Özkök Ergenekon Hakkında Önemli İddialarda Bulundu

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök, katıldığı mahkemede tanık olarak önemli açıklamalarda bulundu.

''Ergenekon'' davasında tanık olarak dinlenilen eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök, dosyada bulunan ''Ergenekon'' şemasını inceleyerek, ''Aradan geçen yıllar ve yaşımı da dikkate alırsanız, bana verilen evraktaki şema ile bu şema yüzde 90 aynı'' dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmada, daha önce alınan ifadeleri okunan Özkök'e Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, MİT tarafından Genelkurmay Başkanı ve Başbakan'a gönderilen ''Ergenekon'' şeması ve belgelerini sordu.

Özese, MİT'in mahkemeye gönderdiği yazıda, ''3 Temmuz 2003 tarihli isimsiz bir yazı ve ekinde 'Ergenekon' lobi belgesi çerçevesinde hazırlanan şema ve kitapçığın 10 Temmuz 2003'te Genelkurmay Başkanı'na intikal ettirildiğini, aynı kapsamdaki bilgi notunun da 26 Mayıs 2006'da Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı'na gönderildiğinin'' yer aldığını hatırlattı.

Dosyada bulunan ''Ergenekon'' şeması ve ekindeki belgeleri Özkök'e gösteren Özese, 10 Temmuz 2003'te Genelkurmay Başkanı olarak kendisine sunulan ''Ergenekon'' belgeleri ve şemasıyla aynı olup olmadığını sordu.

Belgeleri inceleyen Özkök, ''Ek-7'de bulunan belge çağrışım yaptırıyor. Aradan geçen yıllar ve yaşımı da dikkate alırsanız bana verilen evraktaki şema ile bu şema yüzde 90 aynı'' dedi.
Hilmi Özkök 'muhtıra'yı doğruladı!

Başkan Özese de Ek-7'de bulunan şemanın, üzerinde isimlerin yer aldığı ''Ergenekon'' şeması olduğunu açıkladı.

Özkök, soru üzerine 26 Mayıs 2006 tarihinde Genelkurmay İstihbarat Başkanı'na sunulan şemadan haberi olmadığını söyledi.

MİT tarafından verilen belgenin üzerinde makam, tarih ve imza olmadığını belirten Özkök, ''Hala üzerinde işlem yapılabilecek bir evrak olarak düşünmüyorum'' dedi.

MİT tarafından gönderilen bu belgeyle ilgili sorular yönelten Savcı Mehmet Ali Pekgüzel de ''Ömrünüzü askerlikle geçirmişiniz. 'Ergenekon' adını, ilk sanıklardan Erol Mütercimler kamuoyuna duyurdu. Bugün İtalya, Yunanistan gibi NATO ülkelerinde bu tür gizli örgütlenmelerin olduğuna kimse itiraz etmiyor. 'Ergenekon' örgütünün varlığı konusunda bilginiz var mı?'' diye sordu.

''Ergenekon'' adını ilk kez MİT'in belgesinde gördüğünü ifade eden Özkök, ''O zaman tutarsız olarak değerlendirdiğim belge dışında bilgim yok'' diye konuştu.

Pekgüzel'in ''Ergenekon, yazılı ve görsel basında yer aldı. İçinde askerlerin olduğu belirtildi. Genelkurmay Başkanlığı tarafından bunlarla ilgili bir şey yapıldı mı?'' sorusu üzerine Özkök, kendi döneminde bilgisi dahilinde böyle bir çalışma yapılmadığını söyledi.

-''Belge tutarsızdı''-

Özkök, Pekgüzel'in ''Bu belgenin arşivlenecek mahiyette olmadığını söylüyorsunuz. Size MİT tarafından yapılan arzın nasıl olduğu, içeriği konusunda detaylı bilgi verir misiniz?'' sorusuna da ''Ergenekon belgesinde büyük tutarsızlık vardı. Askeri yönden olmayan bir mantık hatası vardı. Şemada kıdemsiz komutanlar kıdemlilerin üstünde yer alıyordu. Ben belgeyi İstihbarat Başkanı'na gönderdim. İnceler, ciddi bir durum olursa bana bildirir. Ancak böyle bir şey olmadı. Belgeler makamında, MİT müsteşarı tarafından kağıt şeklinde verildi'' yanıtını verdi.

Pekgüzel, 26 Mayıs 2006 tarihinde Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı'na da gönderilen MİT belgesini Genelkurmay Başkanlığı'na sorduklarını, ancak bunlara rastlanmadığının bildirildiğini söyledi.

Özkök de bunun 2006 yılında kendisine gelmediğini belirterek, o dönemdeki istihbarat başkanını da hatırlamadığını kaydetti.

-Jandarma Genel Komutanlığı'ndaki dinlemeler-

Pekgüzel'in, tutuksuz sanık emekli Orgeneral Şener Eruygur döneminde Jandarma Genel Komutanlığı'nda yapılan gizli dinlemelerden haberi olup olmadığını sorduğu Özkök, ''Hayır. Jandarma Genel Komutanlığı'nın Genelkurmay Başkanlığı ile bağlantısı eğitim ve harekat konusudur'' dedi.

Özkök, Jandarma Genel Komutanlığı'nın İçişleri Bakanlığı'na bağlı ve yetkilerinin de fazla olduğunu ifade ederek, ''Onların yapıldığı duyuluyordu'' dedi.

Pekgüzel'in, dinlemelerin yasal dayanağı olup olmadığına ilişkin sorusuna da Özkök, ''Bilmem mümkün değil'' yanıtını verdi.

Özkök, Pekgüzel'in ''Bülent Arınç, Mehmet Emin Karamehmet, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ile yapılan görüşmeler var. Bir kısım sesli, görüntülü kayıtlar, çözümler var. Bunlarla görüşüp görüşmeme konusunda size bir şey söyledi mi? Size bilgi arzı oldu mu?'' sorusu üzerine, ''Buna benzer görüşmelerin olduğundan bilgim var. Ancak jandarmanın özel durumu var. Genelkurmay'da gazetecilerle nasıl konuşulacağı konusunda düzenleme var. Diğer kuvvet komutanları yaptıkları toplantıları bana arz ederler. Ama jandarmanın toplantılarını bilemem'' şeklinde konuştu.

Yasadışı dinlemelerin yapıldığına ilişkin iddiaların olduğunu, böyle bir şeyi yapma kabiliyetinin Jandarma Genel Komutanlığı'nda bulunduğunu belirten Özkök, bunun üzerine Şener Eruygur'a İstihbarat Daire Başkanı Levent Ersöz ve Teknik İstihbarat Daire Başkanı Hasan Atilla Uğur ile görüşmek istediğini söylediğini anlattı.

Ersöz ve Uğur ile görüştüğünde ''Ellerinde çok büyük bir kabiliyetlerinin olduğunu, dikkatli olmalarını söylediğini'' aktaran Özkök, Uğur'un ifadesinde ''Hilmi Özkök, 'sağdan soldan bilgiler ve dedikodular geliyor. İnansaydım soruşturma başlatırdım' dedi'' şeklindeki beyanlarının olduğunun söylenmesi üzerine ''Böyle bir konuşma geçmiş olabilir. Dikkatli davranmaları gerektiğini söyledim'' diye konuştu.

Savcı Pekgüzel'in Ersöz ve Uğur'un mahkemedeki ifadelerinin kendisiyle ilgili bölümlerini okuyarak, sanıkların yasadışı dinlemelerin konuşulmadığını söylediklerini belirtmesi üzerine Özkök, şunları kaydetti:

''Konuşuldu. 'Çok büyük bir kabiliyetiniz var dikkatli olun' dedim. 'Yasadışı bir dinleme yapıyor musunuz?' demedim. Duyumlar olduğunu belirterek, yapılıyorsa engellemeyi düşündüm. Bir tavsiye niteliğindeydi. O konuda benim emrimde değillerdi.''

Jandarma Genel Komutanlığı'nın bilgisayarlarında inceleme yapıp, yapamayacağına ilişkin o dönemki adli müşavire danıştığını belirten Özkök, müşavirin İçişleri Bakanlığı'na bağlı olduğu için inceleme yapılamayacağını söylediğini anlattı.

Pekgüzel'in sorusu üzerine Özkök, tutuklu sanıklardan Ergün Poyraz'ın jandarma tarafından korunduğunu duyduğunu söyledi.

-Hilafetin kaldırılması toplantısı-

Pekgüzel'in 3 Mart 2004 tarihinde Ankara Ticaret Odası'nda hilafetin kaldırılmasıyla ilgili yapılan toplantıyı hatırlatması üzerine Özkök, o dönemde görevli olarak İsveç'te olduğunu belirterek, ''Konferansla ilgili bilgi verilmedi. Benim yerime kuvvet komutanım katıldı. Rahatsız oldum. 'Keşke gitmeseydiniz' diye ifade kullanmış olabilirim. Kimin organize ettiğini bilmiyorum. Katılımdan memnun olmadığımı ifade ettim'' şeklinde konuştu.

Soru üzerine, gayri resmi yollardan, imzasız mektup, CD ve benzeri şekilde Genelkurmay Başkanlığı'na çok sayıda ihbar geldiğini aktaran Özkök, bunların özel kalemi tarafından seçilerek sunulduğunu, hatta bazılarının Genelkurmay 2. Başkanı'na danışılarak kendisine sunulduğunu anlattı.

Özkök, ''İmzalı olmayan bu belgelerle hukuki bir işlem yapmayız. Ancak, ileriki çalışmalarımızda bunları dikkate alırız'' dedi.

-Basındaki yıpratma kampanyaları-

Özkök, daha önce alınan ifadesi okunduğu sırada da basında aleyhine kampanya yapıldığını ifade ederek, bir gazetenin tanınmış yazarının kendisi hakkında 18 yıl yurt dışında kaldığı ve ülke gerçeklerinden haberdar olmadığı şeklinde yazı yazdığını söyledi.

Bunun üzerine, gazeteciyi arayarak bu bilgilerin gerçeği yansıtmadığını söylediğini belirten Özkök, araştırma yapması durumunda hakkındaki bilgilere ulaşabileceğini anlattığını kaydetti.

Özkök, ''Genelkurmay Başkanı hakkında yazı yazarken dikkat etmesi konusunda uyardım. Bu kampanyalar sadece basının kafasından uydurduğu şeyler değil. Belli mihraklar tarafından kurgulandığını mahkemenin takdirine bırakıyorum'' diye konuştu.

Duruşma, verilen öğle arasının ardından Özkök'e soruların yöneltilmesiyle devam ediyor.

'Sağlık nedeniyle karargaha sefer tasıyla yemek götürdüm'

Savcı Pekgüzel, Özden Örnek'e ait olduğu iddia edilen günlüklerden bir bölüm okuyarak, günlüklerde yer alan 'Yaşar Büyükanıt'ın zehirlenmesinin düşünüldüğü' konusunda bilgisinin olup olmadığını sordu. Hilmi Özkök, "Zehirlenme bir efsanedir. Benimle ilgili de söylendi. Karargaha sefer tası ile yemek götürmemin sağlık nedeniyle olduğunu defalarca söyledim. Birlikleri geziyorum, oralarda yemek yiyorum. Beni karargahta mı zehirleyecekler? Bu Ayışığı ve Yakamoz'da 'etkisiz hale getirmekten', 'pasifize' etmekten bahsedildiği için böyle bir şey hayal etmiş olmalılar" diye cevap verdi.

Özkök’ün Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde darbe girişimini engellediği için zehirlenebileceği iddia edilmişti. Star

 

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu