Özgür-Der Eynesil Temsilciliği, Hamza Türkmen ve Abdurrahman Dilipak’ın da katıldığı Açılış Paneli ile hizmete başladı. Eynesil Abanoz Düğün Salonu’nda saat 20.00'da başlayan etkinliği Halil İncekara sundu. Muzaffer Yuğcu’nun okuduğu Kuran-ı Kerim tilavetinden sonra, Eynesil Özgür-Der Temsilciliği adına Şükrü Uzun açılış konuşması yaptı. Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya’nın gönderdiği selamlama mesajının okunması ardından da Özgür-Der tanıtım sinevizyonu gösterildi.
Hamza Türkmen; Malik B. Nebi’nin tespit ettiği gibi sömürüye müsait hale gelmişiz, 1921’de Kahire’de Churchill kırk batılı oryantalist harita mühendisi, siyaset bilimci ile İslami coğrafyanın sınırlarını cetvellerle tayin ettiler, diyerek sözlerine başladı. Türkmen; bununla birlikte ıslah hareketleri hep var oldu, en son da yaklaşık iki yıldır devam eden Ortadoğu ayaklanmaları/intifadaları başladı. Bu halkların öfkelerinin patlaması idi, bunun Türkiye’de ki izleri de vesayet sisteminin geriletilmesi olarak kısmen de olsa kendini hissettirdi dedi. Bu ayaklanmalarda, direnişlerde İslami birikimin değeri, girişimi nedir diyerek sözü Abdurrahman Dilipak’a verdi.
Dilipak sözlerine önce bakış açılarımızı değiştirmemiz gerektiğinden bahsederek başladı. Bu coğrafyaya Ortadoğu diyebilmemiz için haritaya İngiltere’den bakmak gerektiğinden, bir kere tanımlamanın yanlış olduğundan bahsetti. One minute, Mavi Marmara gibi tevafukların ümmetin ümitlerini dirilttiğine değinen Dilipak, batının gelinen süreçte üç konuda değişikliğe gitmek istediğinden bahsetti. 1.) Rejimler değişecek, 2.) Sınırlar değişecek, 3.) Yönetici kadrolar değişecek.
Ayaklanmalar ilk olarak Tunus’ta başladı. Farklı kesimlerden, liberali, İslamcısı vb. kesimlerden insanlar vardı bu ayaklanmalarda. Ortak sloganları Allahuekber’di, dedi. Dilipak, Mısır’da da aynı şekilde farklı kesimlerden insanların ayaklanması ile başlayan hareketlenme üçüncü günün ardından İslami kimlik kazanmaya başladı, cami çıkışlı hareketler ve İhvanın başarılı öncülüğü ile İslami havaya büründü, dedi.
Yazar, şeytan damarlarımızda dolaşıyor. Elbette Şeytan ve onun askerleri de boş durmuyor, boş durmayacak da. Peki, biz ne yapıyoruz? Allah dilerse, bu olayları ötekilerin eliyle de başlatmış olabilir. Ama bu olayları tümü ile onların işi olarak görmek insafsızlıktan, vicdansızlıktan başka bir şey değil, dedi.
Dilipak’tan sonra tekrar sözü alan Hamza Türkmen; bugün yaşadığımız intifadalarının temel köklerinin toplumsal çözülüşe karşı Urvet’ül Vuska hareketi olduğunu belirtti. Bu hareketin beş temel ilkesi vardı. 1. İç istibdatı tasfiye edip şura temelli yönetime gitmek lazım, 2. Ümmeti yeniden diriltmek için Kur’an ve Sünnet’e dönüşü savunur, 3. İçtihad keyfiyetini ön plana çıkartır, 4. Din kültürünü bid’at ve hurafelerden arındırmaya çalışır, 5. Sömürgecilerle mücadeleyi önceler, dedi. Bu program 20. yüzyıldaki Suriye’de Menar, Türkiye’de Sebilürreşad ve Sırati Müstakim, Hindistan’da Tercüman-ı Kur’an, Tunus’ta Zeytuniye dergilerinin; Mısır’da İhvan-ı Müslimin’in, Pakistan’da Cemat-i İslami’nin, Cezayir Ulemâ’il-ihvani Müslimin’in, Tunus’a yine ihvan kökenli dergilerle ifade edilen hareketlerin de temel sistematiğidir. Islah çabaları içinde değerlendirebileceğimiz bu çevrelerin takip ettikleri program büyük ölçüde Afgani ve Urvetu’l Vuska çizgisinin devamı niteliğindedir. Öze dönüş ve yeniden inşa kaygısı taşıyan bu ekoller arasındaki temel benzerlik ve etkileşim yanında, bir de birikim, tecrübe ve özel şartlarla ilgili farklılıklardan kaynaklanan nüanslar ve tarz ayrılıkları söz konusu olabilmektedir.
21.yüzyıl da oluşan İslami hareketlerin hepsinin yukarıdaki beş madde temel programıdır diyen yazar, Ortadoğu intifadalarında en büyük pay bileşenlerin Müslüman yoğunluğu ve cami çıkışlı olmalarıydı dedi. Onların kökleri de Urvetul Vüska’dan, onun takipçisi Menar dergisi-ekolü ve İhvan örgütlenmesinden geliyordu, Ortadoğu intifadaları yüz yirmi yıllık bir geçmişin ürünüdür diyerek sözlerini bitirdi.
Panel dinleyicilerden gelen soruların cevaplandırılması ve dua ile sona erdi.