Mustafa Armağan, Derin Tarih dergisinde yer verdiği belgelerden ötürü yargı tarafından “Atatürk’ün hatıratına alenen hakaret” suçlamasıyla 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Konu üzerine yazılı bir basın açıklaması yapan Özgür-Der, bu durumu kabul edilemez olarak nitelendirdi. “Mustafa Armağan’a verilen ceza tekil bir hadise değildir. Son dönemde eğitim, medya ve yargı mekanizmasını kullanmak suretiyle yeniden ideolojik-politik düzlemde baskın kılınmaya çalışılan Kemalist tahakküm mantığının bir tezahürüdür.” denilen açıklamanın tam metni şöyle:
Mustafa Armağan’ın Şahsında Düşünce Özgürlüğü Bir Kere Daha Mahkûm Edildi!
KEYFİLİK ve DESPOTİZM ARACI KILINAN 5816 SAYILI KORUMA KANUNU KALDIRILSIN!
01.11.2017
Türkiye’de resmi ideolojik tabuları tehditle, baskıyla sürdürme, yasak duvarlarıyla koruma refleksi fikir ve ifade özgürlüğünü, eleştiri hakkını, araştırma-sorgulama sorumluluğunu bir kere daha hedef aldı. Derin Tarih dergisinde yayınladığı tarihi belgeler nedeniyle hakkında tam tekmil bir linç kampanyası yürütülen tarihçi-yazar Mustafa Armağan, Atatürk’e hakaret suçlamasıyla yargılandığı davada 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Kamuoyunun ciddi bir tarihçi ve titiz bir araştırmacı kimliğiyle tanıdığı Mustafa Armağan’ın hangi ifadesinin mahkeme tarafından “Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret” sayıldığı meçhuldür. Mustafa Armağan bilindiği üzere 7 Mayıs 2017 tarihinde TV Net’te yayınlanan Derin Tarih adlı programda sadece yıllar önce basılmış ve Mustafa Kemal’in özel hayatına dair çok bilinmeyen birtakım hususlara değinen bir eseri tercüme etmiştir. Aynı şekilde Derin Tarih dergisinde de bu kitaptan delillere ve Latife Hanım’ın beyanlarına yer vermiştir. Masalsı bir anlatımla gerçeklik zemininden koparılan hakikatlerin ortaya konulması ve kamuoyunun ilgi alanında olan tarihi şahsiyetlerin özel hayatları üzerindeki sır perdesinin kaldırılması gerektiğini savunmak neden hakaret sayılır ve neden suç teşkil eder ki?
Aslında bu karar münferit bir hadise olmanın ötesinde, genel manada devletçi reflekslerin yoğunlaşması olgusunun bir tezahürü olarak görülmelidir. Ne yazık ki, Türkiye bir müddettir politik altüst oluşlar yaşamaktadır ve bu durumun bir neticesi olarak devletçi-güvenlikçi eğilimler palazlanmaktadır. Siyaset mekanizmasının ilkesel tutum alışlardan ziyade konjonktürel hesaplar içerisine girmesi ve garip ittifaklara yönelmesi ise özgürlük alanının daha da daraltılmasına yol açmaktadır. Böylesi bir atmosferde adeta hortlamış görünen Kemalist bürokratik anlayış ve kadroların resmi ideolojik kalıpları geçmişte olduğu üzere tüm topluma dayatma ve bilhassa dindar kesimleri intikamcı bir mantıkla hedef alma eğilimi içerisine girmeleri kolaylaşmaktadır.
Mustafa Armağan’a verilen ceza tekil bir hadise değildir. Son dönemde eğitim, medya ve yargı mekanizmasını kullanmak suretiyle yeniden ideolojik-politik düzlemde baskın kılınmaya çalışılan Kemalist tahakküm mantığının bir tezahürüdür. Gerek Amasya 2. Asiye Ceza Mahkemesinin aynı ‘suç’tan yargılanan Özgür-Der Amasya İl Yöneticimiz Serdal Benli hakkında verdiği 09.28.2017 tarihli mahkûmiyet kararı, gerekse de 5816 sayılı yasaya muhalefetten son dönemde açılan pek çok dava aynı yaklaşıma, Kemalist dogmatizmi tartışma dışı tutma ve tabulaştırma mantığına işaret etmektedir.
Bu dayatma, bu işgüzarlık kabul edilemez. Düşünce özgürlüğünün açıkça çiğnenmesi, eleştiri-sorgulama hakkının baskı altına alınması, ilmi çalışma ve araştırma sorumluluğuna sahip gazetecilerin, ilim adamlarının ve sivil toplumun sindirilmesi ve siyaset mekanizmasının güdükleştirilmesi anlamına gelecek olan Mustafa Kemal’i ve dönemini tabulaştırma tutumunu reddediyoruz. Bu bağlamda yeni işgüzarlıklar ve keyfiliklere kapının kapatılması için 5816 sayılı koruma kanununun kaldırılmasını talep ediyoruz.
Rıdvan Kaya
Özgür-Der Genel Başkanı