Özgürlük Evi Örgütü Çin zulmünü raporlaştırdı

İnsan hakları örgütü Özgürlük Evi yayımladığı raporda Çin’in Kovid-19 salgınını bahane ederek Doğu Türkistan’da baskı, zulüm ve etnik ayırımcılık uygulamalarını zirveye taşıdığını ifade etti.

Özgürlük Evi (Freedom House) isimli insan hakları örgütü yayımladığı yıllık raporunda Çin yönetiminin Doğu Türkistan'daki zulmünü ele aldı. Yapılanların etnik bir soykırım olduğunu vurgulayan örgüt, Çin'in koronavirüsle soykırım çalışmalarını arttırdığını kaydetti.

Uyghurnet'de yer alan habere göre, ABD merkezli bir insan hakları kuruluşu olan Özgürlük Evi'nin düzenlediği toplantının açılışında konuşan örgütün Başkanı Michael J. Abramowitz 2022 yılında demokrasi, insan hakları ve özgürlükler konusunda büyük gerilemeler olduğunu dikkati çekti ve bu geriye gidişlerin sebepleri arasında Çin’in Kovid-19 salgınını bahane ederek merkezi Çin’de ve özellikle Doğu Türkistan’da baskı, zulüm ve etnik ayırımcılık uygulamalarını zirveye taşıdığını ifade etti.

ÇKP 'ÖZGÜR OLMAYAN ÜLKELER' KATEGORİSİNDE

Konuşmasında "Çin’in Doğu Türkistan’daki etnik asimilasyon ve soykırım uygulamalarının Burma’da iktidarda askeri Cuntanın Rohingya Müslümanlarına yönelik uygulamaları ve onların maruz kaldığı trajedilere benzer sonuçlara neden olmaktadır” şeklinde konuştu.

Özgürlük Evi Başkanı Abromowitz raporda incelenen 195 ülkedeki insan hakları durumunu "Tam Özgür – Kısmen Özgür ve Özgür Olmayan Ülkeler” şeklinde 3 kategoride incelendiğini ve Komünist Çin’in yönetimsel eylemlerinde "demokratik kurallara ve yasalara göre" değil, ÇKP’nin kurallarına göre ve çok kötü şekilde yönetilen "Özgür Olmayan Ülkeler" kategorisinde yer aldığını ve ülkelerin insan hakları konusundaki değerlendirme ve puanlama sisteminde 100 en üst puan üzerinden Çin’in puanının 10 puanın altında olduğunu ve nüfusça Çin’e en yakın olan Hindistan’ın ise 66 olarak değerlendirildiğini bildirdi.

ETNİK SOYKIRIM, ÇKP YÖNETİMİNİN RESMİ POLİTİKASI

Özgür Asya radyosunun haberine göre toplantıda konuşan örgütün yüksek dereceli araştırmacılarından Yana Gorokhoskaya hazırlanan rapor ile ilgili şunları söylediği bildirdi :

Çin hükümetinin idaresindeki Uygur bölgesi, Tibet ve Güney Moğolistan başta Çinli olmayan etnik diğer halkların coğrafi ve etnik yapısını zorla değiştirme uygulamalarının Çin Komünist Partisi’nin resmi politikasının bir parçasıdır.

Çin yönetiminin Uygur bölgesi, Tibet ve İç Moğolistan gibi etnik halkların yaşadığı bölgelerde yaşayan Çinli olmayan etnik halkların kültürel ve coğrafi kümelenmelerinin (coğrafi ve etnik özelliklerinin) zorla yok edilmesi uygulamaları etnik soykırımın en belirgin yansımasıdır.

En önemlisi, Çin hükümetinin kendi ana vatanlarında yaşayan Çinli olmayan etnik özelliklere sahip halkların milli terkiplerini değiştirme ve dönüştürme çabaları ÇKP rejimince resmi olarak desteklenen bir uygulama olup, bundan esas gaye bu bölgelerin etnik halkların nüfus ve ulusal kültürlerini tahrip etme şeklinde sürdürmektedir.

Çin Komünist Yönetiminin bu asimilasyon ve soykırım uygulamalarında bu bölgede yaşayan halkların masum çocuklar en öncelikli hedef ve kurbanlarıdır. Çin yönetiminin yönetiminde tuttuğu ve azınlık olarak tanımladığı sözde Özerk bölgelerdeki halkların ulusal bileşenlerini (etnik kimliklerini) zorla yok ederek tek tip insan yaratmak olarak tarif edilen Çin ulusal kimliğine dönüştürme ve değiştirme çabaları ile bu bölgede yaşayan halkların coğrafi ve etnik kimliklerinin altını oyarak ulusal demografik yapıyı ve ulusal kültürü yok etme çabalarını çocukluktan itibaren ortadan kaldırmaya başlaması çok tehlikeli uygulamalardır.

'UYGUR HALKINI TOPTAN YOK ETMEYİ AMAÇLIYORLAR'

Özgürlük Evi tarafından hazırlanan 2023 yılı insan hakları raporunun yazarlarından Adrian Şahbaz’in rapor ve Çin hakkındaki yorumu şöyle :

Çin’in etnik soykırım konusunda Uygur bölgesini pilot uygulama bölgesi olarak belirlediği, bölgedeki aşırı ve acımasız baskı uygulamalarından açık ve net olarak fark ediliyor.

Uygur bölgesinin etnik nüfus yapısının kasten ve zorunlu olarak değiştirilmesi,

Müslüman Uygurların dini, kültürel, sanatsal ve kadim mimari ve anıtsal alanlardaki kanat önderleri ve temsilcilerin toplu olarak tutuklanan Çin Toplama Kampları ile Çin zindanlarına hapsedilmesi,

Uygur gençlerinin Çince dışında hiçbir dilin konuşulmadığı yatılı okullarında Çinli olarak dönüştürme uygulamaları,

Uygur çocuklarının bu Çocuk kamplarında, dil, din, örf adet, giyim kuşam başta tüm etnik özellikleri ve değerlerinin ve dolayısıyla dünya görüşünün değiştirilmesi,

Çin yönetiminin milyonlarca Uygur’u kollektif bir şekilde kamplara ve hapishanelere hapsetmesi, onların köle/işçi olarak zorla çalıştırması başta diğer soykırıma yönelik uygulamaları etnik özelliklere sahip yerel halkın özgürlüklerinin ciddi şekilde yok eden uygulamalardır. ” dedi.

Doğu Türkistan Haberleri

Doğu Türkistanlı kadın 'Kur'an öğrettiği' için yıllardır cezaevinde tutuluyor
82 yaşındaki Doğu Türkistanlı toplama kampında vefat etti
Çin'in İstanbul Başkonsolosluğu önünde Urumçi protestosu
HRW’den Çin’in Sincan politikasına dair rapor
Antropolog Rahile Davut zalim Çin’in hedefinde