Özgür-Der ve Rıdvan Kaya

Ahmet Varol

Özgür-Der’de düzenlenen Altıncı Olağan Kongre’de yeni yönetim belirlendi. Genel başkanlığa derneğin kuruluşundan bu yana faaliyetlerine aktif olarak katılan kıymetli kardeşlerimizden Rıdvan Kaya seçildi. Yönetime seçilen kardeşlerimize yeni görevlerinde başarılar diliyor, Yüce Allah’ın bu görevlendirmeyi hayırlara vesile kılmasını diliyorum.

Derneğin kuruluşundan itibaren on yıldan fazla süredir başkanlığını yürüten Hülya Şekerci’ye de çabalarından ve hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyor, Yüce Allah’ın ihlasla yürüttüğü tüm faaliyetlerine en güzel şekilde ecir vermesini diliyorum. Hülya Hanım bir bayan olarak hak mücadelesinde önemli zorlukları karşısına alarak Özgür-Der’deki başkanlık görevini yürüttü. Birçok önemli etkinlikte önden gitme sorumluluğunu üstlendi.

Bu dernek, inançlarından dolayı örtünen kızlarımızın “laiklik” gerekçesiyle öğrenim haklarından mahrum bırakılmalarına karşı mücadeleden hareketle Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği adıyla kuruldu. Kuruluş amacı doğrultusunda haksızlığa uğratılanların yanında olmak ve haksızlık edenlere karşı durmak için faaliyetler yürüttü. Zaman içinde Türkiye’nin muhtelif şehirlerinde şubeler açtı. Böylece hak mücadelesini geniş bir alana yayma amaçlı adımlar attı.

Özgür-Der’in önemli bir yönü Türkiye’de dokunulmaz ve tartışılmaz olduğu sanılan dayatmalara dokunmayı başarması ve tartışmaya açmasıdır. Birçoklarının “dokunursam yanarım” diye düşündüklerinden yanına yaklaşmaktan kaçındıkları, tabulaştırılmış dayatmalara dokunmayı denedi. Böylece onların sallanmasını sağlayabildi. Bu gibi tabulara yaklaşma ve dokunma konusunda önden giden olabilmek epey cesaret gerektirir. Özgür-Der bu cesareti gösterirken kendini güvenceye almış ve yanmayacağından emin hareket ediyor değildi. Yanmayı göze aldı. “Birilerinin bunlara dokunması ve yanmayı göze alması gerekiyor; o biz olalım” diye düşündü. Bundan dolayı da sürekli kapatılma tehdidiyle yoluna devam etti.

Son kongresinde derneğin genel başkanlığına seçilen Rıdvan Kaya’yla ben şahsen Özgür-Der kurulmadan birkaç yıl önce tanışmıştım. Yakın ilişkilerimiz ise Filistin’le Dayanışma ve Dostluk Derneği’nin kuruluşu münasebetiyle başladı. Bu derneğin çatısı altında ve faaliyetlerinin organize edilmesinde birçok kez bir araya geldik. Takdir ettiğim, değer verdiğim ve önemsediğim bir kardeşimdir. Bazı konularda düşüncelerimiz farklı olsa da İmam Hasan el-Benna’nın “ittifak ettiğimiz hususlarda yardımlaşır, ihtilaf ettiğimiz hususlarda birbirimizi mazur görürüz” ilkesinin fiiliyata taşınmasına son derece uygundur. Dolayısıyla bu farklılıkları bir düşünce zenginliği olarak görüyor ve onun benimkinden farklı kanaat ve tespitlerini de önemsiyorum.

Çok okuduğunu ne zaman bir konuyla ilgili kendisiyle konuşsam o konu hakkında yayınlanmış yazıyı veya yazıları önceden okumuş olmasından anlıyorum. Vakıayı olduğu gibi görür. İdealleri her zaman yüksekte olsa da realiteyi aşağıda bırakıp kendisi hayal bulutlarının üstünde uçmaz. Böyle yapanların, üstüne çıktıkları hayal bulutlarının arada perde oluşturması sebebiyle vakıayı göremediklerine çok şahit oldum. Rıdvan Kaya vakıayı olduğu gibi görebilen ama zorlukların aşılmasının da mümkün olduğunu düşünen örnek bir kişiliğe sahiptir.

Onun Haksöz’de yayınlanan yazılarını ilgiyle okurum. Önemli ve dikkate alınması gereken tespitlerinin olduğunu müşahede ediyorum. Haksöz’ün de en çok ilgimi çeken dergilerden olduğunu söyleyebilirim. Bu yüzden özellikle yolculuklarda yanıma almayı tercih ediyorum. Çünkü yolculuklarda yanına alacağın yayın organının dikkatini üzerine teksif edebileceğin içeriğe sahip olması gerekir.

Rıdvan beyin yanına yardımcı olarak da Kenan Alpay kardeşimiz seçilmiş. O da gayretleriyle, cesaretli çıkışlarıyla ve özellikle kitlesel etkinliklerdeki başarılı koordinasyonu ile tanıdığımız değerli bir kardeşimizdir.

Bu kardeşlerimizin çalışmalarını başarıyla yürütebilmeleri hak mücadelelerinde onların yanlarında yer almamızla, kendilerine destek vermemizle mümkün olacaktır. Onlar zorlukları göğüslüyorlarsa bizim de onlarla birlikte olmamız, kendilerine arka çıkmamız ve haksızlıkların önüne geçme çabalarımızda güçleri birleştirmemiz gerekir. Özellikle bugün okullarda çocuklarımıza zorla dayatılan ve resmî ideolojinin kutsalları haline getirilen uygulamaların sona erdirilmesi için başlattıkları mücadele büyük önem arz ediyor.

Mescidi Aksa’ya yönelik tehditlerin şiddetlendiği, Kudüs’te Yahudileştirmenin arttığı bugünlerde Kudüs ve Filistin davasının yanında değil, her zaman içinde yer almış olan Özgür-Der’e de büyük görev düşüyor.

Yüce Allah’ın kardeşlerimizi haklı mücadelelerinde her zaman hayırlara muvaffak etmesini diliyorum.

VAKİT