kaide çıkalı her işe yarıyor. Nereye bir saldırı, baskın düzenlenmesine ihtiyaç duyulsa gerekçesi hazır: el-Kaide örgütlenmesi.
Lübnan’daki işbirlikçi yönetim de Trablus’ta otuz beş bin mültecinin ikamet ettiği Nehru’l-Bârid kampını aynı gerekçeyle yıkmadı mı?
Afganistan’daki işgal güçlerini rahatlatmak amacıyla kendi ülkesinin toprak parçasına askerî çıkartma yapan, kendi halkına karşı savaş başlatan bir orduyu o ülkenin ordusu olarak nitelemek mi daha uygun olur yoksa işgal ordusu olarak mı? Swat Vadisi’ne savaş açan ordunun adını Pakistan Ordusu olarak adlandırmak bir şey değiştirmiyor. Amerikan Ordusu gelseydi ve bölgeye saldırı düzenleseydi daha fazlasını yapmayacaktı.
Bu durum karşısında Asıf Ali Zerdari’yi Pakistan Cumhurbaşkanı olarak değil ABD’nin Pakistan Valisi olarak nitelemek daha isabetli olacaktır.
Pakistan ve Afganistan’da gerçekleştirilen katliamlar Obama’nın şiddet ve saldırganlıkta geçmişlerinden farklı olmadığını gösteriyor.
ABD’nin Pakistan valisi Swat’ta savaşırken, Mısır’daki işbirlikçi Firavun rejimi de Rafah sınır kapısına karşı savaş halinde. Gerekçesi bu bölgedeki tünellerden silah sokulduğu iddiası. Asıl amacı ise Gazze’ye bir çuval un girmesini dahi engellemek ve böylece ambargonun daha etkili olmasını sağlamak. Hüsni, bu konuda başarılı olamaması durumunda ömrünün son deminde General Perviz gibi ABD tarafından çöpe atılmaktan korkuyor. Demir yumrukla yönettiği Mısır halkı nazarında zaten çöpe atılmış durumda.
Bütün bu işbirlikçi yönetimler İslâm âleminin yüz karasıdır. Müslüman halkların gerçek özgürlüğüne ve bağımsızlığına kavuşması ancak onlardan kurtulmasıyla mümkün olacaktır.
Not: Pakistan ve Afganistan’da gerçekleştirilen katliamı protesto amacıyla Özgür – Der’in öncülüğünde bugün 3. Levent’teki Pakistan Konsolosluğu önünde gösteri düzenlenecek. Obama’nın ikiyüzlülüğüne ve işbirlikçilerin katliamlarına sessiz kalınmadığının gösterilmesi için bu gösteriye destek verilmesinin önem arz ettiğini de bu vesileyle hatırlatmış olalım.
VAKİT