Basın Açıklamasının Tam Metni:
Suriye’de her gün onlarca insan ağır bombardımanlar altında katledilmektedir. Özellikle Halep’i kuşatan küresel ve yerel zorbalar gün geçtikçe zulümlerini artırmakta ve yaşlı, çocuk, kadın, genç demeden mazlum Halep halkına ölüm yağdırmaktadırlar. Ve maalesef bu vahşetin bilançosu gün geçtikçe artmakta ve yürekleri burkan bir insanlık trajedisi yaşanmaktadır.
Bütün dünyanın gözü önünde Halep yok oluyor. 15 Kasım’dan bu yana Halep’te katledilenlerin sayısı 700’ü aşmış bulunmakta ve 2500’den fazla insan da yaralanmış vaziyettedir. Kenti son haftalarda kuşatan Rusya, İran ve Esed’in katil çeteleri ve gözü dönmüş şebbihaları kontrolü ele geçirmek için gece gündüz demeden saldırılarına devam etmektedirler. Bugün bu ağır saldırılar altında kalan 300 bin sivil insan en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak hale gelmiş ve ölümle, açlıkla pençeleşmektedir.
Üzülerek ifade etmek istiyoruz ki; bu manzara karşısında haince sessizliğe gömülen dünya kamuoyu, bir kez daha bu asrın vicdanında muhakemesini kaybetmiş ve insanlık adına utanılacak bir pozisyona gelmiştir. Ahlaktan yoksun siyasal hesaplaşmaların ortaya çıkardığı bu manzaraya sessiz kalmak hiçbir şekilde izahı mümkün olmayan bir durumdur. Halep’teki feryada kulaklarını tıkayan ve görmemezlikten gelenlere söyleyecek bir tek sözümüz vardır:
“ Bu katliamlara sessiz kalmak vahşete ortak olmaktır!”
Öte taraftan bizler Müslümanlar olarak zaten ikiyüzlü ABD, RUSYA ve AB ülkelerinden bu hususta bir şey yapmalarını beklemiyoruz. Bu müstekbirler ve onlarla işbirliği yapan Şii mezhepçiliğine esir olmuş İran devleti, zaten bu zulümlerin baş müsebbibidirler ve elbette günü gelince bu zulümlerin hesabını vereceklerdir. Ancak unutmamamız gereken husus şudur ki; bugün ağlamanın ve sızlamanın vakti değildir. Halep’teki kardeşlerimiz bize muhtaç ve bizden yardım beklemektedirler. Bizler de bu çağrıya kulak vermek zorundayız. Unutmamalıyız ki bu, Rabbimizin üzerimize yüklediği bir sorumluluktur.
Nitekim Rabbimiz bu sorumluluğu Kuran’ın şu ayetiyle emretmekte ve bu zulme sessiz kalamayacağımızı hatırlatmaktadır:
“Size ne oluyor da, Allah yolunda “Ey Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan şu beldeden kurtar ve rahmetinle bize sahip çıkacak bir koruyucu ve destek olacak bir yardımcı gönder!” diye yalvaran güçsüz erkekler, kadınlar ve çocuklar için savaşmıyorsunuz!” (Nisa 75)
Bizler biliyoruz ki, Rabbimizin bu buyruğu bizlere birçok sorumluluk yüklemektedir. Kuşkusuz bu sorumluluğu herkes kendi gücünce ifa etmeli ve elinden gelen her şeyi yapmalıdır.
Diğer taraftan önümüzdeki fotoğrafın bütününe bakınca İslam ümmetinin bugün hem siyasal, hem sosyal, hem de ekonomik bir kuşatma altında olduğunu görmekteyiz. Bu kuşatmanın en belirgin hali Suriye’de yaşananlardır. Ve yine unutmamalıyız ki şayet; bu emperyalist kuşatma bugün Halep’te aşılmazsa yarın ümmet coğrafyasının diğer şubelerine sıra gelecek ve zulmün karanlığına bizi hapsedecektir. Onun için bugün duyarlılıklarımızı topyekûn olarak harekete geçirmeli ve acilen Halep’e el uzatmalıyız.
Bugün bir kez daha Müslümanlara bu zulmü reva gören bütün zalimleri lanetliyoruz. Ayrıca Halep’te canı pahasına bu zulme karşı savaşan kardeşlerimize de rabbimizden yakın bir zafer diliyoruz.
Her şeye rağmen Allah bize yeter ve o bizim vekilimizdir diyoruz…
SÜLEYMAN NAZLICAN
Özgürder Diyarbakır Şube Başkanı