Öteki, çift anlamlı bir kelimedir. Birinci anlamı "ötekileştirme" kelimesinin de türediği farklılığı öteleyen, dışlayan, aşağılayan bir manaya gelir. "Öteki" yaygın olarak bu bağlamda kullanılır. Hâlbuki, "öteki" insan tekinin kendi biricikliği içerisinde varoluşuna da işaret eden bir kelimedir. Öteki olan Ben'den farklı olandır aynı zamanda.
Öteki ile nasıl irtibatlanmak gerektiği etik felsefesinin de başlıca meselelerinden birisidir. Ancak bu koca külliyattan dahi "Öteki'ne hoşgörü" ile yaklaşmak gibi bir teklif çıkmamıştır. Zira "hoşgörü" hakikaten oldukça uyduruk bir kelimedir. Diğer yabancı dillerde karşılığını bulmak imkânsızdır. Anlamı genellikle tolerans, vb. kelimelere tekabül eder.
Uydurukluğu bir yana, Öteki'ne hoşgörüyle yaklaşmak ne demektir? "Öteki'nde hor görülmesi icap eden bir takım özellikler var ama Ben çok yüce gönüllü bir insan olduğum için Öteki'ni hoş görüyorum" demektir. Ben olana efendilik pozisyonunu atfederek Öteki olandan kendini üstün gören, riyakâr bir yaklaşım biçimidir hoşgörü...
İnsan, cemaat duygusundan uzak yaşamakta zorlanır. Zira bir topluluğa ait hissederek kendisini gerçekleştirme temayülü vardır. Bu minvalde, kendimiz dışındaki herkes aslında bize öteki olsa da, olabildiğince kendimize benzeyen ötekilerle birlikte yaşamak isteriz. Komşularımızı benzer insanlardan seçmek istememiz de buna delalettir. Zira daha benzer olana tahammül etmek daha kolaydır.
Tahammül, "haml" kökünden gelir. "Yükü üstlenme, taşıma, dayanma" gibi anlamları vardır. Tahammül, Öteki'nin kendimizden farklılığını tanımayı ve o farklılığın getirdiği yükü taşımayı içerir. Çünkü Ben olmayan dışında kalan herkes kendi biricikliği içinde bir farklılık barındırır ve sağlıklı bir toplumsallık inşa etmek için tüm bu farklılıkları taşınması gereken birer yük olarak görmek gerekir. Kimisi bu "taşıma" işini zevkle ve gönüllü olarak yapar; kimisi homurdanarak ve gönülsüzce yapar. Ama en nihayetinde bir arada yaşayan insanlar olarak birbirimizi taşımak, birbirimize tahammül etmek zorundayızdır.
Ezcümle, riyakâr bir hoşgörüye tabi olmaktansa, Öteki'ne tahammül etmek ve ötekilerden de tahammül beklemek daha simetrik ve dürüst bir ilişkilenme biçimini tercih etmektir. İçten içe hor görenin hoşgörüsüne gönül eğdirmektense, mezkûr "yük"ü iki ucundan tutarak paylaşmayı teklif edenlere kulağını ve gönlünü açmak gerekmez mi?
YENİ ŞAFAK