Özgür Eğitim-Sen’de Mavi Marmara Konuşuldu

Özgür Eğitim Sendikası Rıdvan Kaya, Musa Üzer ve Hamza Türkmen’i Konuk Etti. Mavi Marmara saldırısı ve sonrası üzerine değerlendirme yapıldı.

Korsan İsrail'in Gazze'ye yardım amaçlı yola çıkan Mavi Marmara Gemisine düzenlediği kanlı baskının ardından gemide bulunan ve tutsak edilen Özgür-Der genel başkanı Rıdvan Kaya, yine aynı gemide bulunan Özgür-Der Genel Sekreteri Musa Üzer ile Haksöz dergisi sahibi Hamza Türkmen Pazartesi günü Özgür Eğitim Sendikasının davetlisiydi.

Protestolar Duygusal İçerikli Değil Bilinç Halini Almalı

Davette, Özgür Eğitim Sendikası Genel Başkanı Yusuf Tanrıverdi kısa bir selamlama konuşması yaptı. Konuşmasında İsrail'e karşı yürütülen protestoların sürekli bir bilince dönüştürülmesi üzerinde duran Tanrıverdi: "Eğer sokaktaki bu karşı duruşu bilince dönüştürebilirsek Filistin direnişini diri ve canlı tutmuş oluruz. Bu uğurda yapacağımız çalışmalarda şehidlerimizin mübarek kanları yolumuzu aydınlatacaktır" diyerek konuşmasını tamamladı.

Müdahale Uluslar arası sularda oldu

"Gemide bulunmak elbet önemliydi ancak esas dillendirmemiz gereken şey şehidlerimiz olmalıdır. Bizler çok fazla bir şey yapamadık" diyerek konuşmasına başlayan Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, daha sonra Gazze kuşatmasıyla ilgili kısa bir bilgi verdi. Mavi Marmara'nın Gazze yolculuğu sırasında yaşanan kareler konusunda da bilgiler veren Kaya; " İsrail firkateynleri etrafımızı sarıp, taciz etmeye başladı. Güvertemizde oldukça iyi bir iletişim donanımlarımız vardı. Tacizlerden itibaren tüm dünyaya haber verilmeye başladık. Zaten gemimiz uluslar arası karasularında seyrediyordu. Buna rağmen sabah namazı bitiminde İsrail müdahalesi başladı. Birçok arkadaşımız uyduları koruyorlardı. Ellerindeki malzemeler ise flama sopaları ve yumruklarıydı. İlk inenler arkadaşlar tarafından teslim alındı ve silahları hemen denize atıldı. Ancak hemen sonrasında hem helikopterden hem de inen askerler tarafından yoğun ateş açıldı ve birçok kardeşimiz zaten bu ilk ateş sırasında şehid düştü, yaralandı. Her taraf kam içerisindeydi. Herhangi bir kargaşa yoktu ama ilk etapta bir moral bozukluğu yaşandı. Daha sonra hemen toparlandık ve yaralılara müdahale edilmeye çalışıldı. Ancak ağır yaralılarımıza müdahale edemedik. Daha sonra gemiyi teslim aldılar ve yaralıları hastaneye bizleri de hapishaneye götürdüler." dedi.

Kudüs'e Doğru Siyasal Bir Coğrafya Oluşturmalıyız

İsrail'in kendisinin yasadışı bir ülke olduğunu belirterek Filistin topraklarındaki işgale ve yıllarca Filistin'de devam eden acımasız katliamlarına dikkat çeken Kaya, konuşmasını: "Bizler Filistin'de var olan işgale karşı bir bilinç oluşturmalıyız. Eğer yapılıp edilenler yarın unutulacaksa İsrail bunları hep yapacaktır. Ama Fethi Şikaki'nin deyimiyle dünyanın her yerindeki Müslümanlar Kudüs'e doğru siyasi bir coğrafya oluşturabilirlerse ve işgali katliamı sürekli gündemlerinde tutarak topluma yaygınlaştırabilirlerse o zaman Kudüs kurtulacaktır" sözleriyle tamamladı.

Musa Üzer'de gemide yaşananlarla ilgili kısa bir konuşma yaptı. Son olarak söz alan Hamza Türkmen ise daha çok olay sırasında ve sonrasında Türkiye'de ve dünyada halkların gösterdiği tepkiler ve protesto gösterileriyle ilgili kısa bir konuşma yaptı. Konuşmasında ilk müdahalenin başladığı andan itibaren Türkiye'de Müslümanların çok iyi organize olduğunu ve özellikle İstanbul ve Ankara'da İsrail elçilikleri önünde yoğun kalabalıkların katıldığı gösterilerin yapıldığına dikkat çekti. Ancak İsrail'in yaptığı saldırının İslami ve insani olana karşı yapmasının bilinmesine rağmen bazı grupların özellikle bazı simgeleri ön plana çıkarmaya çalışmasına bir anlam veremediğine dikkat çeken Türkmen, şehidlerin cenaze törenlerinin de onlara yakışır bir şekilde yapıldığına dikkat çekti.

Bilgi İnanç, Eylem

Yapılan tüm bu protesto gösterilerinin toplumda bir bilinç oluşturacak şekilde organize edilmesinin önemi üzerinde duran Türkmen, konuşmasını; "Küresel kapitalizme ve zulme karşı Kürsel İntifada'yı ayağa kaldırmalıyız. Bu gün Güney Amerika'daki halklar ellerinde Filistin bayraklarıyla İsrail'e karşı yürüyorlar. Onlar biliyorlar ki Filistin, yeryüzünün mazlum halklarının direnen yüzüdür. Filistin'in düşmesi direnişin düşmesi demektir. Dolayısıyla bizler bu direnişi kendi yaşadığımız coğrafyalarda bilince dönüştürecek çabalar içerisinde olmalıyız. Filistin'i savunmak yaşadığımız coğrafyada İslami bilinci ve mücadeleyi yükseltmekle olur. 28 Şubat'ın arkasında İsrail'in olduğu söyleniyor. O halde işgal burada. Bizler bu bilinçle hareket ederek yaşadığımız topraklarda Allah'ın dininin şahitliğini üstlenmeli ve bilgiyi bilince, bilinci inanca inancı eyleme dönüştürecek faaliyetler gerçekleştirmeliyiz. Eğer bu şekilde yapmazsak yapılıp edilenler duygusallıktan öteye geçmeyecektir. Duygusallıkta gelip geçicidir. Asla kalıcı değildir." sözleriyle tamamladı.

Program, konuşmacıların, gelen soruları cevaplanmasının ardından sona erdi.

Haksöz Haber / ANKARA

Etkinlik-Eylem Haberleri

Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi
Üniversiteli Müslümanlar sabah namazında Fatih Camii’nde buluştu
Fetih Vakfından Suriyeli çocuklara kışlık mont yardımı