HAKSÖZ-HABER
Etyen Mahçupyan, Zaman gazetesindeki köşesinde soruyor: “Otoriterleşen, devlet gücünü tümüyle eline geçirmeye çalışan, hak ve özgürlükleri kısıtlamayı hedefleyen, yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmak isteyen bir hükümet sizce seçime gitmek için uğraş verir mi?”
Mahçupyan’a göre “muhafazakâr çoğunluk” hükümete yönelik suçlamaların sahihliğine ve iyi niyetine güvenmediği gibi, kendisini temsil eden hükümetin antidemokratik bir tehdit altında olduğuna inanıyor. Kısacası baskı rejiminin ve hak/özgürlük kaybının asıl bu iktidar gittiğinde yaşanacağını düşünüyor. Hükümet de bunu bildiği için sağ salim seçimlere ulaşmaya çalışıyor. İktidar karşıtları ise seçimi itibarsızlaştırmak üzere her şeyi yapıyorlar.
Mahçupyan'ın bugünkü yazısı:
Garabet
Etyen Mahçupyan / Zaman
Otoriterleşen, devlet gücünü tümüyle eline geçirmeye çalışan, hak ve özgürlükleri kısıtlamayı hedefleyen, yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmak isteyen bir hükümet sizce seçime gitmek için uğraş verir mi?
Böyle bir ihtimali gerçekleştirmek mi ister, yoksa engellemek mi? Demokrasilerde halkın böyle bir yola giren bir hükümete olumlu bakması söz konusu olamaz. Demokrasiler hak ve özgürlüklerine sahip çıkan, tarafsız ve bağımsız yargının nimetlerinden yararlanan toplumlardır. Dolayısıyla baskı ortamı oluşturan, bundan medet uman bir hükümetin de ilk fırsatta cezasını keserler. Birçok ülkede halen yaşanmakta olan siyasi kavgalar, otoriterleşen hükümetlerin seçimlerden kaçtığını, muhalefetin ise aksine seçimleri zorladığını gösteriyor. Bu tür durumlarda baskıcı iktidarlar ülkeyi bir olağanüstü hale taşıyarak seçimi ‘by-pass’ etme eğilimi gösterirken, muhalefet durumu olabildiğince normalleştirmeye ve seçimlerin sağlıklı bir ortamda yapılmasını garanti etmeye çalışırlar. Yine böyle örneklere baktığımızda iktidarın seçim hilesi yapma arzusunun ve ihtimalinin çok fazla olduğunu, muhalefetin ise buna karşı toplumu uyardığını görürüz.
Yukardaki paragrafı okurken herhalde bizdeki gariplik zihninizde daha da berraklaşmıştır. Çünkü bizde tam tersi oluyor… Diktatörlüğe doğru gittiği söylenen bir iktidar, seçimlerin gerçekleşmesi için gün sayıyor. Muhalefet ise hükümetin seçimi beklemeden istifa etmesi gerektiğini söylüyor. Görünen o ki, muhalefetin topluma pek fazla güveni olmadığı gibi, acilci bir yaklaşımı da var. Acaba bu garabet nasıl açıklanabilir? Otoriter bir iktidarın seçime gitme arzusu karşısında, hak ve özgürlük sevdalısı muhalefetin seçim tedirginliğini anlayabilmek kolay değil.
Bunun olası mantıklı nedenini bulmaya çalışalım… Belki Türkiye henüz demokrasi öncesi bir dönemi yaşadığı için toplum demokrasilerde ondan beklenen davranışı sergilememektedir. Hak ve özgürlüklerin ne anlama geldiğini bilmeyen, tadını almamış bir halkımız vardır ve iktidar da kendi tabanı olan bu cahil kitleyi kolayca kandırmaktadır. Tabii bu durumda o tabanın dışındakilerin bir seviye sıçraması yaşamış olduklarını, hükümet karşıtlarının hak ve özgürlüğün kıymetini bildiklerini varsaymamız lazım. Bir soru halkın bir bölümü hak ve özgürlükten anlamazken, diğer kısmının bunu nasıl takdir edebildiğidir… Cevap ise bugünün hükümet karşıtlarının muhtemelen geçmişin imtiyazlı kesimi olduğudur. Dolayısıyla eğer yaşananların açıklaması buysa, çoğunluğun iktidara olan desteği de gayet anlaşılır hale gelmektedir, çünkü o çoğunluk gerçekte seksen yıl kendisini yönetmiş olanların otoriterliğine karşı çıkmaktadır.
Bir başka açıklama Türkiye’nin demokrasi deneyimine rağmen, halkın hak ve özgürlükler veya baskı rejimlerini değerlendirme konusunda henüz gelişmiş normlara sahip olmadığıdır. Böylece vasata razı bir toplum ortaya çıkmakta ve hak ihlalleri yadırganmamaktadır. Ne var ki saha çalışmaları bunun tam aksini ortaya koymakta. AB standartları diye kabul edilebilecek ne varsa, neredeyse hepsinde Türkiye halkı kabaca yüzde yetmiş-seksen oranında bu ilkeleri doğru buluyor ve onaylıyor. Dahası da var… Muhafazakâr kitlede siyasi hak ve özgürlükler alanındaki oranlar laik kesimin de üzerinde. Üstelik AKP seçmeninin de kabaca yarısı hükümetin hak ve özgürlüklere dokunan (örneğin Gezi sürecinde olduğu gibi) bazı uygulamalarını eksik ve yanlış buluyor. Bu tabanın yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmayı, bir tür baskı rejimi kurmayı hedefleyen bir iktidara destek vermesi pek muhtemel gözükmüyor. Diğer bir deyişle eğer iktidar gerçekten de otoriterleşiyorsa seçimde oyunun düşmesi kaçınılmaz. Anketler böyle göstermiyorsa demek ki muhafazakâr kitle o normların hükümet değil, örneğin bürokrasi tarafından engellendiğini düşünmekte.
Diğer taraftan gündemdeki yasalar var. HSYK ve MİT yasalarının iktidarın elini güçlendirmeyi ve koruma altına almayı hedeflediği açık. Bu durumun hak ve özgürlükler üzerinde tehdit oluşturma ihtimali de yadsınamaz. O halde muhafazakâr çoğunluk niçin hâlâ AKP’ye destek veriyor dersiniz? Görünen o ki birbirine bağlı iki nedenle: Hükümete yönelik suçlamaların sahihliğine ve iyi niyetine güvenmediği gibi, kendisini temsil eden hükümetin antidemokratik bir tehdit altında olduğuna da inanıyor.
Kısacası baskı rejiminin ve hak/özgürlük kaybının asıl bu iktidar gittiğinde yaşanacağını düşünüyor. Hükümet de bunu bildiği için sağ salim seçimlere ulaşmaya çalışıyor. İktidar karşıtları ise seçimi itibarsızlaştırmak üzere her şeyi yapıyorlar. Ama hem böyle davranıp hem de demokrasi havariliği oynamak biraz garip kaçıyor.