Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, yaptığı açıklamada Yüksekova Mustazaf-Der Şubesi'ne yönelik gerçekleştirilen ve şube başkan yardımcısı Ubeydullah Durna'nın şehit edilmesine neden olan saldırıyı lanetledi. Müslümanları tahriklere karşı basiretli davranmaya davet eden Kaya, Kürt milliyetçi hareketinin faşizan yönelimine dikkat çekti.
Açıklamada Yüksekova Kaymakamlığı ve Emniyet Müdürlüğü'nin de bu alçakça cinayete göz yumduklarını belirten Rıdvan Kaya, yaşanan olayla iligili Müslümanları suçlayıcı haberlerin yapılmasını da şiddetle kınadı. Canlarını korumaya çalışan insanların "sopalı saldırganlar" olarak sunulmasının vicdansızlık ve ahlaksızlık olduğunu söyleyen Özgür-Der Başkanı Kaya, İslami tebliğ ve davet çabalarının kitleselleşmesi yolundaki asıl misyona dikkat çekti.
Özgür-Der Genel Merkezi'nden yapılan açıklama:
YÜKSEKOVA SALDIRISINI LANETLİYOR,
BÜTÜN MÜSLÜMANLARI TAHRİKLERE KARŞI BASİRETLİ DAVRANMAYA
DAVET EDİYORUZ!
6 Mayıs 2011
Kürt milliyetçi hareketinin sığ, basiretsiz ve saldırgan bir tutumla kendinden olmayanlara yönelttiği baskı ve tehdit siyaseti giderek daha faşizan bir yönelime doğru seyrediyor. Bu çerçevede, bilhassa Kürt coğrafyasının belli bölgelerinde uygulamaya konan "alan hâkimiyeti" politikasıyla halkın sindirilmeye ve boyun eğmeyenlerin ise şiddetle hizaya getirilmeye çalışıldığı açıkça görülüyor.
Tunceli'de devlet güçlerince öldürülen bir PKK mensubunun cenazesi dolayısıyla dün Yüksekova'da gerçekleştirilen eylemler sırasında yaşananlar, işte bu faşizan ve şiddete tapınan yaklaşımın açık ve somut bir tezahürü olmuştur. Daha önce de çeşitli gerekçelerle tertiplenen protesto eylemleri esnasında saldırılara maruz kalan Mustazaf-Der Yüksekova Şubesi dün aynı güruh tarafından bir kez daha hedef alınmış ve Başkan Yardımcısı Ubeydullah Durna şehid edilmiştir. Mustazaf-Der binasını ve mensuplarını hedef alan bu saldırıyı lanetliyor, sorumlularının derhal ortaya çıkartılmasını talep ediyoruz.
Yüksekova Kaymakamlığı ve Emniyet Müdürlüğü de akıl almaz bir vurdumduymazlıkla bu alçakça cinayete göz yummuşlar ve böylece cinayete suç ortaklığı yapmışlardır! Geçmişte de saldırılara hedef olmuş bir dernek olmasına rağmen hiçbir tedbir alınmadığı gibi, saldırı esnasında dernek yöneticilerinin ısrarlı çağrıları karşısında da boş gözlerle seyredilmiştir. Bu tutumla verilmek istenen mesaj nedir? Yoksa devlet "Size yönelen saldırılar bizi ilgilendirmiyor, kendinizi kendiniz koruyun!" mu demek istiyor? Bu tutumun aynı zamanda, Yüksekova gibi geçmişten bu yana derin çeteleşmelerin cirit attığı bir bölgede gerçekleşmesi, bu cinayetin ardında devlet destekli karanlık odakların bulunduğuna yönelik iddiaları, kuşkuları da beslediğine kuşku yoktur. Devletten bu alçakça cinayetin bu boyutuyla da açığa kavuşturulmasını talep ediyoruz.
Yakın zamanda ardı ardına yaşananlara baktığımızda, bu saldırının sinsice geliştirilen kirli ve tehlikeli stratejinin bir adımı olduğunu düşündürten emareler görüyoruz. Daha önce müteaddit kereler Mustazaf-Der ve irtibatlı kuruluşları hedef alan taşlı-sopalı saldırılar, molotof kokteylleriyle dernek binalarını yakma girişimleri dünkü olayla birlikte nihayet silahlı saldırı aşamasına vardırılmıştır. Bu süreç böyle devam etmemeli, mutlaka önüne geçilmelidir! Geçmişte yaşanan acı olayların bir kez daha tekrarlanmasına müsaade edilmemelidir!
Bu noktada Kürt milliyetçi hareketi içinde, gelişmelerin nerelere varabileceği hususunda az çok öngörü sahibi ve söz dinletebilecek birileri mutlaka devreye girmeli ve içlerindeki şeytanı durdurmalıdır! Gelişmeler çok net ve sorumlulukları açık olmasına rağmen bu çevrelerin hala müstağni tutumlarını terk etmemeleri, böylesine vahşi bir saldırıyla ilgili olarak dahi saldırıya uğrayan Müslümanları suçlamaları vicdansızlıktır, ahlaksızlıktır. Dernek binasına yönelik saldırı karşısında kendilerini korumak zorunda bırakılan, canlarını kurtarmak için çatıya sığınan insanlara silahla saldırıldığı bir olayda dahi "dernekten çıkıp ellerindeki kalaslarla protestocu gençlere saldıranlar" şeklinde ifadeler geçen haberlere imza atan mantık şifa bulmaz bir hastalık halinin habercisidir! Bahsi geçen çevre daha fazla vakit geçirmeksizin bu hastalık haliyle yüzleşmek zorundadır!
Her şeye rağmen bu ülkede derin çetelerin sayısız icraatlarını da göz önünde bulundurarak bu cinayetin ardında farklı hesaplar olabileceği ihtimalini yok saymamak adına suçlanan tarafın tavrını netleştirmesi gerektiğini hatırlatıyoruz. Bu aşamada PKK ya da sözcülüğünü üstlenmiş çevreler, kuruluşlar eğer Yüksekova saldırısının kendilerince yapılmadığını ve bir provokasyon olduğunu iddia ediyorlarsa, muğlak söylemleri terk etmeli ve açık bir dille bu cinayeti kınamalı, lanetlemelidirler!
Öte yandan Mustazaf-Der çevresinden kardeşlerimizi de sabırlı, dikkatli ve tahriklere karşı uyanık olmaya davet ediyoruz. Şüphesiz Müslümanlar onurlu insanlardır, zillete boyun eğmezler. Mamafih Müslümanlar hayırlı bir geleceğin inşası için gerektiğinde sükûnetlerini korumayı da bilirler! Asıl vazifemiz, kimliğimiz ve misyonumuz olan İslami tebliğ ve davet çabalarının kitleselleşmesi ve yaşadığımız coğrafyada güçlü bir toplumsal dönüşüme, dirilişe zemin oluşturması, sadece bugünü değil, yarınları da dikkatli biçimde hesaba katmayı gerektirir. Bu çaba hiç şüphesiz her aşamada duygusallıkla değil, basiretle, itidalle, mantıkla davranmayı zorunlu kılar. Bu yüzden Müslümanlar her türlü kirliliğin gelişmesine zemin oluşturabilecek karanlık, puslu ortamların oluşmaması için tepkilerini frenleyebilmelidirler.
Ubeydullah Durna kardeşimizin şehadetine yol açan saldırganlığı lanetliyor, Mustazaf-Der camiasına ve tüm Müslümanlara başsağlığı diliyoruz!
ÖZGÜR-DER