Oyuna gelmek!

Abdurrahman Dilipak

İttihatçıları Ermenilere karşı kışkırtanla, Ermenileri Osmanlıya karşı kışkırtanlar aynı çevrelerdi.

Ya da Arap düşmanı Türk Milliyetçiliğini örgütleyenler, destekleyenlerle, Türk düşmanı Arap Milliyetçiliğini örgütleyen ve destekleyenler aynı çevrelerdi..

Osmanlıyı yıkmak için oynanan “ulusalcı” oyun sanki bugün yeniden oynanıyor gibi.

Bakın! Doğduğumuz ana babayı, doğduğumuz zamanı ve mekanı biz seçmedik..

Bir kavme/ topluluğa olan düşmanlığımızın da bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmemesi gerek..

Bize düşen görev, haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana zalimlere karşı olmaktır..

Başkaları bizim hakkımızı korumasa bile biz insanların, hatta bizim haklarımıza karşı tehditler savuranların bile 5 temel emniyetini, hak ve hukukunu korumaya söz verdik.

Herkes inandığı gibi yaşayacak ve düşündüğünü özgürce ifade edecek.. Herkes dilini, kültürünü, kimliğini, başkalarına yönelik bir tehdit oluşturmaksızın kendi adına, tek başına ve topluca yaşama ve açıklama hakkına sahiptir..

Biz bu topraklarda bin yıldır, Şeytana, ruha, ateşe, aya, yıldıza tapanlarla bile barış içinde yaşayan bir halkız..

Kaldı ki, Süryani Patrikliğini kuran Hz. Ömer’dir. Ermeni Patrikliğini kuran Fatih Sultan Mehmed’dir Fatih aynı zamanda, İmparator olarak Doğu Roma Bizans’ın ve Rum Ortodoks kilisesinin/Patrikliğinin başıdır.

Her din karakteri icabı ekümeniktir / evrenseldir.. Ve her dini topluluk, kendi çocuklarına dinlerini öğretme hakkına sahiptir..

Haklar pazarlık konusu yapılamaz..

Bulgaristan’daki, Yunanistan’daki, Almanya’daki Müslümanlar / Türkler için ne istiyorsanız, o zaman siz de burada ötekilere, onu tartışmasız ve pazarlıksız şekilde verin..

Temel haklarda mütekabiliyet aranmaz.. Suçun şahsiliği esastır..

Bu bizim medeniyetimizin insanlığa öğrettiği bir şeydir.. Vahiy geleneği, İbrahimi gelenek bunu gerektirir.

Yahudiler hakimken Kudüs’e Hıristiyanları sokmadı. Hıristiyanlar hakim oldu Yahudileri sokmadılar.. Müslümanlar geldi, herkes inandığı gibi yaşadı.. Haçlılar geldi, Müslümanlara da Kudüs’ü yasakladılar. Selahaddin geldi yeniden kapılar açıldı.. Müslümanlar gayrimüslimler kendilerini baskı altında hissetmesinler diye tedbirler düşünüldü.. Fütüvvetname, Emannameler düzenlendi.. Biz Kudüs’ün hakimi değil, hadimi olduk!

Obama’dan nasihat almaya muhtaç duruma düşürülecek bir ülke miyiz biz!..

Ben, Ermenilerin, Rumların “hakkı”ndan söz ediyorum, öte yandan, bugün CHP’lilerin ve Ulusalcı-Ergenekoncu-Laikçilerin bize reva gördüklerini, biz şeytana tapanlara reva görmedik..

Bu hallere nasıl düştük?

Dindarımız bile Ermeni, Rum, Kürt, Heybeliada, Ekümenizm filan deyince nerede ise, ayağa kalkıyor. Ulusalcı-Ergenekoncuların dolduruşuna gelip, onların yazılarını dağıtıyor internette..

İç güç-dış güç derken damarlarımızdaki derin gücü, şeytanı görmüyoruz.. Çevremizin hep düşmanlarla sarıldığı ve onların çok güçlü oldukları ve Masonlar, komünistler ve Yahudiler yüzünden bu hallere düştüğümüz yalanını yayıyorlar.. Onlar yok mu? Var! Ama asıl sorun onların varlığı ve planları değil. Asıl sorun bizim cahillik, fakirlik ve içine düştüğümüz tefrika, tembellik ve korkaklık. Bu da şeytanın hileleri. Unutmayalım ki, Allah kadiri mutlaktır, şeytan ve onun askerleri Allah’ın muttaki kullarına hiçbir zarar veremez. Kaldı ki, Allah (cc) bizim ellerimizle, zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek ister. Onların bir planı varsa, Allah’ın (cc) da bir planı vardır ve Allah (cc) bizi yeryüzünün varisi kılmak istemektedir.

Boşuna her rekatta, “iyya kenağbudu ve iyya kenestaiyn” demiyoruz.. Allah (cc) bize, “Hak geldi, batıl zail oldu de” diyor. Biz ise, “Batıl (Masonlar komünistler, Yahudiler vd) geldi, biz zail olduk” diyoruz. Bu Allah’ın ayeti değil.

Unutmayalım ki, karanlık aydınlığın yokluğudur. Aydınlık gelince karanlık yok olur, zaten o yok olmaya mahkûmdur..

Şeytan ve onun askerlerinin bir hileleri, tuzakları varsa, bizim de onların oyun, plan, hile ve tuzaklarını bozacak, kadere, rızga ve ecele hükmeden, Kadiri mutlak, rezzak olan, mutlak iktidar sahibi, hüküm sahibi bir Allahımız var.. Ve O, bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek istemektedir. Mekerallah! Planı ve hesabı galib gelecek olan yalnız O’dur, O!

Bizim ders almamız değil, yüzümüzü vahye, tarihe (Sahih gelenekle sınırlı olarak) ve geleceğe döndüğümüzde, geçmişin bilgi birikimi ve geleceğin umudu ile insanlığa ders vermemiz gerekir..

Korku ile uygarlık kurulmaz.. Umutla kurulur.

Rumların Anadolu’yu işgal edeceğini düşünenleri ben; fındık faresinden korkan file benzetiyorum.. Siz nasıl Osmanlı’nın torunusunuz öyle.. “Fikri kavmiyyeti tel’in eden bir Peygamber”in ümmeti nasıl Osmanlıyı can evinden vuran Ergenekoncu / ulusalcılarla aynı çizgiye sürüklenir?!. Osmanlı sultanlarının haremine bakın, Anadolu halkları kadar zengindir.. Eksiği yok, fazlası vardır!

Beynimiz, yüreğimiz, midemiz işgal altındayken, şimdi bir kurtuluş müjdesi gerek bize.

Biz Alemlere rahmet olarak gönderilen bir Peygamber’in ümmetiyiz.. Tekrar hatırlatıyorum; Allah (cc) bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek istemektedir..

Unutmayın, çaresiz değilsiniz, çare “SİZ”siniz! Unutmayın, Allah (cc) sizi yeryüzünün varisi kılmak istemektedir..

Selâm ve dua ile.

VAKİT