Özköse, Suriye Zindanında Gördüklerini Anlattı

Suriye’de 66 gün esaret hayatı yaşayan gazeteci Adem Özköse; yaşadıklarını Yeni Akit gazetesine anlattı.

Adem Özköse: “Suriyeli gençleri daracık hücrelerde çırılçıplak üst üste tutup işkence ediyorlar.”

Yeni Akit’ten Hüseyin Kualoğlu’na konuşan Adem Özköse, özgürlüğüne kavuştuğu için şu anda kafesten çıkmış bir kuş gibi olduğunu söyledi. Özköse, cezaevinde zorla sakallarının kesildiğini belirtti. Askerler tarafından sürekli kendisine hakaretler ve tehditler edildiğini ifade eden Özköse; “Cezaevinde her sabah işkence sesleri ile uyanıyordum. Cezaevinde hücreleri gizli kamera ile izliyorlardı. Suriyeli 50-60 genci çırılçıplak bir vaziyette üst üste bir hücreye koymuşlardı. Kadınlar ve çocuklar ayrı hücrelerde tutuluyorlardı” dedi.

Hüseyin Kulaoğlu’nun röportajı:

Gazeteci Adem Özköse, Suriye zindanlarında yaşadığı 66 günlük esareti Akit’e anlattı. Kameraman Hamit Coşkun ile birlikte Suriye’ye giden Adem Özköse, Şebbiha güçleri tarafından İdlib’de kaçırıldı. Gazeteci Özköse ile Suriye’de kaçırılışını, cezaevindeki günlerini ve esaretini konuştuk...

- Öncelikle Suriye’ye neden gitmişsiniz?

- Suriye’de çatışmaların içinde kalan, yaşanan sıkıntıları gözlemleyen Suriyeli bir çocuğun belgeselini çekmek için Suriye’ye gitmiştik.

- Kaçırılma olayınız nasıl oldu?

- Suriye’ye gittiğimiz gün aracımızla hareket halinde giderken, yaklaşık 60 kişilik Şebbiha gücü tarafından yolda araçlar durdurulmaya çalışılıyordu. Durmayan araçlara ise ateş açıyorlardı. Biz ise yakalanmamak için başka bir yola girdik ama yol kapalı olduğu için Şebbiha güçleri silahlarını bize doğrulttu. İlk anda olayı anlamamıştım. Onlara kim olduklarını sorduğumda, “Esed yandaşları” olduklarını söylediler. Daha sonra yere yatırdılar, gözlerimizi kapadılar ve ellerimizi bağladılar.

KAFAMIZA SİLAH DAYADILAR

- Sizi nereye götürdüler?

- El Fua köyünde bir eve götürdüler. Gözlerimiz kapalı, ellerimiz bağlı bir şekilde mahzene götürdüler ve yere yatırdılar. Silahlarını başımıza doğrulttular ve silahlarına mermi sürdüler. Kendi aralarında ise, “Bunları öldürelim mi, ne yapacağız” şeklinde konuşuyorlardı. O sırada bizi öldüreceklerini düşündüm.

- Daha sonra ne oldu?

- 11 günün ardından gözlerimiz yine kapalı ve ellerimiz kelepçeli bir şekilde helikopterle Şam’daki Kefer Susa Muhaberat Merkezi’ne getirdiler. Helikopterden indirilirken, bir asker boynumdan tutup beni yere yapıştırdı ve bacağını kafama bastı. Muhaberat merkezine gidene kadar, araçla o şekilde yolculuk yaptım.

ZORLA SAKALIMI KESTİLER

- Cezaevinde nelerle karşılaştınız?

- Askerler sürekli bize hakaret ve tehdit ediyorlardı. Cezaevinde; güzel yüzlü gençlere, kadınlara, çocuklara işkence ediyorlardı. Kırbaç ve sopa ile işkence ediyorlardı. Türkiye’de oluşan kamuoyu nedeniyle bize işkence yapılmadığını düşünüyorum. Cezaevinde, zorla sakallarımı kestiler. Tıraş makinesi ile sakallarımı sıfıra vurdular. Cezaevinde her sabah işkence sesleri ile uyanıyordum. İnsanlara bahçede ve tuvalette yere yatırarak, işkence yapıyorlardı. İzzetli, şerefli Müslümanların izzetini, şerefini kırmak istiyorlardı. Cezaevinde bir de tuvalet cezası vardı. Bir gün-iki gün, bazılarını bir hafta tuvalete çıkartmıyorlardı.

KUR’ÂN OKUYUNCA İÇİM FERAHLIYORDU

İnancın, duanın, yenemeyeceği bir şey yok. Cezaevinde, Allah’a olan inancımızdan dolayı direndik. Rabbime şükürler olsun. Sıkıldığım zaman Kur’ân okuyordum ve o zaman içim ferahlıyordu, rahatlıyordum. Cezaevinde hafızlığımı tazeledim.

CEZAEVİNDE GİZLİ KAMERALAR VARDI

Özgürlüğümüze kavuşacağımızı öğrendiğimizde, buraya gelmeden bir gün önce bize yeni elbiseler aldılar. Cezaevi müdürünün odasına giderek, orada elbiselerimizi giyecektik. Odaya girdiğimde, müdür kameraları kapatmayı unutmuş. Odanın içinde kameralar dolu ve 24 saat hücreleri izliyorlar. Bunlar gizli kameralar ve mahkumların bu kameralardan haberi yok. Bütün cezaevini o kameralardan gördüm. Hücrelerin boyutlarına göre insanları üst üste yığmışlardı. Kadınlar ve çocuklar ayrı hücrelerde görülüyordu. Suriyeli gençleri ise çırılçıplak soyarak, kalabalık bir şekilde bir hücreye koymuşlar. 50-60 kişilik gençler, o şekilde hücrelerinde kalıyorlardı. Cezaevinde yaklaşık 500 kişi vardı. Cezaevi müdürü kameraları açık unuttuğunu fark edince, kameraları hızlı bir şekilde kapattı.

TEŞEKKÜR EDİYORUM

Türkiye’ye geldiğinizde yoğun bir ilgi ile karşılaştınız. Böyle bir ilgi bekliyor muydunuz?

Bu denli büyük bir ilgi beklemiyordum. İnsanların bu kadar sahiplenmesine şaşırdım. Nereye gitsem, insanlar hemen sarılıyor... İnşallah bizim durumumuz Suriye’de yaşananları gündeme getirir ve mazlum insanlar için de katkısı olur.

Suriye’den özgürlüğüme kavuşmam konusunda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Akit gazetesine de özellikle çok teşekkür ederim. Akit benim evim gibidir. Gazeteciliği, her şeyi Akit’te öğrendim. Bu mesleğe de Akit’te başladım. Akit’te de bana sahip çıkan haberler yer almış, Allah razı olsun. İnsani diploması için İHH, Özgür-Der ve Mazlum-Der’e çok teşekkür ediyorum. Şimdi Suriye’deki cezaevinde kalan kadın ve çocuk mahkumlarının kurtarılması için devreye girmek gerekiyor.

GÜNEŞİ GÖRMEK BİLE BİR NİMET

-Hücrenin dışındaki ilk gününüzde neler hissettiniz?

- Özgürlük çok güzel bir şey... Allah bütün mazlum insanlara, zor durumda olanlara özgürlük versin. Duvarların olmadığı, önünde engellerin olmadığı, güneşi görebileceğimiz bir güne başlamak çok güzel. Çocuklarımı, sevdiklerimi gördüm. Allah o zindanlardaki insanlara da özgürlüğü yaşatsın. Ben özgür oldum ama tam kendimi özgür hissetmiyorum, Suriye’deki mazlumlar da özgür olduklarında kendimi tam özgür hissedeceğim. Şu anda kafesten çıkmış bir kuş gibiyim... Allah insanı şehit etsin, esarete düşürmesin. Esaret çok ağır bir imtihandır. Cezaevindeki son gecem ve İstanbul’a geldiğim zaman hiç uyumadım. 48 saattir gözüme uyku girmiyor. Sabah namazının ardından, yarım saat biraz uzanabilmişim, o kadar.

ALLAH’IN YAZDIĞINDAN BAŞKA HİÇBİR ŞEY İSABET ETMEZ

- Suriye’ye gitme kararı aldığınızda bu durumu eşinize nasıl anlattınız?

- Eşime Suriye’ye gideceğimi söyledim. Eşim de bana evden çıkarken, “Allah’ın yazdığından başka hiçbir şey isabet etmez” ayetini okudu. Ben de Muhaberat merkezinde eşimi aradığımda, kendisine bu ayeti hatırlattım ve unutmamasını söyledim. Ailem gelişimi büyük bir tefekkürle karşıladı.

- Savaş muhabirliğine devam edecek misiniz?

- Evet, devam edeceğim

- Peki, Suriye’de Beşşar Esed devrilecek mi?

- Beşşar Esed inşallah devrilecektir. Allah, yetimlerin gözyaşlarını, gençlerin çektiği çileyi boşa geçirmez. Herkesin bir planı vardır ama Allah’ın da bir planı vardır.

 

Röportaj Haberleri

“Suriye’ye geri dönüş tartışması, empati yoksunu ve yersiz”
Türkiyeli bir mücahid ile Suriye devrimi üzerine…
"Solun bir kısmı mezhepçilikten bir kısmı da İslam düşmanlığından Esed'i destekliyor"
Suriye'nin korku hapishaneleri: Sednaya, Tedmur ve Suriye’nin yeni hafızası
"Suriye devrimi Türkiye'nin de zaferidir!"