Özgür-Der aylık panelinde “Suriye’de Direniş ve Zafer” konusu konuşuldu

Özgür-Der bu ayki programını, Necmettin Irmak ve Rıdvan Kaya’nın değerlendirmeleri ile Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde gerçekleştirdi.

Mehmet Ali Kaçmaz’ın yönetici Necmettin Irmak ve Rıdvan Kaya’nın konuşmacı olduğu programda Suriye direnişi ve elde edilen zafer üzerinde konuşuldu.

Mehmet Ali Kaçmaz, açılış konuşmasında 2011 yılından bu yana canlı yayında katliamlarına şahit olduğumuz Suriye’nin bugün fetihlerine şahit olduğumuzu ifade ederek;
“Allah’a hamdolsun, gevşemeyen, üzüntülerini bastıran ve Allah’a mutlak güvenlerinden asla tereddüt etmeyen Suriye’deki mücahit kardeşlerimiz, günlerin insanlar arasında döndürüldüğü bilinciyle hareket ederek, dün büyük zorluklar, katliamlar ile terk etmek zorunda kaldıkları Halep’i, Humus’u, Hama’yı, Guta’yı, Dera’yı, Deyrzor’u ve Şam’ı fethettiler. 

İdlipten halep yönüne hareket başlayınca ne oldu? Bunca zulmü gören halk, Halep alınmadan kendi şehirlerinin meydanlarına indiler. Şunu düşünmediler yine bizi katledecekler, yapmayalım demediler.

Bu fetihlerle beraber Türkiye muhalefetinin ise sürecin sekteye uğraması için dualar ettiğini görmekteyiz.” dedi. 

Allah’ın yardımını ve planlarını görmezden gelemeyiz

Şam’ın fethinin Rabbimizin bize büyük bir lütfu olduğunu ifade ederek konuşmalarına başlayan Necmettin Irmak, Müslümanlar olarak sürecin bu noktalara evrilebileceğini düşünemediklerini ifade etti. 

“Suriye cihadı bizim açımızdan çok büyük örneklerle dolu bir süreçti. Geçmişten bu yana olan bitenler gözümüzün önünde yaşandı bu nedenle biz değerlendirmelerimizde son derece karamsardık. Suriye’deki surecin buralara evrilebileceğini öngörememiştik.Ümmetin diğer coğrafyalarında olduğu gibi zalimlerin zulmu altında kardeşlerimiz ezildi ancak 13 yıllık bir sürecin ardından kardeşlerimiz, tekrardan topraklarını özgürleştirebilme fırsatı buldu.”

Cihatla ilgili olarak ümmettin zihninde olumsuzluklar bulunduğunu aktaran Irmak, emperyalizmin, cihadı ve müslümanları kirletmek için yoğun çaba sarfettiğini vurguladı. 

“Müslüman zihinlerde dahi cihat kirlemişti. Cihaddan yana tavır alamayan Müslümanlar oldu.  Bu anlayış süreç içerisinde komplo teorilerine evrildi. Bu nedenle her şeyin arkasında ABD, İsrail aranıyor. Bizlerin de bu konuda eksiklikleri bulunuyor. Suriye cihadını insanlara yeterince ifade edemedik.”

Yaşanan gelişmelerin mutlak bir güce atfedilerek açıklanmasının büyük bir zihinsel bulanıklık olduğunun altını çizen Irmak, şahitliğimizin bize dünyayı ve olayları yerli yerinde anlamayı ve açıklamayı gerektirdiğini ifade etti. 

“Allah’ın yardımını ve planlarını görmezden gelmek, günleri aramızda değiştirip dönüştürdüğünü inkar etmeyi beraberinde getirir. Yaşanan gelişmelerin nelere tekabül ettiğini bazen anlamayabiliriz. Nitekim Gazze sürecinde de böyle bir husus olduğunu düşünüyorum. Allah 7 Ekim’i, Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşı, Lübnan’da yaşanan hadiseleri Şam’ın fethi için bir vesile kılmış olabilir.” 

Yılların Allah katında bir değeri olmadığının ifade eden Irmak, Allah’ın iradesinin nerede ne şekilde tecelli edeceğini bilemeyeceğimizi, bu konuda tevekkül ehli olmamız gerektiğini ifade etti. 

“Tevekkülü ıskaladığımızda yaşananları kendimizden bilebiliyor, yer yer ise ümitsizliğe kapılıyoruz. Suriye direnişi, tam da ümitsizliklerin zirvede olduğu bir dönemde Allah’ın bizlere nasıl kapılar açabileceğini gösterdi. Bu nedenle biz istikamet üzere olmalı, süreklilik göstermeli ve sebat etmeliyiz. Biz Suriye’den bunu öğrendik. Biz seferden sorumluyuz ve zafer de Allah’ın elindedir. Mahşerde hesaba çekileceğimiz husus da sefer üzere olup olmadığımızdır. Halep’in hedeflendiği bir yolda Allah bizleri Şam’a kadar götürdü.

Süreç elhamdulillah zaferle sonuçlandı. Bugün biz içimizdeki bazı kişilerin/grupların nasipsizce sevinemediklerini, açıklamalarından görüyoruz. Bu nasipsizlik, Allah’ın insanı bir türlü cezalandırmasıdır. Süreç içerisinde Müslümanlara destek olmamaları nedeniyle uğradıkları en hafif ceza şeklidir. Rabbimiz bizlere Allah’ın dini uğruna mücadele eden kardeşlerimizle sadece zafer anlarında değil, her süreçte beraber olmayı nasip etsin.” 

Sürecin başından itibaren kardeşlerimizin yanında olduk

Bizlere bu fethi ve zaferi yaşattığı için Allah’a hamd etmemiz gerektiğini hatırlatarak konuşmalarına başlayan Rıdvan Kaya, yaşanan gelişmeleri başından beri Suriyeli Müslümanlarla birlikte takip ettiklerini, devamlı onların yanında olduklarını ifade ederek bu nedenle sevincimizin çok büyük olduğunu vurguladı.

“Allah’a ne kadar şükretsek azdır. Rabbimiz bizlere hiç beklemediğimiz anda böylesine bir zafer nasip etti. Mücahitler Halep’i özgürleştirmek için yola çıkmışlardı ancak Rabbimiz bize Şam’ı nasip etti. Allah’ın bizlere yardım ettiğinde bizlere karşı galip gelebilecek kimse olmadığını, nice az toplulukların çoğunluluklar karşısında galip geldiğini gördük.” 

Bu süreçte Suriye halkının çok büyük acılar yaşadığını ifade eden Kaya, Gazze’de yaşananların birçoğunun Suriye’de de birebir yaşandığının altını çizdi. 

“Müslümanların karşı koyabilecek imkanı olmadığı için varil bombaları ile kimyasal silahlarla insanlar katledildi. Zindanlarda insanlar işkencelerden geçirildi. Bütün bunlara rağmen Suriye halkı ve onları destekleyenler suçlandılar. Sırf Suriyeli olduğu için çocuklar eziyetler ve cefalar gördüler. Zaman zaman yorulduk ve yakınlarımıza dahi Suriye’de yaşananları izah edemedik.

“Bugün Sednaya Cezaevi’nin görüntülerine herkes hayretle baksa da bunlar ilk defa karşılaşılan şeyler değil. Antiemperyalist safsatalar ve BOP projesi gibi komplo teorileri ile bütün mücahitler Amerika ve İsrail’in işbirlikçisi konumuna oturtuldu. İnsanlar varil bombaları ile katledilirken, insanlar onlara inanmak istemedi.” 

Cihadın bereketi ile bugün sevinmenin hakkımız olduğunu vurgulayan Kaya, bugün de Müslümanların kazanımına dair çeşitli komplo teorilerinin üretildiğini aktardı. 

“Yaşanan süreçte belirleyici olan husus, mücahitlerin dirençleri ve azimlilikleridir. Mücadeleleri Allah’ın yardımı ile fetihle sonuçlandı. Bu konuda onların eksiklikleri ve hatalarını düzeltme konusunda ortaya koydukları çabanın da görmezden gelinmemesi gerekir. Hem askeri hem de akide ve ahlak olarak kendilerini geliştirdiler. Her açıdan kendilerini donattılar. Bugün yaşananlar da bu sürecin bir semeresidir. Müslümanların elde ettiği zaferi, İran ve Rusya ile açıklamak yanlıştır. Elbette bu hususlarda sürece etki etmiştir ama mücahitlerin azmi ve kararlığını ikinci plana düşüren açıklamalar doğru değildir.” 

Müslümanlar olarak adil olmamız gerektiğini ve Türkiye’nin tutumunun teşekkürü hak ettiğini aktaran Kaya, Türkiye’nin mazlum halklardan yana tavrının desteklenmesi gerektiğinin altını çizdi. 

“Mücahitlerden yana tavır alan yapılar teşekkürü hak ediyor. Hatalar elbette çok fazlaydı. Bugün de zaferi Türkiye’ye hamleden açıklamalar doğru değil. Son süreçte neredeyse Türkiye’nin Esad’la görüşmesi noktasında ısrarcı bir pozisyonu vardı. Esad’a yönelik görüşme ve diyalog söylemleri kesinlikle yanlıştı. Bu konuda bildiriler yayımladık ve eylemler yaptık. Bizler yanlışa karşı çıkmalıyız, ilişkilerimizi gözeterek bundan geri duramayız.”

Suriye’de asıl sorunun PKK olduğuna ilişkin söylemler çıktığını aktaran Kaya, Esed gibi bir zalimin görmezden gelmenin adil bir tutum olmadığını vurguladı. 

“PKK’nın katil olduğu vurgulanıp, Esed nasıl görmezden gelinebilir. Türkiye’nin Suriye’deki tek amacının PKK’nın bitirilmesi olduğu gibi bir tavır takınıldı. Bu nedenle Esed’le işbirliği yapılması gerektiği vurgulandı. Bu da kesinlikle doğru değildi. Sizler siyasi ve politik hesaplarla istikametten saparsanız  Allah sizleri utandıracak ve zelil edecek gelişmeler yaşatır.” 

Muhalefetin de Esed üzerinde ittifak ettiğini aktaran Kaya, Suriye’deki mücahitlerin Esed’i devirerek iktidarı da önemli bir yükten kurtardığının altını çizerek; İsrail’in Suriye’de yaptığı saldırıların da zaferi gölgelememesi gerektiğini vurguladı. 

“Muhalefet Erdoğan düşmanlığında ve Esed safında birleşmişti. Suriyeli muhacirlerin gönderilmesi konusunda çok çaba sarf ettiler. Ancak gelinen noktada müslümanların zaferi iktidarı da büyük bir yükten kurtardı.

Silah Depoları Esed’in Elindeyken Neden Vurulmadı?

İsrail’in Suriye’ye yaptığı saldırılar can sıkıcı ancak bu zaferimizi gölgelememelidir. Siyonistler, Allah’ın izni ile mücahitler tarafından zelil edilecek. Suriye İslam dünyası için büyük bir zemin oluşturacak inşallah. Şunu sormak durumundayız. Neden bu silah depoları Esed’in elinde iken vurulmuyordu da Mücahitlerin eline geçtiğinde bütün depoları vurmak istedi? Bu husus kimin dost kimin düşman olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır.

İnsan düğüne gittiğinde tebrik eder, o evliliğin ayrılıkla sonuçlanacağını düşünerek insanlara endişelerini söylemez. Bugün de Suriye’de olan sıkıntılar göz önünde bulundurularak endişelerini dile getiren insanlar nasipsiz insanlardır. Bu bir kaygı bozukluğuna dönüşmesi doğru değildir. Bizler Afganistan’da ve Bangladeş’te yaşadık. O süreçte de insanlar yaşanan bu gelişmelere sevinememişti. Bizler Müslümanlar olarak basiretli olmalı, sevinmeyi gerektirecek hususlarda sevinmeli, üzülmemizi gerektirecek hususlarda üzülürüz. Elhamdulillah doğru yerde durmuşuz. Savaşı kaybettiğimizi düşündüğümüz zamanlarda da kardeşlerimizin yanında yer almaya devam ettik.”

Program dinleyicilerin soru ve katkıları ile sona erdi.

Etkinlik-Eylem Haberleri

Tatvan'da Gazze semineri yapıldı
“Kudüs’e giden yol Suriye zaferi”
Özgür-Der Çorum Şubesi direnişi selamladı
Özgür-Der Gazze’de sıcak yemek dağıtımı gerçekleştirdi
Erdem Vakfı, Suriyeli mücahidlerin zaferini lokma dağıtarak kutladı