Batılı güçlerin Libya saldırısı hakkında bir açıklama yapan Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Kaddafi'nin ordusunun Bingazi'de büyük bir katliam yapma korkusunun Batılı güçlerin müdahalesinin sessizlikle karşılanmasına neden olduğunu ifade etti. Kaddafi tehlikesi karşısında çaresiz kalan Libya halkının yılana sarılmasının kısmen anlaşılır olsa da emperyalistlerin samimiyetten uzak müdahalelerine ve kirli hesaplarına karşı çıkmak gerektiğini belirtti. Rıdvan Kaya, tarihî tecrübeye de dikkat çekerek emperyalistlerin ilkesiz, tutarsız ve yalancı olduklarını vurguladı ve Libya halkının sömürgeciliğe karşı verdiği mücadeleyi hatırlattı.
Özgür-Der Genel Merkezi'nden yapılan açıklama:
EMPERYALİSTLERİN BOMBALARI
MÜSLÜMAN HALKLARA ÖZGÜRLÜK DEĞİL, ESARET GETİRİR!
20 Mart 2011
Libya Batılı güçlerin saldırılarına sahne olmakta. ABD, Fransa ve İngiltere'nin başını çektiği güçler Libya topraklarında Kaddafi yönetimine bağlı askerî hedeflere havadan ve denizden füzelerle saldırıyorlar. Libya'yı bombalayan Batılı güçler eylemlerini BM Güvenlik Konseyi'nin 1970 ve 1973 sayılı kararlarına dayandırıyorlar ve bombardımanın hedefinin Kaddafi yönetiminin isyancılara karşı giriştiği kıyımı durdurmak olduğunu iddia ediyorlar.
Libya'da halk isyanı neticesinde muhaliflerin eline geçen şehirleri geri alıp isyanın başladığı Bingazi'ye doğru ilerleyen Kaddafi'nin ordusunun, burada büyük bir katliam gerçekleştireceği korkusu bu operasyonun meşruiyet zemini olarak sunulmakta. Bu gerekçeyle normal şartlarda tüm dünyada büyük bir tepkiyle karşılanması muhtemel bu saldırılar sessizlikle karşılanmakta, hatta geniş ölçüde onaylanmakta.
Gerçekten de haftalardır tüm dünyanın gözleri önünde Libya'da yaşanan vahşetin şimdi Batılı güçlerin müdahalelerine karşı çıkmayı zorlaştırdığı çok açık. Libyalıların kitleler halinde ayağa kalkması üzerine Kaddafi yönetiminin takındığı zalimane tavır karşısında yaşanılan acziyet ve çaresizlik biliniyor. 42 yıllık despotizme yeter diyerek isyan eden halkı "fareler" diye niteleyen ve onlara böcek muamelesi yapmaya kalkan zalim bir diktatörün işlediği vahşice katliamların nasıl durdurulacağı sorusu orta yerde duruyor. Bu noktada Kaddafi yönetiminin cinayetlerinin, zulümlerinin artık Libya'nın içişleri kapsamında değerlendirilemeyeceği ve de bu despot rejimin Libya halkını temsil etmediği gibi, meşruiyetinin de bulunmadığı kabul edilmeli.
Bununla birlikte Kaddafi yönetiminin halka karşı insanlık suçu işlendiği gerekçesiyle Libya topraklarına füze yağdırma kararı veren Batılı güçlerin eylemlerinin de meşruiyetten uzak olduğu gayet açık. Öncelikle söz konusu güçlerin genelde dünya halkları, özelde de Müslüman halklara karşı hiçbir biçimde adaletten yana bir tutumlarının olmadığı biliniyor. Bilakis emperyalist doğalarının da bir gereği olarak bu güçler mazlum halkların yüz yüze oldukları tüm sorunların kaynağı konumundadırlar. Nitekim Filistin'de, Afganistan'da, Irak'ta açık işgalci pozisyonları ve İslam coğrafyasının pek çok bölgesinde süregelen despotik iktidarlara verdikleri destek ABD, İngiltere ve Fransa gibi güçlerin sömürgeci kimliğini tartışmalardan uzak biçimde ortaya koymaktadır.
Emperyalistler, en az despotik yönetimler kadar ilkesizdir! Kaddafi düne kadar Batılı güçleri kendisine destek vermeye ikna etmek için "Ben gidersem İslamcılar gelir, el-Kaide Libya'ya hâkim olur!" diye korkutmaya çalışıyordu. Bugün ise halkını Haçlı Ordusuna karşı cihada çağırıyor! Batılı güçler ilkesizlikte Kaddafi'den geri kalmamaktadırlar. Halen Bahreyn, Yemen gibi işbirlikçi diktatörlerce yönetilen ülkelerde süregelen katliamları görmezden gelmekte ama tüm dünyayı Libya'ya insanlık adına müdahale ettikleri yalanına inandırmaya çalışmaktadırlar.
Emperyalistler tutarsızdır! Bir yandan, daha iki gün önce Pakistan'da Amerikan güçlerinin insansız uçaklarla gerçekleştirdiği katliam örneğinde olduğu gibi, vahşiliklere imza atarken, çılgın bir diktatörün katliam yapmasını engelleme iddiasında bulunabilmektedirler.
Emperyalistler yalancıdır! Libya halkına dostluk mesajları yayınlamaktadırlar ama Libya halkı da tüm dünya halkları da onların sadece petrolün dostu olduklarını görmekte ve asıl amaçlarının bölgede çıkarları hilafına meydana gelebilecek yeni ve riskli bir statünün engellenmesi olduğunu bilmektedirler.
İşte tam bu noktada başta Libyalı muhalifler olmak üzere Ortadoğu'da ve tüm dünyada despotik iktidarlara karşı ayağa kalkan halk kitlelerinin emperyalist güçlerin gerçek hedeflerini iyi görmesi ve uzun vadede bağımlılık getirecek hiçbir ilişki içine girmemeleri önem arz etmektedir. Despotizme, diktatörlüğe karşı mücadele özgürlük ve onur içindir. Emperyalistlerle işbirliği içerisine girenler ise asla özgürlük ve onur kazanamazlar.
Zalim Kaddafi yönetiminin vahşice saldırıları karşısında çaresizlik içindeki Libyalı kardeşlerimizin bir nebze nefes alabilme kaygısıyla, Batılı güçlerin operasyonlarından memnuniyet duymalarını anlayabiliyoruz. Denize düşenin yılana sarılması anlaşılabilir bir durumdur. Ne var ki, bu doğal refleks yılanın yılan olduğu gerçeğini değiştirmez. Bu noktada Kaddafi despotizmine karşı İslami şiarlarla, özgürlük ve adalet talebiyle ayağa kalkan Libyalı muhalifler de tüm dünyada zulme karşı savaşan herkes de özgürlük ve adaletin sadece zalim yönetimlere değil, emperyalist sömürgecilere karşı da mücadeleyle mümkün olduğunu bilmelidirler. Libya halkının sömürgeciliğe karşı verdiği tarihî mücadele bu konuda yeterli tecrübe ve birikimi içermektedir.
ÖZGÜR-DER