İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Zahit Aksu Konferans Salonunda, sunuculuğunu Eyüp Katılmış’ın yaptığı program, Burak Gün’ün okuduğu Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Kur’an-ı Kerim’in ardından Malatya Büyükşehir Belediyesi Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı Necati ÇOBANOĞLU: “Bilgi ve Erdem Öğrenci Topluluğu’nun yaptığı programların, üniversite gençliğinin yarınlara dair, ülkemiz adına ümit verici olduğu ve çalışmalarının bu doğrultuda devam etmesini ve kurumsal olarak kardeşlerimize her türlü konuda katkıda bulunacaklarını” ifade etti.
Sözü daha sonra, konferansını yapması için Gazeteci-Yazar Taha Kılınç aldı.
Sunumu öncelikle Ortadoğu kavramının ve önemi üzerinde girizgâh yaparak konuya şu şekilde izahat getirmeye çalışacağını söyleyen Kılınç, şunları ifade etti:
“Ortadoğu” kavramını neden kullanıldığını bunun yerine alternatif bir kavramının şuan olmadığı en azından biz Müslümanların bunun yerine herhangi bir kavram bulamadığımız için sunumum boyunca Ortadoğu ifadesini kullanacağım.
Ortadoğu Neresidir? sorusunu kendimizde sorduğumuzda Kur’an- Kerim’de, Mumin Süresi 78.ayeti ve Nisa Süresi 164.ayetinde geçen ifadelere bakıldığında Resululllah (sav) efendimize yönelik “Onlardan bazılarını sana anlattık bazılarını ise anlatmadık” diye geçmektedir. Kuran-i Kerim’de Asya, Afrika’ya coğrafyalarından bahsetmiyor ama Nahl Süresi’nde her millete/ümmete uyarıcı gönderdiğinden bahsediyor. Ancak “sana bahsettiğimiz/anlattığımız” ayetine baktığımızda bu peygamberlerin gönderildiği coğrafyaya sınırları, bunun şuan Ortadoğu olarak ifade edilen bölgeye işaret ettiği ortadadır.
Yani, sonuna bir takım olumsuz sıfatların takıldığı, Kur’an-ı Kerim’de kıyamete kadar bir takım kıssaların yaşandığı ve bundan derslerin ve hikmetlerin çıkarılması gerektiği yönünde anlamının çıkarabileceğimiz coğrafyadır, Ortadoğu."
Ardından “Müslümanlar olarak, coğrafyayı bilmemizin başında Kur’an’ı çok iyi bilmemiz ve bunun yanında siyere iyi hakim olmamız” gerektiği vurgusuyla konuşmasına devam eden Kılınç, devamında şunları kaydetti:
“İslam Dünyasında yaşananlara baktığımızda çok mu ümitsiz bir tablo var. Çok mu, karamsar bir tablo var. Savaşlar, göçler, katliamlar… evet devam eden acılar var ama Müslümanlar olarak tarihi ve coğrafyayı iki okumamız gerektiği kanaatindeyim. Bu kanaatimde, toplumsal anlamda duygusal hamasetten uzak, mevcut tabloyu iyi analiz edecek bir bilgi ve birikimle mümkün olabilir. İslami camialar olarak kısa vadeli projelerle hareket ettiğimiz gerçeği ortada. Şöyle, çok iyi arapça ve İngilizce bilip analiz ettiğimiz bir durum maalesef yok. Hatta, peygamber dili olan İbraniceye karşı bir öğrenme çabamız da yok. Doğal olarak asli kaynağından öğrenemediğimiz bir takım vakalarla, anlık duygusal refleksler göstermekteyiz. Oysa Müslümanlar olarak öncelikle, konuşmamın başlarında da ifade ettiğim gibi, Ortadoğu ve İslam Coğrafyasında kalıcı çözümler bilme adına öncelikle bu coğrafyanın tarihini, kültürünü ve her şeyden önemlisi dilini bilmemiz gerekir ki, ümit besleyelim.”
Konuşmasının ardından soru cevap faslına geçen Kılınç, kendisine takdim edilen armağan ve İlahiyat Dekanı Prof.Dr.Fikret Kahraman’a yaptığı kısa bir ziyaretle programını sonlandırdı.
Haber: Muhammed Karagülle
Fotoğraf: Mehmet Kılıçaslan - Cihat Dayan