Her ayın ilk perşembesi yapmayı planladıkları, Yakın Tarihe Bakış’ın ilk konusu, Osmanlı Devleti’nin Çöküşüne Çözüm Arayışları oldu. Veysi Selimoğlu’nun moderatörlük yaptığı programa Hamza Türkmen konuşmacı olarak katıldı.
Konuşmasına, tarihin kısa bir tanımını yaparak başlayan Türkmen, geçmişten günümüze Osmanlı Devleti’nin bir tebası olduğumuzu ve tarihimizin hangi evrelerden geçtiğini düşünmemiz gerektiğini ifade ederek başladı.
Çözülmenin aslında, yükselişin en zirvede olduğu dönemlerde başladığına dikkat çeken Türkmen, Kanuni Sultan Süleyman’ın Kanuni sıfatını kanun koyan özelliğinden almadığını, koyduğu kanunları takip eden kontrol eden bir yapılanması olduğu için Kanuni denildiğini fakat buna rağmen şehzade Mustafa’nın boğulma olayının da aynı dönemde yaşandığını söyledi. Şehzade Mustafa’nın boğdurulması olayı üzerinden gelecek nesillerde derin izlerin açıldığını ve bu izlerin büyüyerek devam ettiğini belirtti. II. Selim ve III. Murat ile devam süreçte fiziki büyüme olmasına rağmen içeride yavaş yavaş çürümenin başladığını da sözlerine ekledi.
Mohaç Meydan Muharebesinin dehşetengiz zaferinden sonra Viyana Kuşatmasına gidilirken büyük topların unutulmasını, liyakatsizlik ve yönetim eksikliği olarak niteleyen Türkmen, günlerce kuşatmanın sürdüğünü ve özensiz bir şekilde sefere çıkılmasından dolayı zafer elde edilemediğini söyledi. Viyana’dan sonra İnebahtı Yenilgisiyle sarsıldığımızı ve artık Hint Okyanusu üzerindeki hakimiyetimizin tamamen elden gittiğini belirtti. Kısa kısa diğer muharebelere de değinen Türkmen, dönüm noktaları olarak bu dört savaşı ön plana çıkardı.
Osmanlı Devleti’nin çöküşünün yorumcularına dair gerek yaşanılan çağda gerekse de günümüze doğru evrilen süreçte birçok isimden bahsedilebileceğimizi söyleyen, Türkmen; Ahmet Cevdet Paşa, Mustafa Naima, Katip Çelebi ve Koçibey gibi isimler üzerinde özellikle durdu. Osmanlı’daki en dikkat çeken muhalifler olarak Kadızadelileri gösterdi.
Türkmen, Ahmet Cevdet Paşa’nın Osmanlı’nın çöküşündeki iki neden olarak belirttiği maddelerin üzerinde durdu ve maddeleri şu şekilde özetledi:
1. Tımar-Zaamet Toprak-Tarım Sisteminin çözülmesiyle beraber rüşvetin yaygınlaşması, Sipahi asker besleme gücünün kırılması, vergi alma zemininin dağılması ve böylece ana iki gelir kaynağından birinin zaafa düşmesi.
2. Fetihlerin durmasıyla ganimet gelirlerinin azalması, asker ve ordu teçhizatı giderlerinin karşılanmasında zorluklar yaşanması
Ahmet Cevdet Paşa’dan sonra Said Nursi’nin Münazarat kitabından şu alıntıyı yaptı:
“Osmanlılar sosyal ve askeri organizasyon konularında mahirdirler, ama ilim konusunda mukaliddiler. İstanbul’un 1453’te ele geçirilmesi ile bize belki fetih kapıları açıldı ama ilim ve ictihad kapıları kapandı.”
Türkmen, Osmanlı Devletinde Lahiya ve Nasihatnameleri ile gündeme gelen isimleri şöyle sıraladı:
- LÜTFİ PAŞA (1488-1563) // Asafname
- KINALIZADE ALİ (1510-1572) // Ahlak-ı Alai/1563-1565
- GELİBOLULU M. ALİ (1541-1600) // Nasihatu’s Selatin
- HASAN KAFİ (1544-1616)
- KADI VEYSİ (1561-1628) // Habname / 1603-1617
- KOÇİ BEY (D? -1560) // Kitabu Mesalih /1639
- KATİP ÇELEBİ (1609-1657)
- MUSTAFA NAİMA (1655-1716)
- DEFTERDAR SARI MEH.P. (1656-1718) // Nesayihü’l Vüzera 1716
- AHMET CEVDET PAŞA (1822-1895)
Lahiya ve Nasihatnamelerden sonra Osmanlı Devleti içerisindeki fiziki büyümeye rağmen, ilmi ve teknolojik olarak yerinde sayması ve toplumun yabancısı olduğu Reformlar ile yabancılaşmanın başladığını belirtti. Daha sonra 1774 Küçük Kaynarca Antlaşmasını şu şekilde özetledi:
“II. Katerina’nın sıcak denizlere çıkma politikası doğrultusunda Rusya’nın Lehistan’ın iç işlerine fiili olarak karışmasına bağlı olarak 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı çıktı. Ruslar Eflak-Boğdan’ı işgal etti, Gürcistan’a indi; Çeşme’de donanmamıza baskın yaptı ve Moro halkını ayaklandırdı.
Yapılan antlaşmada Osmanlı Devleti’nden ayrılan Kırım Tatarları ile din üzerinden bağ kurulması düşünülüp ilk defa HALİFELİK kavramı resmi bir belgede kullanıldı.
İlk defa Osmanlı Devleti savaş tazminatı ödedi. Osmanlı Ortadokslarının hamisinin Moskova Patrikliği olduğu kabul edildi; böylece ilk defa iç işlerimize karışılması için kapı aralandı”
Tanzimat ve Islahat Fermanları üzerinde durduktan sonra 3 Tarz-ı Siyaset ve İttihat ve Terakki üzerinde değerlendirmeler yapan Türkmen, Abdulhamit ve Cemalettin Afgani isimleri üzerinde özellikle durdu.
Konuşmasının sonuna doğru, Urvetu’l Vuska ve El Menar çalışmalarının, Osmanlı devletinin çözülüş dönemlerindeki durdukları yeri, etkiledikleri coğrafyaları anlatan Türkmen, Urvetu’l Vuska’nın ve El Menar’ın, Sırat-ı Müstakim ve Sebilürreşad ile misyonunun devam ettirildiğini ifade etti. Mehmet Akif Ersoy, Said Halim Paşa, Elmalılı Hamdi Yazır ve Babanzade Ahmet Naim isimleri üzerinde durduktan sonra konuşmasını bitirdi.
Program soru-katkı ve cevap kısmından sonra sona erdi.
Haber: M. Furkan Gökçe