Özgür-Der ve Özgür Eğitim Sen’den Roboski Ziyareti

Özgür-Der, Özgür Eğitim-Sen ve Özgür-Der Üniversite Gençliği mensuplarından oluşan heyet, 34 kişinin TSK uçaklarıyla katledildiği Roboski’ye bir ziyaret gerçekleştirdi.

Roboski katliamının yıl dönümünde aralarında Özgür Eğitim Sen Genel Başkanı Yusuf Tanrıverdi ile Özgür-Der Diyarbakır Şubesi Başkanı Serdar Bülent Yılmaz’ın da bulunduğu bölge illerdeki temsilciler ve Özgür Üniversite Gençliğine mensup gençlerden oluşan heyet, Roboski köyüne bir ziyarette bulundu.

Ziyarette bölgede yaşanan baskı ve zulmün, Türkiye’nin kuruluş sürecinde halkın değerlerinin ve Kürt kimliğinin kabul edilmemesi, Kürtçe yasağı ve köy isimlerinin değiştirilmesiyle başladığı ve en son 34 kişinin bombalarla katledilmesiyle son haddeye vardırıldığı belirtildi.

“10 SAATLİK YOLA 3 SAATLİK KİMLİK KONTROLÜ”

Konvoy halinde Diyarbakır’dan hareket eden heyet, 10 saatlik olarak planladığı yolda yaklaşık 3 saat süren polis çevirmeleri ve kimlik kontrolleriyle karşılaştı. Panzer, kirpi, akrep benzeri zırhlı araçlarla yolları kapatan güvenlik güçleri yolculara zor anlar yaşattılar. Roboski katliamının seneyi devriyesi dolayısıyla yol kontrollerini artıran güvenlik güçlerinin 90’lı yılları anımsatan tavırları, “Roboski’ye gidenler bezdirilmeye çalışılıyor” yorumlarına sebep oldu.

TANRIVERDİ: İSİMLERİN DEĞİŞTİRİLMESİ BİR DEVLET TERÖRÜDÜR

Roboski’ye ulaşan heyet, Kürdistan’da yerleşim yerlerinin isimlerinin değiştirilmelerini protesto ederek köyün girişine hazırlattıkları “Roboski 34” tabelasını astılar. Köylerin Kürtçe isimlerinin geri verilmesini isteyen grupta bulunan Özgür Eğitim Sen Genel Başkanı Yusuf Tanrıverdi ile Özgür-Der Diyarbakır Şubesi Başkanı Serdar Bülent Yılmaz bir açıklama yaptı. Bu tabelanın asılmasının sembolik bir eylem olduğunu ifade eden Tanrıverdi, “Biliyorsunuz bölgede devlet zoruyla köylerimizin yıllardır var olan isimleri değiştirildi. Bu,  bu halkın tercihlerine, değerlerine devlet tarafından yapılmış bir saldırıdır. Bu saldırıyı biz bir devlet terörü olarak değerlendiriyoruz aynı zamanda ve kınıyoruz.” Şeklinde konuştu. Tüm diğer köyler gibi Roboski’nin de asıl isminin iade edilmesi gerektiğini belirtti.

“DEVLET,  ŞIRNAK’TAN ÖTEDE SADECE ASKER, POLİS OLARAK VAR”

Yılmaz ise, Özgür-Der olarak Roboski’ye ilk gelişleri olmadığını belirterek başladığı konuşmasında, devletin Şırnak’tan bu tarafta sadece güvenlik olarak var olduğunu belirtti.Ziyaretlerinin amacını Roboski’den yükselen feryatları kamuoyuna duyurmak olarak belirten Yılmaz, “Roboski 34 hem bir ismin iadesi hem de yaşanan bir katliamın zihinlere kazınması amacıyla yapılmış bir eylemdir.” Şeklinde konuştu.

YERLİKAYA: “ROBOSKİ’Yİ UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ!”

Özgür-Der Üniversite Gençliği sorumlusu Tuncay Yerlikaya ise yaptığı açıklamada, adaletin yerini bulmamasından dolayı Roboskili anaların acılarının hala taze olduğunu kaydetti. Yerlikaya sözlerini şöyle sürdürdü: “Gençler olarak içinde yaşadığımız coğrafyanın acılarına duyarsız kalamayız. Müslüman olmamızın gereği olarak, yaşadığımız toplumun sorunlarına müdahil olmak durumundayız. Sosyal, siyasal şahitliğe uygun refleksler geliştirmek zorundayız. 19’u çocuk 34 genç insanın devlet eliyle zalimce katledilmesine sessiz kalamayız. Roboskili anaların sahipsiz olmadığını göstermek ve acılarına ortak olmak için Roboski’ye geldik. Bir yıl geçmesine rağmen adaletin sağlanmamasını protesto ediyoruz. Bir an önce faillerin bulunup yargılanmasını talep ediyoruz. Ve adalet yerini bulana kadar Roboski’yi unutmayacağız, unutturmayacağız!”

Roboski’de katliamda yakınlarını kaybeden ailelerle görüşen heyet, ailelerin evlerine misafir oldu. Roboskili aileler, acılarına ortak olarak sıkıntılarını dinleyen heyet üyelerine, katliamın üzerinden geçen bir yılda yaşadıkları sıkıntıları ve hükümetin takındığı tavırdan duydukları rahatsızlığı ifade ettiler.

ROBOSKİLİLER: TERÖRİST ÖLDÜRÜLDÜ DİYE TAZMİNAT ÖDENİR Mİ?

Evinde misafir ettikleri heyet üyelerine açıklamalarda bulunan İslam Encü, Roboski’ye ziyaretler artıkça, kamuoyu önüne çıktıkları her dönemde baskıların da arttığını belirtti. Yıldönümünü anmamalarının istendiğini belirten Encü, “Katlettikleri evlatlarımızı toplu olarak gömdüğümüz için baskı gördük. Ayrı ayrı gömmemiz istendi. Parçalarını toplayıp gömdüğümüz evlatlarımızın mezarlarına bile karıştılar. Meclise gittik baskı yaptılar. Diyarbakır’a gittik baskı yaptılar, niye izinsiz gittiniz diye.” Şeklinde konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz gün bir televizyon kanalında yaptığı açıklamadan rahatsız olan Roboskililer, evlatlarının sivil olduklarını belirttiler. Acılı babalardan biri olan Zeki Tosun, “ Başbakan dün akşam yine bunlara sivil demeyin diyor. Madem “terörist”tiler o zaman biz de soruyoruz; dünyanın neresinde teröristler öldürüldü diye tazminat verildiği görülmüştür? Çocuklarımızı, kardeşlerimizi katlederek bizi zaten öldürdüler, Erdoğan bu sözleriyle bizi ikinci defa öldürdü.” Cümleleriyle tepkilerini dile getirdi.

Roboskili anneler de hükümetin tavrına tepkiliydi. Anneler, faillerin bulunmamasına ve  “Erdoğan’ın onlara sivil demeyin” sözlerine tepkiliydiler. Başbakanın her konuşmasında yaralarının kanadığını belirten anneler, çocuklarının öğrenci olduklarını ve PKK’yle hiçbir ilişkilerinin bulunmadığını belirttiler. Faillerin bulunması ve devletin evlatlarını karalamayı bırakmasını istediler.

TANRIVERDİ: KÜRT KANI 'BİLİNMEYEN BİR KAN' MIDIR SİZİN TERAZİNİZDE?

Hayatını kaybedenlerin mezarlarını ziyaret eden heyettekiler, hayatını kaybedenler için dua ettiler. Burada Özgür Eğitim Sen adına bir basın açıklaması yapan Genel Başkan Yusuf Tanrıverdi, “Roboski katliamı devletin yıllardır sürdürdüğü, Kürt kimliğine yönelik bakışın ve tavrın bir devamı değil de nedir? Dökülen onca Kürt kanının nedeni devletin asimilasyon politikalarından başka bir şey midir? Yumurta atan çocukları anında tutuklayıp ceza veren hukuk, Roboski katliamında üç maymunu oynuyor. Aradan bir yıl geçmesine rağmen malum failler hala hukuk karşısına çıkarılamıyor. Kürde yapılan, yapıldığı yerde kalır mantığıyla mı barışı getireceksiniz? Önce dillerine “bilinmeyen bir dil” dediniz, şimdi de parçalanmış masum bedenlerine “bilinmeyen bir beden” mi diyorsunuz?

İktidara sesleniyoruz. Bu masum kanların üzerine yatamazsınız. Kan tutar sizi. Devletin seksen yıllık asimilasyon ve zulüm politikalarını sahiplenmek size mi düştü? Kendinize gelin. Bari partinizin başındaki “Adaletten” utanın. Sizin adalet teraziniz söz konusu Kürtlerin masum kanları olunca tartmıyor mu? Kürt kanı “bilinmeyen bir kan türü” olarak mı tanımlanıyor, adalet terazinizde?” ifadelerini kullandı ve katliamdan sorumlu olanların bir an önce yargının karşısına çıkarılmasını ve devletin Roboski halkından özür dilemesini istedi.

YILMAZ: PERVASIZ TAVRI SÜRDÜĞÜ MÜDDETÇE SORUMLU HÜKÜMETTİR

Ardından Özgür-Der Diyarbakır Şubesi adına bir basın açıklaması yapan Serdar Bülent Yılmaz, Roboski katliamının sorumluları ve faillerinin, hükümetten alınan cesaret ve destekle, “Ankara’nın karanlık dehlizlerinde” korunduğunu belirtti. “Hükümetin katliamla ilgili pervasız tavrı bu şekilde seyrettiği müddetçe, Roboski’nin asli sorumlusu hükümet kabul edilecektir. Bizler Bu katliamın sene-i devriyesinde; yakınlarını kaybeden acılı ailelerinin üzüntülerini paylaştığımızı ifade etmek, öldürülen masum canları asla unutmayacağımızı hatırlatmak ve Roboski’nin katilleri bulunana kadar bu haklı mücadelenin yanında saf tuttuğumuzu ilan etmek için burada bulunmaktayız.” diyen Yılmaz, “Ve sesimizle, duamızla, yüreğimizle burada olmaya devam edeceğiz; Roboski’ye düşen ateş sönene; adalet yerini bulana dek! Roboski katliamının acısını ilk günkü gibi diri tutacağız; ta ki zalimlerden hesap sorulana dek!” şeklinde konuştu.

Zafer Burakmak / Islahhaber

Yapılan basın açıklamalarının tam metni:

Roboski Katliamını Unutmadık; Unutturmayacağız!

28.12.2011 gecesi, Şırnak’ın Uludere İlçesi’ne bağlı Roboski köyünde, Irak’a “sınır ticareti” için giden ve köylerine dönmekte olan sivillerin üzerine TSK’ye ait F-16 savaş jetleriyle bomba yağdırılmış, 34 masum insanın can verdiği bir katliam işlenmişti. Roboski katliamının üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Katliamın hemen sonrasında hükümet tarafından geliştirilen olayı saptırma ve üzerini örtme siyaseti halen işlerliğini korumakta. Hükümet olayı aydınlatma konusunda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekirken; bu katliamı ve sorumlularını aklamaya çalışan bir tavır sergilemekte. Vicdan sahibi herkesin yüreğini dağlayan Roboski katliamı, hükümet yetkilileri tarafından karartılarak unutturulmaya çalışılan sıradan bir hadise olarak sunulmakta. Başbakan’ın bizzat kendisi Roboski katliamı ile ilgili yaptığı bütün açıklamalarda katledilenleri suçlamakta ve adeta bu vahşeti sıradan ve rutin bir “güvenlik önlemi” olarak tanımlamaktadır.

Olayın aydınlatılması ve suçluların açığa çıkartılması konusunda bugüne kadar somut ve güven verici hiçbir adım atılmamıştır. Hükümet ve TSK, bu katliamı “savunmak” için; akıllara durgunluk veren tezler geliştirip hukuk ve vicdanla bağdaşmayan bir yaklaşım sergilemektedirler. Açılan soruşturmaların bir adım ilerlememesi, TSK’nın Meclis İnceleme Komisyonu’na olayla ilgili hiçbir belge ve bilgi göndermemesi gibi gerçekler Roboski katliamının “organize ve örgütlü” biçimde örtbas edileceği yönünde oluşan haklı kanaatleri pekiştirmektedir. Anlaşılmaktadır ki; Roboski katliamının sorumluları ve failleri, hükümetten alınan cesaret ve destekle, “Ankara’nın karanlık dehlizlerinde” koruma altına alınmıştır.

Roboski’de katledilen mazlumlar için yükselen feryatlara karşı sağır kesilenler bilmeli ki; bombalarla katledilen sadece 34 masum değil, bizatihi ADALET’in kendisidir! Gerçeği sulandırarak, çarpıtarak karartacağına inananlar, katliamı normalleştirerek kanıksatmaya çalışanlar; bu zulme razı olmayan toplumun vicdanında çoktan mahkum edilmişlerdir. Roboski katliamının faillerinin bulunmasına yönelik hızlı ve kararlı adımlar atılmadıkça, sorumlulardan hesap sorulmadıkça; yetkililer tarafından verilen sözlerin, katliama yönelik ifade edilen hissiyatın ve yapılan değerlendirmelerin tümü anlamsız ve hükümsüzdür. Hükümetin katliamla ilgili pervasız tavrı bu şekilde seyrettiği müddetçe, Roboski’nin asli sorumlusu hükümet kabul edilecektir.

Bizler Bu katliamın sene-i devriyesinde; yakınlarını kaybeden acılı ailelerinin üzüntülerini paylaştığımızı ifade etmek, öldürülen masum canları asla unutmayacağımızı hatırlatmak ve Roboski’nin katilleri bulunana kadar bu haklı mücadelenin yanında saf tuttuğumuzu ilan etmek için burada bulunmaktayız.

Yüreklerini ve adalet duygularını vicdansızlık girdabında yitirenlerden parçalanmış bedenlerin hesabını sormak için buradayız! Her Roboski dendiğinde öfke nöbetlerine tutularak mazluma kara çalanlara, zulmü sahiplenenlere Ahireti ve ilahi adaleti hatırlatmak için buradayız! Çirkin kahkahalar eşliğinde Roboskiden nemalananları, adaletin tesisini erteleyerek bu istismara çanak tutanları utandırmak için buradayız! Sesimizi Roboskili annelerin feryatlarına yoldaş kılmak; beraber gözyaşı döküp, beraber yakarmak için buradayız! Herkes için adalet çağrısını hep birlikte yükseltmek ve her kim olursa olsun zalimin karşısında olduğumuzu haykırmak için buradayız!

Ve sesimizle, duamızla, yüreğimizle burada olmaya devam edeceğiz; Roboski’ye düşen ateş sönene; adalet yerini bulana dek! Roboski katliamının acısını ilk günkü gibi diri tutacağız; ta ki zalimlerden hesap sorulana dek!

Serdar Bülent Yılmaz
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi Başkanı

 


KAN ÜSTÜNE YATILMAZ, KAN TUTAR…

28 Aralık 2012’de 34 masum sınır ticareti yapmak için yola çıkmışlardı. Yıllardır açlığa, yoksulluğa, işsizliğe mahkum edilenler bir lokma ekmek için, çocuklarının karınlarını doyurabilmek için vurdular kendilerini geçit vermez dağlara, kara, tipiye aldırmadan yürüdüler, nasıl aldırabilirlerdi ki yaşamak için ekmek lazımdı. Hayal kurabilmek, umut edebilmek için bir lokma ekmek lazımdı. Çocukların yüzlerini güldürebilmek için bir lokma ekmek lazımdı. Ne yatlar, ne katlar, ne villalardı hayalleri, yaşam kavgasıydı, zorlu ve çetin, amansız bir ekmek kavgasıydı. İki bidon mazotluk hayaller kurmuşlardı. 28 Aralıkta iki bidonluk hayaller, tonlarca bombanın ateşi altında paramparça edildi. Gencecik çocukların bedenleri, iki bidonluk hayalleriyle birlikte milyarlık uçak ve bombalarla paramparça edildi. Kar kızıla boyandı, beyazlığından utandı.

Ama utanmadı emri verenler.

Buz gibi soğuk bir açıklama yaptılar, sanki ölenler insan değildi. Sıradan basit bir açıklama yaptılar. Bir “iletişim hatası” deyip geçtiler.

Onlara göre bir Kürdün başına “iletişim hatası sonucu” bu tür yanlışların olmasından daha sıradan ne olabilirdi ki? Şeyh Said meselesinde, Dersim katliamında, General Muğlalı cinayetinde de yaşanmamış mıydı? Diyarbakır cezaevinde 100 binler “yanlışlıkla” işkencelerden geçirilmemiş miydi?  KCK davasından on bin insan içerde değil mi? Bunlar 5-10 yılı çalındıktan sonra “yanlışlık olmuş” denip bırakılmayacak mı?

ROBOSKİ katliamı devletin yıllardır sürdürdüğü, Kürt kimliğine yönelik bakışın ve tavrın bir devamı değil de nedir? Dökülen onca Kürt kanının nedeni devletin asimilasyon politikalarından başka bir şey midir?

Yumurta atan çocukları anında tutuklayıp ceza veren hukuk, ROBOSKİ katliamında üç maymunu oynuyor. Aradan bir yıl geçmesine rağmen malum failler hala hukuk karşısına çıkarılamıyor. Kürde yapılan, yapıldığı yerde kalır mantığıyla mı barışı getireceksiniz? Önce dillerine “bilinmeyen bir dil” dediniz, şimdi de parçalanmış masum bedenlerine “bilinmeyen bir beden” mi diyorsunuz?

Meclis komisyonunda Ak Partili vekil ısrarla sorulan “emri kim verdi” sorusuna, ısrarla cevap vermeyeceklerini söylüyor ve partisini aklamaya çalışıyor. Siz masumsanız, suçlu kim? Neden suçluyu ortaya çıkartmıyorsunuz? Ülkede bir katliam yaşanırda iktidar partisi nasıl masum olabilir? Kim inanır buna? Bari çıkın biz yanıldık, yanıltıldık, özür dileriz deyin? Meclis komisyonu hala raporunu açıklamadı neden? Neleri gizleyip, saklama peşindesiniz?

İktidara sesleniyoruz. Bu masum kanların üzerine yatamazsınız. Kan tutar sizi. Devletin seksen yıllık asimilasyon ve zulüm politikalarını sahiplenmek size mi düştü? Kendinize gelin. Bari partinizin başındaki “Adaletten” utanın. Sizin adalet teraziniz söz konusu Kürtlerin masum kanları olunca tartmıyor mu? Kürt kanı “bilinmeyen bir kan türü” olarak mı tanımlanıyor, adalet terazinizde?

YIL DÖNÜMÜ GELDİ. DÜN 34 MASUMUN KANI KARLAR ÜZERİNDEYDİ, ŞİMDİ KARLARIN ALTINDA YATIYOR. ROBOSKİ'DE 34 MASUM 19'U ÇOCUK KARLAR ALTINDA ADALET BEKLİYOR. ÇOCUKLARININ PARAMPARÇA OLMUŞ CESETLERİNİ TOPLAYAN ANALARIN YÜREĞİNDE ATEŞ KOR OLMUŞ ADALET İSTİYOR. BİR YILDIR MECLİS ALT KOMİSYONUNDA KARLARIN ALTINDA YATAN MASUM KANLAR UNUTTURULMAYA FAİLLER GİZLENMEYE ÇALIŞILIYOR. BİZ UNUTMADIK UNUTTURMAYACAĞIZ. ÖZGÜR EĞİTİM-SEN OLARAK 34 MASUMUNUN KANIN HESABINI SORMAK İÇİN, BU DEFTER KAPANMADI, KAPANMAYACAK DEMEK İÇİN ROBOSKİ’YE GELDİK.

Başbakan ROBOSKİ meselesini gündem de tutanlar teröristlerdir diyor. Evet, bizlerde teröristiz. Ama biz; masum insanları bombalayan teröristlerden değiliz. Ama biz ayıran, bölen, parçalayan, işkence eden, faili meçhul cinayetler işleyen, yok sayan, aşağılayan, kardeşi kardeşe kırdıran, asimile eden teröristlerden değiliz.

Biz masumların kanlarının hesabını soran, faili meçhullerin hesabını soran, asimilasyona karşı çıkan, Kürtleri, Türklerle her açıdan eşit ve kardeş gören, ırkçı dayatmalara karşı çıkan, kardeşlik, sevgi, barış diyen. Artık yeter silahlar sussun diyen, adalet teröristleriyiz.

Bizler barış istiyoruz. Adalet istiyoruz. Tüm renklerimizle birlikte insanca yaşamak istiyoruz. Halkına işkence eden, öldüren, asimile eden, dili yasaklayan, inancını yasaklayan, insanı köleleştirmeye çalışan, yasa ve dayatmalarıyla biçimlendirmeye çalışan, insan haklarını ihlal eden, kimliğine göre hukuk uygulayan bir devlet istemiyoruz. Biz ADALET devleti istiyoruz. Biz Kürdü, Türkü, Lazı, Çerkezi, Arabı, Sünnisi, Alevisi,Süryanisi, Ermenisiyle insanca yaşayabileceğimiz özgür bir ülke, inancımıza, etnik kimliğimize ve tercihlerimize saygı duyan ve bunları hukukla koruma altına alan adil bir devlet istiyoruz.

Karlarında altında yatan masum canlar, analar, babalar, bacılar, kız kardeşler adalet bekliyorlar. Suçluların hukuk önünde hesap vermesini ve insanlık vicdanında mahkum edilmesini istiyorlar. Bizim parayla satılacak kanımız yok diyorlar ve devletten özür diliyorlar. Çok mu şey istiyorlar?

Katliamdan sorumlu olanların ve suçluların bir an önce yargının karşısına çıkarılmasını ve devletin ROBOSKİ halkından özür dilemesini istiyoruz.

ÖZGÜR EĞİTİM-SEN

  

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi