Orta Afrika'da Katliamların Sıradanlaşması

Fransa'nın öncülük ettiği barış gücü, OAC'deki Müslümanlara yönelik etnik temizliği engellemek yerine aksine bu kıyıma çanak tutuyor.

Dünyanın en fakir ülkelerinden Orta Afrika Cumhuriyeti (OAC), eski sömürgeci Fransa'nın gözetimi altında Müslüman kıyımına sahne oluyor. Ülkedeki karışıklığı fırsat bilerek 54 yıllık bağımsızlık sürecinin ardından OAC'ye dönen Fransa, Afrika'da yeni bir vahşete öncülük ediyor. Mart 2013'te Seleka milislerinin desteğiyle devlet başkanlığı koltuğuna oturan Müslüman lider Michel Djotodia, olayların tırmanması üzerine geri adım atmış ve yerini Catherine Samba-Panza'ya bırakmak zorunda kalmıştı. Ancak bu değişim, sorunları çözmek yerine Müslümanlara yönelik katliamlara hız verdi. Samba-Panza'nın katıldığı bir tören sonrası askerlerin gözleri önünde masum Müslümanların öldürülmesi ve cesetlerinin yakılması, yeni yönetimin yaşanan vahşet karşısındaki kayıtsızlığına da en bariz örnek oldu.

ŞOK EDİCİ BARBARLIK

Diğer taraftan katliam haberlerinin eksik olmadığı OAC'nin başkenti Bangui'de Afrika Birliği askerleri toplu bir mezar buldu. Son gelişmeler, ülkedeki barış gücünün, etnik temizlik uyarılarını dikkate almak yerine aksine yaşanan bu kıyıma ortak olduğunu gösteriyor. Afrika'nın bu yoksul ülkesinde, kelimelerle anlatılamayacak kadar büyük bir insani felaketin yaşandığını ifade eden Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres, 'Toplu etnik-dini temizlik devam ediyor. Şok edici barbarlık, vahşilik ve dokunulmazlık bu şiddeti ortaya koyuyor' diyor. Barış gücünün başarısızlığı ortadayken BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon ise, bölgeye daha fazla asker gönderilmesini talep ediyor.

Hristiyan çetelere öldürme ruhsatı

Fransa öncülüğünde bir nevi dokunulmazlık sağlanan Hristiyan militanların Müslümanları katletmesine açıkça göz yumuluyor. Uluslararası Af Örgütü'nün raporuna göre, bin 600 Fransız ve 6 bin Afrika Birliği askerinin konuşlanmasına rağmen Anti-balaka olarak bilinen Hristiyan militanların Müslümanlara yönelik saldırıları hız kesmiyor. Şuana kadar en az 200 Müslüman'ın öldürüldüğü bilgisine yer veren raporda, 'Uluslararası güçler, sivilleri korumak için hiç başarı göstermiyor ve Anti-balaka militanlarına kendilerini savunmak için izin veriliyor. Bunun sonucunda şimdi şiddet tüm OAC'ye yayılma tehlikesi taşıyor' deniliyor. Örgüt ayrıca, bazı barış gücü askerlerinin 'saldırgan Hristiyan milislerin Seleka'nın çekilmesinden doğan iktidar boşluğunu doldurmasına göz yumduğunu' da öne sürüyor. Tanıkların ifadelerine yer veren raporda, Anti-balakaların kurduğu kontrol noktalarında Müslüman yolcuları araçlarından indirdiği ve aralarında kadınlar ve çocukların da olduğu aileleri katlettiği yönünde bilgiler bulunuyor.

Basılan köyden bir çocuk kurtuldu

En az 20 kişinin öldürüldüğü Bangui'nin batısında bir köyde 11 yaşında bir kız çocuğu saklanırken bulundu. Dört gün boyunca aç ve susuz kurtarılmayı bekleyen çocuğun, ailesinin ve köy halkının katledilmesine şahit olduğu için ağır travma yaşadığı belirtiliyor. Küçük kızı bulan Uluslararası Af Örgütü ekibine göre, cesetlerin köpek tarafından yenildiği Müslüman köyünde geriye sadece bu çocuk kalmış, diğerleri ise ya öldürülmüş ya da kaçmış.

Hiç Müslüman kalmayabilir

İnsan Hakları İzleme Örgütü, Orta Afrika Cumhuriyeti'ndeki iç savaş yüzünden tüm Müslüman nüfusun ülkeyi terk etmek zorunda kalabileceği uyarısında bulundu. Örgütün Acil Durumlar Direktörü Peter Bouckaert, BBC'ye yaptığı açıklamada, 'Şiddet nedeniyle önümüzdeki günlerde geride kalan Müslümanlar da Çad'a gidebilir. Tamamen boşaltılmış Müslüman mahalleleri var. Buradaki evleri yıkıp Müslümanların izlerini siliyorlar' dedi. Öte yandan Af Örgütü'nün verilerine göre, milis saldırıları tarihi boyutlarda Müslüman göçüne neden oluyor. Bini aşkın kişinin hayatını kaybettiği şiddet olayları nedeniyle yaklaşık 1 milyon kişinin evlerini terk ettiği tahmin ediliyor.

Batı'nın bahanesi katliamı hazırladı

Fransız sömürgesinin bittiği 1960'tan bu yana istikrarsızlıkla boğuşan Orta Afrika Cumhuriyeti'nde geçtiğimiz yıl iktidarı ele geçiren Müslüman yönetim, ülkenin 'darbe geleneği'ni yıkarak, 2015'te seçimlerin yapılacağı demokratik bir süreç için yol haritası açıklamıştı. Fransa müdahalesinin başlamasından günler önce Yeni Şafak'a konuşan Orta Afrika Cumhuriyeti Uluslararası İşbirliği ve Planlama Bakanı Abdulkadir Assana, Müslüman adıyla hizmet almanın yasak olduğu ülkede BM'nin ortaya attığı 'Hristiyanlarla çatışma' iddiasını yalanlamıştı. Son gelişmeler, 'Ülkemizde ne cihat ne de dini bir çatışma söz konusu. Amaç; problem çıkarıp, bunu büyütmek ve müdahale etmek için bahane bulmak' diyen Assana'nın sözlerini doğrular nitelikte. Zira o dönem Batı medyasında, özellikle BM üzerinden yürütülen ve Hristiyanların tehdit altında olduğu izlenimi veren 'soykırım' korkusu haberlerinin yerini, müdahalenin başladığı Aralık 2013'ten bu yana Müslümanlara yönelik katliam görüntüleri aldı. Zengin elmas, uranyum ve altın madenlerine sahip olan ülke; Fransa ve Afrika Birliği'nin müdahalesi öncesi, bir önceki rejimin kasayı boş bırakması ve Batı'nın Müslüman bir liderin yönetime gelmesi sonrası ticareti kesmesi nedeniyle zor günler yaşıyordu.

YENİ ŞAFAK
 

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu