Bitince meyve-i fazlım bahâr-ı ömrümde
Dikildi bağ-ı cihanda ocağıma incir.
Şinasi
Vakti zamanında (M. Ö. 149) Kartaca’yı kuşatıp halkın büyük kısmını kılıçtan geçiren kalanları da köle yapan Romalıların, yerle bir ettikleri şehrin enkazlarının altına incir ağacı diktiği anlatılır. Böylelikle gelecekteki uzun vadeli yıkımın sembolik işaretleri verilmiş olur.
Kudüs’e 11 Aralık 1917 tarihinde giren İngiliz Orduları Komutanı Orgeneral Edmund Henry Hynman Allenby, Selahaddin Eyyubi'nin mezarına vurarak; 'Kalk Selahaddin biz yine geldik' şeklinde bir konuşma yaptığı söylenir. Meşhur bir olaydır. Yüzlerce yıllık İslam hâkimiyetinden sonra İngiliz mandasının eline geçen mübarek topraklar, sessiz sedasız Yahudilere bırakılacak ve İsrail devletinin kapıları aralanmış olacaktır. Darmadağın hale getirilen Kudüs’ün ve Ortadoğu’nun kalbine incir ağacını İngilizler dikmiştir. Ağaç büyür, kökleri tüm Ortadoğu coğrafyasında ciddi sarsıntılar oluşturacak kadar yayılır. Mısır, Suriye, Lübnan ve Ürdün’le savaşan İsrail, Hizbullah’a saldırmayı, Mavi Marmara gemisini basmayı, Sudan’ı bölmeyi ve şimdilerde de İran’ı tehdit etmeyi ihmal etmez. Mahalleye tünemiş tinerci çocuk gibi olan İsrail, emperyalist yapılarca oluşturulan kodlarına bağlı kalarak, köşeye sıkıştırdığı garibanlarla, kırdığı camlarla ve yaktığı canlarla haklı bir üne kavuşur.
İncir ağacı sinek yapar, ortalığı çok fena rahatsız eder.
Atmış yıldan fazla bir zamandır devlet olarak varlığını sürdüren İsrail, dünyanın pek çok yerinde konum sahibi olan Siyonistler sayesinde küresel siyasetin etkin aktörlerinden biri olmayı başarır. Özellikle Amerika gibi bir gücün arka planında geniş nüfuz sahası edinmesi sayesinde –üye olmasa dahi- NATO’da ve BM’de etkin rol alırlar. Dünyanın büyük kısmı, İsrail’in kendisinden ve dolaylı olarak müsebbip olduğu sorunlardan rahatsızdır. Yeryüzünün karın ağrısı, pek çok rahatsız edici unsuru doğuran ana faktör İsrail denen toplama yapıdan başkası değildir.
İncir ağacı, güçlü bir yel tarafından sarsıldığında ham incirlerini yere döker.
Lübnan Savaşı’nda Hizbullah’ın mukavemetine teslim olup püskürtülen, Gazze’de ki hafif silahlı direnişçilere diz çöktüremeyen, Gilad Şalit’in yerini teknolojinin kralına sahip olmasına rağmen beş yıl boyunca bulamayan İsrail’in en ufak rüzgâra bile direnç gösteremediğini ve ağır kayıplar verdiğini müşahede etmekteyiz. Son yıllarda direnişin, İsrail ordusunun “kâğıttan kaplan” olduğunu göstermesi ve “dokunulamaz” olan zırhlarının hamlığını ifşa etmeleri devasa bir kazanımdır. Siviller içinse Mavi Marmara gemisindeki Müslümanların kafa kafaya çarpıştıkları ve “korsan” İsrail’in maskesinin yırtılıp atıldığı o gün tartışmasız muazzam bir olaydır. Sivil Müslümanların açtığı kapıdan ilk giren Tunuslu Muhammed Buazizi olur. Arap Baharı’nın çıngısının ateşlendiği bu olay sonrası milyonlarca Müslüman sokakları doldurur ve sesleri ta Wall Street’te karşılık bulur. Böylece silahlı mücadele safhasında çözülen İsrail, halkların mukavemeti ile de kuşatıldığını hisseder.
“Ocağına İncir Ağacı dikmek” deyimiyle bu meyvenin kontrolsüz ve olumsuz yayılımı anlatılmaktadır.
İsrail, muazzam bir enerjiyle tutunduğu Kudüs’ü bırakmamakta ve hatta daha ilerilere dolu azimle ve hırsla çalışmalarını sürdürmektedir. Kontrolsüz bir güçle ilerleyen bu urun/ağrının durdurulamaması halinde kitlelerin yaşayacağı sancılar da artmaya devam edecektir. Ortadoğu gelecek yüzyıldaki fotoğrafında İsrail denen ağrı ve yayılım merkezine yer yoktur/olmamalıdır. Kendi kaderlerini ellerine almaya çalışan Arap halklarının sağlıklı bir gelecek tasavvuru, kumpas, terör ve hastalıklı İsrail’le birlikte düşünülemez.
Sonuç: İncir Ağacı’ndan nasıl kurtulabiliriz?
İncir ağacından kimyasal yollarla kurtulmaya çalışmanın sonucunda diğer bitki ve hayvanlara zarar verilebileceği gibi bizzat siz de zarar görebilirsiniz. Bu nedenle kimyasal yolla tasfiye tehlikeli bir yoldur. Ağacın sağını solunu kesmeye çalışarak sonuç elde etme fikri de tamamen yanlıştır, zira İncir ağacı sırnaşık bir bitki olduğu için daha güçlü büyüyecektir. Köküne kimyasal dökme fikri de zordur zira çok geniş ve derin bir alanın komple zehirlenmesi gerekir ki toprağın kirlenmesinin sonucu ayrı bir felaket olur. Unutmamak gerekir ki incir ağacının kökü, gölgesi kadardır. Toprağa değil ağaca dönük kesin ve net bir müdahalenin yapılarak açılacak derin çukurla köke müdahale edilmesi gerekir. Böylesine keskin bir güce, radikal bir duruşa sahip değilseniz yapılacak olan şey kimyasal tasfiye operasyonunu topraktan değil ağacın dallarından başlayarak aşağıya doğru uygulamak şeklinde olmalıdır. Bu yöntem, zaman ve sabır isteyen yorucu bir süreçtir. Ne olursa olsun ağacın kökleri bahçenizin duvarına dayanmışsa kısa süre sonra duvarı yerle bir edecek ve sıra evinize gelecektir; bu nedenle böyle bir durumdaysanız o incir ağacından derhal kurtulmanız gerekmektedir.