Yeni Akit’in Haberi:
Ayasofya daha önce birçok defa ibadete açılmasıyla gündeme geldi. 1952 senesinde Türkiye’ye gelen Patrik Atenegoras, dönemin Cumhurbaşkanı olan Celal Bayar’dan, Ayasofya’nın kiliseye çevrilmek üzere kendilerine verilmesini istemişti. Bu haber üzerine Osman Yüksel Serdengeçti bir yazı yayınlayarak, Ayasofya’nın kilise yapılmasına karşı çıkmıştı. Bunun üzerine birtakım işgüzarlar Serdengeçti’nin aleyhine ‘Millî mukavemeti kırdığı, Türk Yunan dostluğunu ihlal ettiği’ iddiasıyla Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nde bir kamu davası açtırmışlardı. Serdengeçti’nin avukatı olan Saadet Partisi eski GİK Üyesi merhum Süleyman Arif Emre ise o davayı Vakit’e şu sözlerle anlatmıştı:
“O davayı, Ayasofya meselesini tarihe mal etmek için almıştım. Çünkü durumumuzu Ayasofya’ya bakarak anlayabiliriz. O bizim Türkiye’deki halimizi görmemiz için iyi bir göstergedir O davanın sevk maddesi, TCK’nın 161. maddesidir. Bu maddenin metni, o günkü şekliyle cezayı, idamdan başlatıyordu. Bu maddeye göre Sanık Yüksel’in, önce garnizon komutanlığı mahkemesinde ilk sorgusu yapılmış, zamanın Millî Savunma Bakanı Seyfi Kurt imzasıyla, Osman aleyhinde dava açılmasına, resmen izin verilmiştir. Bu işlem çok dikkat çekicidir”
Beraat aldı
Arif Emre davanın detaylarına dair şunları söylemişti:
“Davaya bakan Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’ne, davayı takip eden savcı Nuri Süer’in iddiaları çok enteresandır. Savcı 17/1/1953 tarihli iddianamede: ‘Muharririn Ayasofya’yı, kilise yapmak isteyenlere cevap verdiği yolundaki müdafaasının, samimi olduğunu kabul etmek te mümkün değildir. Çünkü aslında kilise olan Ayasofya’nın evvela cami yapılması, sonra da müze haline konulması idari bir muameleden ibarettir’ deniliyor. Eğer bu mantık geçerliyse, Fâtih Sultan Mehmet Hazretleri’nin, halen, fiilen, kanunen ve resmen cami sayılması gereken vakfiyesini hükümsüz saymış oluyor. Bu mantık yürütülürse Malazgirt’ten bu yana ecdadımızın bin seneyi aşkın vatan saydığı yurdumuzun da aslında Rum malı olduğu neticesine varılır. Tabii, Ankara Ağır Ceza Mahkemesi bu davayı beraat ile bitirdi. Yargıtay Birinci Ceza Dairesi, beraat hükmünü onayladı.”
Osman Yüksel Serdengeçti’nin Ayasofya şiiri
Şair Osman Yüksel Serdengeçti, Patrik Atenegoras’ın Ayasofya’nın kiliseye çevrilmesi için talepte bulunduğunu öğrenince şu şiirle duruma karşı çıkmıştı:
Ayasofya
Ey İslam'ın nuru, Türklüğün gururu Ayasofya!
Şerefelerinde fethin, Fatih'in şerefi,
Işıl ışıl yanan muhteşem mabet!..
Neden böyle bomboş, neden böyle bir hoşsun?
Hani minarelerinden göklere yükselen,
Ta maveradan gelen ezanlar?...
Hani o ilahi devir, ilahi nizamlar?...
Hani nerede?
Şu muhteşem minberde,
Binlerce erin baş koyduğu şu temiz yerde,
Şimdi hangi kirli ayaklar dolaşıyor?...
Ayasofya! Ayasofya!...Seni bu hale koyan kim?
Seni çırılçıplak soyan kim?!...
Hani nerede?
Gönüllerden kubbelere,
Kubbelerden gönüllere
Gürül gürül akan Kur'an sesleri?...
Kur'an sesleri dindirilmiş,
Müslümanlar sindirilmiş!...
Allah-Muhammed-Hülafa-i raşidinin
İsimleri kubbelerden yerlere indirilmiş!...
Fethin, Fatih'in mabedinden kitab-ı mübini,
Bu ulu dini kaldıran kim?
Dinimize, imanımıza saldıran kim?
Mabedimin göğsüne uzanan namahrem eli,
Kimin elidir?!...
Söyle Ayasofya, söyle.
Seni puthane yapan hangi delidir?!...
Elleri kurusun, dilleri kurusun!
Ayasofya! Ayasofya! Seni bu hale koyan kim?
Seni çırılçıplak soyan kim?...
Ayasofya,
Ey muhteşem mabet;
Gel etme,
Bizi terk etme!...
Bizler, Fatih'in torunları, yakında putları devirip,
Yine seni camiye çevireceğiz...
Dindaşlarımızla,
Kanlı gözyaşlarımızla,
Abdest alarak secdelere kapanacağız,
Tekbir ve tehlil sadaları boş kubbelerini yeniden dolduracak
İkinci bir fetih olacak,
Ezanlar bu fethin ilanını,
Ozanlar destanını yazacaklar...
Putperest Roma'ya yeni bir mezar kazacaklar, sessiz ve öksüz minarelerinden yükselen ezan sesleri fezaları yeniden inletecek! Şerefelerin yine Allah'ın ve O'nun sevgili peygamberi Hz. Muhammed'in aşkına, şerefine ışıl ışıl yanacak; bütün cihan Fatih Sultan Mehmed Han dirildi sanacak!...
Bu olacak Ayasofya,
Bu muhakkak olacak...
İkinci bir fetih, yine bir ba'sü ba'delmevt...
Bugünler belki yarın, belki yarından da yakındır,
Ayasofya, belki yarından da yakın!...
-Osman Yüksel Serdengeçti
İşte bu şiir nedeniyle Serdengeçti’nin idamı talep edilmişti.