Özcan: Türkler ve Kürtler Bir Tarih Yazabilir

Tunceli Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ali Kemal Özcan, Türkler ve Kürtlerin bölgede yeni bir tarih yazabileceğini belirterek, 'Çünkü Türk-Kürt karışımından sentezlenmiş bir etnisite oluştu' dedi.

Barış süreci sessiz sakin bir şekilde ilerliyor. Şimdiye kadar süreci pek çok uzman analiz etti. 'Neredeyiz?', 'Buraya nasıl gelindi?', 'Bundan sonra ne olacak?' gibi sorulara cevap aranmaya çalışıldı. Türk-Kürt demeden artık herkes sürece barışın son noktayı koymasını istiyor. Biz de benzer sorulara cevap ararken konunun uzmanı bir isimle görüşmeye karar veriyoruz. Tunceli Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ali Kemal Özcan… Özcan; PKK ve Öcalan üzerine araştırma ve çalışmaları ile tanınan aynı zamanda bu konuda ilk sosyoloji doktorasını hazırlayan bir akademisyen. Bize PKK-Öcalan-BDP ile ilgili çarpıcı bir analizde bulunuyor.

Dünyada PKK üzerine ilk sosyoloji doktorası hazırlayan sizsiniz. PKK ile ilgili doktora tezi hazırlama fikri nasıl oluştu?

Siyasetle, hayatla, inkâr edilmişlikle, ötelenmişlikle Kürt hareketlerinin içinde tanıştım. 1970'lerdeki Kürt hareketlerinin de sempatizanıydım. Londra'da eğitim gördüm, 1990'da, kitle hareketleri ile karşılaşınca adeta silkelendim. O yıllarda örgüte katılmak bile istedim.

YENİ BİR FİGÜRÜN ŞANSI YOK

Bu tezi hazırlarken Kandil veya Öcalan ile de görüştünüz mü?

Tabii Şam'da Öcalan ile iki kez görüştüm. Bu görüşme zemininde tamamlanan master tezim İngilizce olarak yayımlandı, örgüt bunun çevirisini yapmadı. Hatta bir Alman örgüt sempatizanı kitabı benden habersiz Almanca'ya çevirisini bitirdikten sonra bir önsöz yazmamı istedi, yazdım ve gönderdim. Ne tuhaftır ki örgüt bu çevirinin basımını da durdurmuş. Oysa ki kitap başlı başına Öcalan'ın felsefesini anlatıyordu.

Şu anki sürece baktığınızda ne düşünüyorsunuz? PKK bir evrim geçirdi mi?

PKK'da ciddi bir direniş var, evrimleşemiyor. Ancak tamamen Öcalan'a uymak zorundalar. Öcalan'a karşı çıkan bir figürün PKK'da şansı yok. Farz edelim ki PKK'nın önder kadrolarındaki bilinen isimlerin hepsi birden toplansa dese ki 'Biz önderimizi seviyoruz ama bundan sonra onunla beraber değiliz', inanın bir köye gidip bir çorba içemezler.

İKİ MİLLET DEMİYOR

Bu gerçeklik BDP cephesinde nasıl işliyor?

Örgütün ovadaki temsilcisi BDP. BDP bir parti değil, örgütün emir-komuta zinciriyle çalışan legal yapılanması sadece. Son zamanlarda Öcalan'a uymada ortalama bir performans sergiliyorlardı ama Öcalan gerçeğine yaklaşamıyorlar. Öcalan 'Türkiye Milleti' diyor asla ve asla 'Türkiye'de iki millet var' demiyor. Kürt-Türk etnisitesi deselerdi; Öcalan'ı okuduklarını ve yavaş yavaş evrimleştiklerini söyleyebilirdim.

Öcalan'ın söylediği 'Türkiye Milleti' kavramından Türkler ve Kürtler birbirinden ayrılmaz, et ile tırnak gibidirler yaklaşımına katıldığı sonucunu mu çıkarmalıyız?

Türkler ve Kürtler etle tırnaktan daha ötedirler. Öcalan iki tarafın bölünmez birlikteliğini 'bir vücudun ortadan testere ile ikiye bölünmesine benzer iki taraf da ölür' şeklinde anlatır. Etle tırnak metaforu eksik anlatımdır. Türkiye'deki karışımı -daha doğrusu sentezi- Irak'taki Araplarla, İran'daki Farslarla karışımla kıyaslayamazsınız. Bu anlamda bu ilişkilerin doğasıyla oynayan kışkırtıcı ifadelerden hassasiyet ötesi bir dikkatle kaçınmak gerekir.

DEMOKRATİK VE ZENGİN

Bu süreç sizce nasıl sonuçlanır nereye gider?

Türkler ve Kürtler bana göre Anadolu ve Mezopotamya'da yeni bir tarih yazabilir. Çünkü Türkiye'de sentez bir millet, hatta Türk-Kürt karışımından sentezlenmiş bir etnisite oluştu ve gelişiyor. Milyonlarca böyle Türk-Kürt karışımı insanımız var bu ortaklaşmış vatanda. Bu ortaklaşmış vatanın üzerinde Kürtlerin, Türklerin ve diğer irili ufaklı etnisitelerden sentezlenmiş nüfusumuzun doğasının hakkını veren ve çok daha demokratik, çok daha tarihsel, çok daha zengin, refah seviyesi çok daha gelişmiş bir bölgesel devlet oluşacaktır.

İran'ın süreci engellemek adına da her şeyi yapabileceği iddiaları var. Buna katılıyor musunuz?

İran kesinlikle Türk-Kürt birlikteliğine karşıdır. Sadece İran değil ABD, Rusya, İsrail gibi ülkeler de bölgede güçlenmiş, yeniden düzenlenmiş bir Kürt-Türk birlikteliğini istemezler. Her zaman söylerim, ABD güçlü dost sevmez. İran'ın, ABD'nin veya Rusya'nın işin içine girip oyunbozanlık yapma arayışları, bu doğrultudaki 'örtülü' çabaları durmaz.

'Öcalan'a özgürlük' sloganı kışkırtıyor

Hangi kışkırtıcı ifadeleri kast ediyorsunuz?

Örneğin BDP'lilerce sürekli tekrarlanan 'Öcalan'a özgürlük, önderimize özgürlük' sloganı Türk milliyetçiliğini kışkırtmayı hedefliyor. Bu söylem Öcalan'ı İmralı'ya gömme derin arzusunun en ikiyüzlü ifade biçimidir. Bu sloganı planlı bir şekilde duvarlara/pankartlara yazıp kitlelere yaymaya çalışanların iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum.

Bir açıklamanızda 'Öcalan'a devlet ne verdi de bu noktaya gelindi?' diyorsunuz. Sizce ne verdi?

Hiçbir şey verilmedi. Çünkü İmralı'ya gelmesiyle yayınlanan bütün savunmalarının satırları ve satır araları Öcalan'ın silahsız-şiddetsiz bir politik çalışma perspektifinde olduğunu gösteriyor.

Peki AK Parti sürece hâkim mi?

MHP ile CHP'nin bir kanadı durumu her fırsatta kullanıyor. AK Parti'ye ideolojik yakınlığım yok ama 'Yiğidi öldür ama hakkını yeme!' AK Parti hem parti hem de hükümet olarak bu işe sarıldı.

CHP'nin tabanı çözüme hazır

CHP'nin sürece katılmaması eleştirildi hep.

CHP kadroları bildiğimiz klasik sosyal demokrat kadroları değil! Kılıçdaroğlu'nun işinin çok zor olduğunu söyledim hep. Bugünkü koşullarda Atatürkçülük yaparak Türkiye'nin sorunlarına cevap bulamazsınız. Böyle bir parti içinde Kılıçdaroğlu ne yapabilir? CHP'nin durumu hazin. Akdeniz kıyısındakiler dahil CHP'nin tabanı ezici çoğunlukta çözüme hazır. CHP buna uyum sağlamazsa erimesinin önünü kimse alamaz.

Kürtçe akademik eğitim dili değil

Bugün PKK tam olarak ne istiyor?

Kürt sorunu çözüldü diyebiliriz. Kürt meselesi devletin şiddeti/terörü temelinde 'kimlik inkârı' olarak ortaya çıktı, büyüdü. Bu da aşıldı. Sorunu, şiddeti ve terörüyle ortaya çıkaran PKK meselesi çözülüyor şimdi. Dağdaki insanların sorunu çözülüyor. Yaşadığımız süreç silahlara veda edilmesi, şiddetin bitirilmesi, silah ve şiddetten arındırılmasıdır. Sürekli dile getirdikleri anadilde eğitimle ilgili de bir şey söylemek isterim.

Nedir o?

Irak'ın Kürt bölgesindeki eğitim dili tam Kürtçe değil, ileri aşamalar İngilizce ve Arapça'dır. Eğer ileride Türkiye gerçek misak-ı milli sınırlarına kavuşursa, Arapça'nın (İngilizce'nin değilse de) yerini Türkçe alacaktır. Şu anda bile Türkçe eğitim veren okullar açılıyor, gelişiyor. Kürtçe çok kadim bir dildir ancak eğitim dili olarak gelişememiştir. Pedagojik olarak ilkokulda Kürtçe ihtiyaçtır ve mümkündür. Ancak ötesine geçince karaya oturur. Çünkü eğitim literatür gerektirir. Uzun vadede (birleşme halinde) lise ve üniversitelerde eğitim dili Türkçe'ye dönecektir.

YENİ ŞAFAK

Röportaj Haberleri

Nazmul İslam: Bangladeş’te devrim bir süreç esas mesele şimdi başlıyor!
"Sinvar’ın yolunu sürdüreceğiz"
"Aksa Tufanı sömürgeleştirme sürecine karşı normal bir direniş eylemidir!"
"Batı medyası İsrail'in savaş suçlarını görmezden geliyor"
Gazze’deki direniş ve fedakârlık insanlığa örnektir