Özgür-Der’den “NATO Füze Kalkanı” Protestosu

Özgür-Der, Fatih PTT önünde Müslüman halkları tehdit eden NATO Füze Kalkanının Türkiye’ye kurulmaması uyarısında bulunan bir eylem gerçekleştirdi.

Özgür-Der mensupları bugün 13.00'te Fatih Postanesi önünde 19-20 Kasım tarihlerinde Lizbon'da gerçekleştirilecek NATO Zirvesinde nereye kurulacağı karara bağlanacak olan "NATO Füze Kalkanı"nın Türkiye'ye kurulmaması çağrısı içeren bir protesto eylemi düzenlediler.

"NATO'nun Füze Kalkanı İslam Ümmetine Açılmış Bir Savaştır!" yazılı bir pankartın açıldığı eylemde "NATO'nun Hedefi: İran'a Saldırı, İsrail'e Kalkan!", "Emperyalist NATO'ya da Katil Füzelerine de Hayır!", "Türkiye NATO'nun Saldırı Rampası Olmasın!" yazılı dövizler taşındı.

NATO'nun, "savunma konsepti" bağlamında Türkiye'ye kurmak istediği füze kalkanının İran ve Suriye gibi Müslüman ülkeleri, ümmeti tehdit ettiğini belirten Güney Uzun'un, eylemi yapma amacını belirten konuşmasından sonra Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya konuyla ilgili bir açıklama yaptı. Kaya, eylemde yaptığı konuşmada Füze Kalkanının Türkiye'ye kurulması sürecini anlattıktan sonra, bu kalkanın açıkça Müslüman kardeşlerimize yönelik olduğuna dikkat çekti.

"Ya Kardeşlik Ya İşbirlikçilik"

Füze Kalkanı projesiyle son zamanlarda dış politikada farklı bir tutuma giden AK Parti Hükümetinin ve Dışişleri Bakanlığının sıkıştırılarak Batı merkezli eksen kaymasına uğrayıp uğramadıklarının test edilmek istendiğini belirten Rıdvan Kaya, hükümetin buna karşı sergileyeceği tutumu kardeşlik ya da işbirlikçilik olarak niteleyeceklerini söyledi.

"Projeyi Şartlı Kabul Anlamsızdır!"

Hükümetin projenin kabulü yönündeki dayatmalara karşı geliştirdiği şartlı destek politikasına da değinen Kaya, bunun için öne sürülen yazılı metin talebinin bir aldanmadan ibaret olduğunu vurguladı. Söz konusu İsrail'in güvenliği olunca emperyalistlerin yazılı sözleşmelere sadık kalmadıklarını hatırlatan Kaya,  "Çünkü İsrail, emperyalizmin öz be öz çocuğudur. İsrail'e tehdit içeren herhangi bir bilginin kendi öz çocukları İsrail'e aktarılmamasını beklemek saflıktır." dedi.

"Emperyalistler Haçlı Ruhunu Diriltmeyi Amaçlıyorlar!"

Son olarak projenin stratejik anlamı üzerinde duran Rıdvan Kaya, emperyalizmin Ortadoğu ve Asya'da kendisine alternatif hiçbir gücü görmek istemediğini belirterek Füze Kalkanı projesinin de özünde bu "tehdit potansiyeli"ni savmanın bir aracı olarak kullanılmak istendiğini söyledi. Tehdidin merkezinde ise İslami hareketlerin ve çabaların olduğunun altını çizen Kaya, Türkiye hükümetinin dayatmaları kabul etmesi takdirinde bunun hesabını veremeyeceğini ifade etti. Öteden beri "dört bir yanı düşmanla çevrili ülke" edebiyatıyla Türkiye halklarının yönetildiğine dikkat çeken Kaya, son zamanlarda hükümetin komşularıyla sorunsuz politikasının emperyalistler nezdinde rahatsızlık uyandırdığını vurgulayarak şunları söyledi: "Coğrafyamızı hedef aldığı aşikâr olan bu proje karşısında hükümet iki tercihle yüz yüzedir. Yapacağı tercih işbirlikçilikten yana değil, kardeşlikten yana olmalıdır. Biz, topraklarımızın emperyalizmin rampası haline getirilmesine asla razı olmayacağız. Proje hükümet tarafından onaylansa bile bu karar bizim için geçerli olmayacaktır!"

"İran'a Düşman İsrail'e Kalkan Olmayacağız!"

Kaya'nın konuşmasının ardından Özgür-Der adına Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığına konuyla ilgili uyarı mektubu gönderildi. Mektup ayrıca basına hitaben Özgür-Der üyesi Zuhal Özyurt tarafından okundu. Mektubun tam içeriğine aşağıda yer verdik.

"NATO'ya Kalkan Olmayacağız!", "Emperyalizmin Üssü Olmayacağız!", "İran'a Düşman İsrail'e Kalkan Olmayacağız!", "İslam Düşmanı NATO Kalkanı!", "İşbirlikçi İktidar İstemiyoruz!", "Katil NATO Ortadoğu'dan Defol!", "Emperyalizm Yenilecek İslami Direniş Kazanacak!" gibi sloganların atıldığı eylem, mektupların gönderilmesinin ardından sona erdi.

HAKSÖZ-HABER

(Fotoğraflar: Murat Ayar / Haksöz-Haber)

Özgür-Der'in Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığına gönderdiği mektup:

NATO'NUN FÜZE KALKANI PROJESİNE ONAY VERMEK,

TÜRKİYE'Yİ ORTADOĞU'DA BİR SALDIRI RAMPASINA DÖNÜŞTÜRMEKTİR!

8 Kasım 2010

Sayın Başbakan,

19-20 Kasım tarihlerinde Portekiz'in başkenti Lizbon'da yapılacak NATO Zirvesi sadece Türkiye açısından değil, tüm Ortadoğu için tarihi bir karara sahne olacak. Uzunca bir müddettir NATO'nun Füze Kalkanı Projesini onaylaması için ikna edilmeye çalışılan Türkiye bir karar arifesinde: Komşularıyla sıfır sorun politikasını sürdürmek ile Soğuk Savaş döneminin "cephe ülkesi" misyonu arasında bir tercihte bulunacak.

NATO'nun füze savunma sistemine evsahipliği yapmayı kabul etmesi için Türkiye'nin çok yönlü baskılarla yüz yüze olduğu sır değil. Dış politika alanında sergilediği bazı tutumlar nedeniyle Hükümet son dönemlerde Batı merkezli yoğun eleştiri ve suçlamalara maruz kalmakta. Bu karalama kampanyası sadece harici unsurlar marifetiyle değil, içeride Batı çıkarlarının sözcülüğünü üstlenmiş çevrelerin de desteğiyle sürdürülmekte. Öyle ki, "Amerikan İmparatorluğu"nun talepleri ve dayatmalarıyla örtüşmeyen her söylem, Müslüman halkların kardeşliğini güçlendirmeye yönelik her girişim, dünya halkları nezdinde sempati uyandıran her adım bu çevreleri adeta çılgına çevirmekte ve "eksen kayması" türünden eleştirilere sevk etmekte.

Hiç kuşkusuz emperyalist Batı'nın ve onların sözcülerinin Türkiye'den istedikleri şey son yıllarda kendisine dünyada itibar kazandıran, adaletten yana tüm dünya halklarının sempatisini kazandıran tutumunu terk etmesi ve Batı yanlısı, Batı işbirlikçisi klasik politik tutuma geri dönmesidir. Füze Kalkanı Projesi işte bu beklentilerin en somut, en net yansıdığı alan olarak karşımıza çıkmaktadır.

Lizbon'daki zirve gündeminin başlıca maddesi olan Füze Kalkanı Projesini geleceğimiz açısından büyük bir tehlike olarak görüyoruz. Ne kadar gözden kaçırılmaya, dolaylı ifadelerle örtülmeye çalışılsa da öncelikle İran ve Suriye olmak üzere tüm Ortadoğu'nun hedef tahtasına oturtulduğu açıktır. Müslüman halkları tehdit eden NATO füzelerinin, Filistin'in işgalcisi İsrail çetesine ilişkin olarak ise "muhafız" rolü üstleneceği kuşkusuzdur. Filistin'i, Irak'ı, Afganistan'ı kan gölüne çeviren emperyalist gözü dönmüşlük şimdi de İran'a yönelik kanlı hesaplar geliştirmektedir. Ve bir yandan da, İran'ın Türkiye için bir tehdit teşkil ettiği yalanı yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır.

Haçlı ruhunun modern bir yansıması sayılabilecek tüm bu girişimlere ve kirli kampanyalara karşı bedeli ne olursa olsun adil bir duruş sergilenmesi gerektiğine inanıyoruz. Ne yaşadığımız ülkenin sömürgeci saldırganlık tarafından bir cephe ülkesi haline getirilmesine, ne de topraklarımızın, hava sahamızın, denizlerimizin kardeş halklarımız için bir tehdit zemini haline getirilmesine asla razı değiliz, olmayacağız. Hiçbir gerekçe, mazeret ya da kılıf İran ve diğer halklara karşı ülkemizin bir savaş rampası haline getirilmesini meşrulaştırmaya yetmez!

Bu kaygılar ve duyarlılıkla, NATO'nun füzelerine Türkiye'nin evsahipliği yapması gibi kardeş halklar nezdinde halkımızın başını öne eğecek bir sonuç doğuracağı kesin olan ve tarih önünde sizleri vebal altına sokacak bir karara olur vermemenizi talep ediyoruz. 

ÖZGÜR-DER

Etkinlik-Eylem Haberleri

Fetih Vakfından Suriyeli çocuklara kışlık mont yardımı
Özgür-Der’in Suriye halkına yönelik un yardımları sürüyor
Sadakataşı’ndan Suriye’ye insani yardım konvoyu
Özgür-Der, Gazze’deki kardeşlerimize kumanya dağıtımı gerçekleştirdi
Sütçü İmam Üniversitesi’nde “Bir peri masalı: Feminizm” konferansı