“Osman Kavala iki ay kadar önce tutuklandığında, bazı yayın organları onun hakkında olmadık yayınlar yaptı. İnsanları belgesiz, mesnetsiz suçlamak, suç icat etmek, FETÖ'cülerin etkili oldukları dönemde zirve yapmıştı, birçok insan haksız yere tutuklu kalmıştı. Ne yazık ki benzer suçlamalara yine tanık oluyoruz. Polisten sızdırılan kurgu haberlerle insanlar hedef haline getiriliyorlar.” diye yazan Oral Çalışlar, yazısında Osman Kavala’nın üzerine atılı suçlama ve iddialara ilişkin açıklamalarına yer verdi.
Oral Çalışlar’ın konuyla ilgili bugünkü Posta’da (5 Ocak 2018) yayınlanan “Osman Kavala’dan Açıklama” başlıklı yazısı şöyle:
Osman Kavala iki ay kadar önce tutuklandığında, bazı yayın organları onun hakkında olmadık yayınlar yaptı. İnsanları belgesiz, mesnetsiz suçlamak, suç icat etmek, FETÖ'cülerin etkili oldukları dönemde zirve yapmıştı, birçok insan haksız yere tutuklu kalmıştı. Ne yazık ki benzer suçlamalara yine tanık oluyoruz. Polisten sızdırılan kurgu haberlerle insanlar hedef haline getiriliyorlar.
Kavala da bir kampanyanın hedefi olmuş durumda. Kendisi, avukatları aracılığıyla şu açıklamayı yaptı:
“(...) İki ayı aşkın bir süredir Silivri 9 No’lu cezaevindeyim.
(...) Gözaltına alındığımda endişe duymadım. Benimle ilgili şüphelerin yersiz olduğunun hemen anlaşılacağına güvendim. Ama tutuklanmam ve tutuklanmama neden olan suçlamalar benim için şaşırtıcı oldu.
Tutuklanma gerekçesinde yer alan Gezi olaylarının organizatörü olduğum suçlaması, finansman sağladığım iddiasını da içeriyor. Hatırlanacağı gibi Gezi olaylarından sonra bu olayların dış kaynaklı olduğu ve yurtdışından mali kaynak sağlandığı iddiaları ortaya atılmıştı.
Hayretle karşılıyorum
2014 tarihli bir gazete yazısında beni Gezi olaylarıyla ilişkilendiren bir istihbarat notu olduğundan da söz edilmişti. Daha sonra bu konuyla ilgili soruşturmayı yürüten kişi, 2015 yılında tutuklandı ve halen tutuklu olarak yargılanıyor.
Sonuç olarak, bugüne kadar bu mesnetsiz iddialarla ilgili herhangi bir bulgu ortaya çıkmadı, bu konuyla ilgili olarak tek tutuklanan ben oldum.
Tutuklanma gerekçesinde beni Gülen cemaati ve 15 Temmuz darbe girişimiyle ilişkilendiren iddiaları daha da çok yadırgadım.
Hayatı boyunca darbelere karşı olmuş ve yıllardan beri Gülen cemaatinin devlet içerisindeki yapılanmasının olumsuzlukları konusunda kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışmış biri olduğum ortadayken, böyle bir suç iddiasının üzerime atılmasını büyük bir hayretle karşılıyorum.
Her halükarda, 12 Eylül’ü yaşamış ve o günlerin korkunç hatırasını unutmamış biri olarak, böyle bir teşebbüse girişen çevrelerle ilişkilendirilmem benim için son derece rencide edici. Bu konudaki haberlerle ilgili yasal yollara başvurduğumu belirtmek isterim.
Bu suçlamaların yersiz olduğunun erken bir vakitte anlaşılacağına inanıyorum.
Ancak olağanüstü hâl sürecinin yargıdaki iklimi de etkilediğini ve tutuklama kararlarının bu etkiyi yansıtıyor olabileceğini düşünüyorum.
(...) Her şeye rağmen, yeni yılın demokrasi ve özgürlükler açısından daha iyi bir yıl olacağına dair inancım tam. Gözaltına alınmamdan beri gerek açıklamalarıyla gerek mesajlarıyla destek olan herkese selamlarımı iletiyor ve sağlığımın yerinde oluğunu söylemek istiyorum. En yakın zamanda görüşmek ümidiyle…”