Özgür-Der Bingöl Şubesi Konferans Salonunda başlayan seminer programı Müslüm Ayyıldız’ın kısa bir giriş konuşmasından sonra yerini Kenan Alpay’a bırakmasıyla başladı.
Konuşmasına dinleyicilere selam ve dualarla başlayan Alpay, konuya şu sözlerle dikkat çekerek giriş yaptı; “Resmî ideoloji çocuklarımızı Kemalist düzene bağlıyor, bunun için toplumsal bilinçlenme ve çaba göstermemiz şart. Eğitim ve müfredat üzerine çokça konuşulmasına rağmen, bu tartışmaların genellikle şikâyet ve söylenme düzeyinde kaldığını görüyoruz. Sürekli bu durumun tekrarlanması toplumda duyarsızlığı arttırmakta ve ümitsizlik seviyesinin artmasına yol açmakta. Fakat Osmanlı’da eğitim anlayışının iyi bir Müslüman yetiştirme hedefli olduğunu biz çok iyi biliyoruz. Ama bugün Cumhuriyet ile birlikte gelinen seviyede eğitimin Darwinist bir temele oturtulduğunu ve Türklük vurgusunun ön plana çıkarıldığını bize haddinden fazla dayatılarak gösteriliyor olması oldukça dikkat çekici. Bu anlayış bugün ümmet bilincini ve İslami kimliğimizi zedeleyen önemli bir tasarı boyutundadır. Bugün ki gelinen nokta bize hâlâ Türk Tarih ve Dil Kurumları aracılığıyla gerçeklikten kopuk bir ulus inşası yönünde hareketin olduğunu ve bizim bununla samimi bir şekilde mücadele etmemiz gerektiğini söylüyor.
Alpay, Cumhuriyet devrimlerini “tepeden inmeci ve dayatmacı” olarak tanımlayarak şu sözleri ekledi; “Bu anlayışın makbul vatandaş ve öğrenci yetiştirme hedefiyle eğitimi şekillendirdiği günümüz Türkiye’sinde Eğitim ve Öğretimin karma olarak dayatıldığını, okulların büst merkezli yapısını koruduğunu ve son 20 yılda da köklü bir değişimin yaşanmadığını gördük. Bugün bizler sadece siyasi iradeyi sorumlu tutmanın yeterli olmadığını, fert ve toplum olarak da ciddi bir çaba ortaya konulması gerektiğini söyleyen Müslümanlarız. Bir yandan okullarda Kemalist ideolojinin etkisinden çocukları korumaya çalışırken öte yandan popüler kültürün yıkıcı etkilerine karşı da dikkatli olmalıyız. Bunu yaparken ise Kemalizmin aşılmaz olduğu yanılgısını terk etmeliyiz. Nasıl komünizm, sosyalizm, nazizm aşıldıysa; Kemalizm de aşılabilir.”
Alpay, konuşmasına şöyle devam etti: “Milli eğitim konusunda esaslı bir değişimin olmadığını, yerlilik ve millilik adı altında köklü müdahalelerin yapılmadığını ve bu anlamda elbette siyasetin esas sorumlu merci olduğunu söyleyebiliriz. Ancak sorumluluğun tamamen siyasilerde olmadığını, bizlerin de fert, cemaat ve toplum olarak esaslı değişim konusunda yeterli bir çaba gösteremediğimiz ortadadır. Kemalizm’e militan yetiştiren bu eğitim anlayışını aşmak adına maalesef toplum olarak çok edilgen bir yapımız var. Küçük veya büyük resmî ideolojiyi aşmaya, çocuklarımızı Kemalist düzenden kurtarmaya yönelik bir toplumsal çabayı ortaya koymakla mesul olduğumuzu hatırlayalım. Çünkü bugün ki içerisinde bulunduğumuz hal üzere Müslümanlar olarak daima bu çaba içerisinde olmamız ve her daim atik olmamız gerekiyor.” dedi.
Alpay, “Kemalist resmî ideolojinin kıskancından kendimizi, çocuklarımızı ve geleceğimizi korumaya çalışırken, öte yandan magazin-futbol ve pop kültürününde içinde bulundurduğu heykelciliği sevecen gösterip özendiren mecralardan da kurtaralım. Bu platformların yıkıcı etkilerinede uyanık olmak zorundayız. Bugün dinimize ve kültürümüze hakeza aile yapımıza saldırılarla mücadelede bizim gibi cemaatlerin ve kolektif bilinçle hareket etmenin önemine dikkat çekiyorum. Bugün cemaat olmanın en büyük faydalarından biri, bizleri bu tür yozlaştırıcı akımlara karşı koruyabilecek ortak bir bilinç ve değer dünyasında birleştirmesidir.”
Konuşmasının sonunda İslam tarihinde cemaatleşmenin daima bir diriliş ve direniş formu olduğunu hatırlatan Alpay, “Birlikte hareket eden, dayanışma içinde olan ve ortak hedefler etrafında kenetlenen topluluklar tarih boyunca zorlukları aşmıştır. Bugün de aynı şuurla hareket etmeli, çocuklarımızı sadece resmi ideolojinin değil, modern dünyanın cazip görünen ama kimlik aşındırıcı akımlarından da korumalıyız.” dedi ve sözlerini dualarla noktaladı.
Program katılımcıların katkıları ve sorularıyla sona erdi.