Özellikle ifade özgürlüğündeki kısıtlamalar, insan hakları savunucularına, muhaliflere ve gazetecilere uygulanan sindirme politikaları, işkence ve kötü muamelelerle gündeme gelen Özbekistan'da çocuklar da baskıcı yönetimin zulmüne uğruyorlar. Pamuk hasadı dönemlerinde devlet okulları tatil edip bütün öğrencileri zorla çalıştırıyor. Her yıl yaşları 6 ila 15 arasında değişen 2 milyon çocuğun pamuk toplamaya zorlandığı tahmin edilen Özbekistan'daki insan hakları ihlallerini ve işkenceleri MAZLUMDER Dış İlişkiler Komite Başkanı Ahmet Zeki Olaş, Akit'e anlattı.
Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in marifetiyle Türkiye'nin iade ettiği Askarov Zayniddin isimli mültecinin Özbekistan'da hapishanede işkence ile öldürülmesi gözlerin bu ülkeye çevrilmesine neden oldu. Özellikle ifade özgürlüğündeki kısıtlamalar, insan hakları savunucularına, muhaliflere ve gazetecilere uygulanan sindirme politikaları, işkence ve kötü muamelelerle gündeme gelen Özbekistan'da çocuklar da baskıcı yönetimin zulmüne uğruyorlar. Pamuk hasadı dönemlerinde devlet okulları tatil edip bütün öğrencileri zorla çalıştırıyor. Her yıl yaşları 6 ila 15 arasında değişen 2 milyon çocuğun pamuk toplamaya zorlandığı tahmin edilen Özbekistan'daki insan hakları ihlallerini ve işkenceleri MAZLUMDER Dış İlişkiler Komite Başkanı Ahmet Zeki Olaş, Akit'e anlattı.
1991 yılında Rusya'dan ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Özbekistan'ın 27 milyonluk nüfusu ve zengin yer altı kaynaklarıyla Kafkasya'nın önemli ülkelerinden birisi olduğunu söyleyen Olaş; "Cumhurbaşkanlığı görevinde hâlen İslam Kerimov'un bulunduğu ülkede baskıcı bir yönetim tarzı hüküm sürmektedir" dedi. Özellikle ifade özgürlüğündeki kısıtlamalar, insan hakları savunucularına, muhaliflere ve gazetecilere uygulanan sindirme politikaları, işkence ve kötü muamelenin hız kesmeden devam ettiğini dile getiren Olaş; "Pamuk tarlalarında çocuk iş gücünün kullanımı süregelen önemli sorunlardandır. Ayrıca ülkede gerek Müslümanlara gerekse diğer dinî gruplara ciddi baskılar uygulanmaktadır" diye konuştu.
DİNDAR MÜSLÜMANLAR TERÖRİST İLAN EDİLİYOR
Özbekistan'da hâlen sırf muhalif olduğu için hapiste bulunanların sayısının yüz binlerle ifade edildiğini belirten Olaş; "Özellikle İslamcı muhalif grupların ciddi baskı altında olduğu ülkede, meydana gelen saldırılardan Müslümanların sorumlu tutulmasına ve kolaylıkla terörist ilan edilerek yargılanmasına bu yıl da devam edilmiştir. 2005'te yaşanan Andican katliamının ardından tutuklanan pek çok muhalif lider, hâlen insanlık dışı koşullarda tutulmakta, işkence ve kötü muameleye maruz bırakılmaktadır. 2005 yılında 10 yıl hapse mahkûm edilen eski Özbekistan İnsan Hakları Topluluğu Başkanı Norboy Kholijigitov tutuklu bulunduğu süre içinde 90 kilodan 50 kiloya düşmüş, dişlerinin çoğunu kaybetmiş, şeker hastalığı nedeniyle sol el ve ayağını hareket ettiremez hâle gelmiş ve depresyona girmiştir. Kholijigitov'un uygun şartlarda tedavi edilmesi engellendiği gibi, senelik aftan yararlanamaması için de 23 Haziran'da hakkında disiplin davası açılmıştır" ifadelerini kullandı.
POLİSLER İNSANLARI KAÇIRIYOR VE BİR DAHA HABER ALINAMIYOR
Ülkede İslam Kerimov yönetimine karşıt fikir beyan edenlerin çeşitli sebepler oluşturularak gözaltına alınması, tutuklanması, işkence ve kötü muameleye maruz bırakılması, sokak ortasında saldırıya uğrayarak tehdit edilmesi, kaçırılması ya da ortadan kaybolmasının her gün yaşanan sıradan ihlaller olduğunu belirten Olaş; "Özbekistan İnsan Hakları Topluluğu üyesi Gaybulla Jalilov polis üniformalı kişilerce saldırıya uğramış ve kaçırılmış, bir daha da kendisinden haber alınamamıştır. Ancak yerel polis merkezleri ve ulusal güvenlik yetkilileri, Jalilov'un gözaltına alınmadığını iddia etmiştir. Bir ay içerisinde Özbekistan İnsan Hakları Topluluğu üyelerinden en az 5'i gözaltına alınmış, taciz ve tehdit edilmiştir. Bunlardan Elena Urlaeva, Salomat Boimatova ve Ilnur Abdulov ismini vermeyen kişiler tarafından polis merkezinde dövülmüş ve insan hakları ile ilgili hiçbir etkinliğe katılmayacaklarına dair bir belge imzalamaya zorlanmışlardır. Yine topluluk üyesi Ferhat Muhtarov zorla karakola götürülerek sorgulanmıştır. Bir polis memurunun yasa dışı hareketini şikâyet için karakola giden Ferhat Muhtarov da 3 kişiden yüklü miktarda borç para aldığı iddiasıyla gözaltına alınmış ve hiçbir şahit ya da belge aranmaksızın 5 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Davacılardan ikisi daha sonra davayı polis baskısıyla açtıklarını itiraf etmiş, diğeri ise şikâyetini sürdürmüştür" şeklinde konuştu.
HAPİSHANELERİN DURUMU İÇLER ACISI
Muhaliflere yönelik baskıların kişilerle sınırlı kalmadığını ve aileler üzerinden de sindirme politikalarının uygulandığını sözlerine ekleyen Olaş, şöyle devam etti: "İnsan hakları savunucusu Gülbahar Turayeva'nın eşi 8 Ağustos'ta gece yarısı saldırıya uğramış, ancak polis olayı araştırmak ve kayıt altına almak istememiştir. 15 Nisan'da Özbekistan İnsan Hakları Topluluğu üyelerinden Elena Urlaeva ve 5 yaşındaki oğlu evlerinin önünde kimliği belirsiz kişilerce saldırıya uğramıştır. Saldırı sonucunda Urlaeva'nın oğlu Muhammed, beyin sarsıntısı teşhisiyle hastaneye kaldırılmıştır." Mahkûmlara uygulanan işkence, kötü muamele ve hapishanelerin durumu konusunda da herhangi bir iyileşme yaşanmadığını belirten Mazlumder yetkilisi Olaş, şöyle devam etti: "Özellikle muhalif lider ve aktivistlerin tutulduğu hücrelerdeki şartlar son derece kötüdür. Suyun olmadığı hücreler ısıtılmamakta, bazen bir hücrede 80 mahkûm bir arada tutulmaktadır. Hâlen Karakalpakistan'daki Jaslyk hapishanesinde tutuklu bulunan insan hakları savunucusu ve muhalif yazar Yusuf Cuma ise ne ailesiyle ne de avukatıyla görüştürülmemektedir. Hapse atıldığından beri işkenceye maruz kaldığını, düzenli olarak dövüldüğünü, aç ve susuz bırakıldığını, ağır derecede verem hastası olan bir başka mahkûmla aynı odayı paylaşmak zorunda bırakıldığını söyleyen ailesi, Cuma'nın hayatından endişe duymaktadır. Yusuf Cuma'nın 2008 yılında 4 yıl hapis cezasına çarptırılan oğlu Mashrab'ın da hapisteyken öldürüldüğü, ancak hapisten kaçarak kayıplara karıştığı haberiyle olayın örtbas edildiği iddia edilmektedir."
Camiler dışında ibadet etmek yasak
Özbekistan'da din ve vicdan hürriyeti, ciddi sıkıntıların yaşandığı bir diğer meseledir. Uluslararası organizasyonların da kaygıyla belirttiği gibi, ülkede sadece azınlıktaki din mensuplarına yönelik değil, devlet kontrolündeki camiler dışında ibadet etmek isteyen Müslümanlara da ciddi baskılar uygulanmaktadır. Kerimov hükümeti yıllardır tehdit olarak algıladığı Müslümanlara eziyet etmeye devam etmektedir. Binlerce insan, yasaklı İslami örgütlere üye olmak suçlamasıyla uzun süreli hapis cezalarına çarptırılmış ve insanlık dışı koşullarda küçük düşürücü muamelelere maruz bırakılmıştır. İslami parti üyesi olan ya da üye olduğundan şüphelenilen mahkûmların serbest bırakılması talebini reddeden Özbekistan yönetimi, hapishanelerde sakal bırakmayı, yüksek sesle dua etmeyi, birlikte ibadet etmeyi de disiplin suçu olarak görmektedir. Azınlık gruplar için de benzeri baskı ve ihlaller söz konusudur.
Özbekistan'dan kaçanlar da kurtulamıyor
Özbekistan, ulusal güvenlik ve terörle mücadele gerekçesiyle Hizbu't-Tahrir ve Ekremiye örgütleri üyesi olduğunu iddia ettiği sığınmacıların iade edilmesi için komşu ülkelere baskı yapmakta. Şimdiye kadar zorla geri gönderilen sığınmacılar hücre hapsine alınmış ve dışarıdan kimseyle görüşmelerine izin verilmemiştir. Bu da cezaevlerinde işkence ve kötü muamele ihtimalini artırmaktadır. Ne yazık ki Türkiye de 2008 yılında ülkeye sığınmış olan 15'i çocuk 22 mülteciyi zorla sınır dışı ederek İran dağlarına bırakmıştır. Öte yandan 2009 Haziran ve Temmuz aylarında aralarındaki sorunlar sebebiyle savaşın eşiğine gelen Kırgızistan ve Özbekistan, İslamcılara karşı ortak bir harekât düzenlemiş, operasyonlar sırasında İslamcı örgüt mensubu olduğu iddia edilen kişilerin yanı sıra birçok asker ve polis de hayatını kaybetmiştir
M. MUSTAFA UZUN / YENİ AKİT