Özgürlüğümüz ve Uğur Süleyman İçin…

ZEHRA TÜRKMEN

Dörtyıl önce İstanbul Sarayburnu’ndan uğurladık Mavi Marmara Gemisini.  Babalarına son kez el sallayan Furkanlarını son kez bağırlarına basan anaların, babaların dualarıyla uğurlanmıştı özgürlük filosu.

50 ülkeden birçok temsilci, aktivist ve Anadolu’nun onurlu, yiğit insanları İsrail’in Gazze halkına karşı sürdürdüğü haksız, ahlaksız ablukayı kırmak için daha fazla beklemenin doğru olmayacağını düşünerek yola koyuldular. Filistin direnişine destek olmak için ve gerekirse Mazlum Filistin halkı için canlarını bedel olarak ödemeye hazırlardı.

Ve 31 Mayıs 2010 gecesi, sabah namazı sularında insanlığın vicdanını taşıyan özgürlük filosu Siyonist İsrail’in saldırısına maruz kaldı.  İsrail uluslararası sularda hukuku çiğneyerek, insanlığın onurunu hiçe sayarak silahlı askerlerle dolu Zodyaklar ve helikopterlerle gemiye saldırdı. 9 güzel kardeşimiz ve ağabeyimizde bu yolda canlarını vererek Allah’ın izniyle şehitlik mertebesine ulaştılar.

Bu Siyonist saldırıda Uğur Süleyman ağabeyimiz de ağır yaralanmıştı.  Uğur Süleyman ağabey aldığı ağır darbeler nedeniyle dört yıl boyunca yoğun bakım ünitesine bağlı yaşayarak bitkisel hayatta kaldı. Ve Mavi Marmara katliamının dördüncü yılına girdiğimiz şu günlerde 51 yaşında ki Uğur Süleyman ağabeyimizi 10. şehidimiz olarak Rabbe uğurladık.  Oda diğerleri gibi Allah’a verdiği sözüne sadık kaldı. Ve şahadetiyle yeniden merhamete getirdi yüreklerimizi.

İsrail uluslar arası sularda büyük bir insanlık suçu işlemesine rağmen 2012 yılında Mavi Marmarasaldırısının üzerinden iki yıl geçmişti ki Netanyahu “Türkiye önemli, ama özürde tazminat da söz konusu değil!” şeklinde açıklama yapmıştı. İsrail Başbakan yardımcısı Silvan Şalom da tazminat ödemeyeceklerini söylemiş, hatta filoda yaşananlar karşısında İsrail’in de zarar gördüğünü açıklayarak asıl özür dilemesi gerekenin Türkiye olduğunu ifade etmişti.  

Bütün bu tartışmalar eşiğinde 2 yıl sonra da olsa mahkeme Mavi Marmara iddianamesini kabul etti.  Ve 26 Mayıs 2014 Pazartesi günü Mavi Marmara Davası’nın 6. duruşması görüldü.  Duruşma sonunda İsrailli 4 sanığın kırmızı bültenle aranmasına karar verildi. Mahkemenin bu kararı elbette önemliydi. Ama dava süreci boyunca gerek gemide olan insanlar, gerek şehit aileleri ve gerek davanın takipçileri için davanın sonucundan daha önemli olan yenilmez bir güç olan İsrail’in Türkiye tarafından yargılanması ve prestij kaybına uğramış olmasıydı. 

Ayrıca bu süreçte üzerinde durulan ve sürekli dile getirilen önemli noktalardan birisi de ne özrün, ne de tazminatın bir değerinin olmadığı,  önemli olanın Siyonist çeteyle, İsrail’le bütün ilişkilerin kesilmesi olduğuydu.  Ama bütün bunlarla beraber tabi ki 6. duruşmada alınan kararla bir nebzede olsa yüreklere su serpildi diyebiliriz. 

Kudüs ve Mescid-i Aksa 1967 yılından beri Siyonist İsrail’in işgali altında. 47 yıldır Filistin halkı her türlü zulme ve katliama karşı direnerek mücadele veriyor.  Gücünü aldığı Şeyh Ahmed Yasinler,  Nizar Reyyanlar, Fethi Şikakiler gibi nice önderlerini şahadete uğurladı. Ve Mavi Marmara olayı da  İsrail’in 66 yıldan beri  yaşattığı zulümlerinden sadece biri olarak yerini aldı.  

31 Mayıs Cumartesi günüMavi Marmara katliamının 4. yıldönümü. İsrail’i lanetlemek, yolumuzun üzerine oturan tüm işbirlikçilere, diktatörlere, hayır demek için ellerimizi ve seslerimizi yeniden birleştirelim.

 Ve 31 Mayıs günü Mavi Marmara şehitlerimiz için, Uğur Süleyman ağabeyimiz için Saat 17.00’da Sultanahmet’te buluşup Sarayburnu’na doğru hep birlikte yürüyelim.

Mısır’ın, Suriye’nin ve tüm halkı Müslüman olan ülkelerin özgürlüğü için Sultanahmet’te buluşmak duasıyla…