Yasin Aktay / Yeni Şafak
Orman yangını dumanından iktidar haberleri okumaya çalışmak
Siyaset özü itibariyle bir iktidar talebidir. İktidara talip olmayan bir siyasi hareket olmaz. Siyasette misyonunu “hep muhalif olmak” diye tanımlayanların siyasal analiz veya söylemlerinin ne işe yaradığı hep tartışılmıştır ama onun bile iktidar arzusunu ya bastıran veya gizleyen bir yetersizlik duygusundan kaynaklandığı da söylenmiştir.
Hiç konuşmadan, eleştirmeden, yönetenlerden hiçbir şey talep etmeyen, tipik ifadesiyle “gölge etmesinler, başka ihsan istemez” sahici bir kinik tavırdan bahsetmiyorsak tabi.
Demokratik siyasette partiler, siyasi hareketler iktidara talip olurlar. Mevcut iktidara rakip olurlar, muhalefet ederler. Yönetime geldiklerinde herşeyi mevcut iktidardan daha iyi yapacağına dair iddialarını ortaya koyarlar. Mevcut iktidarın birşeyleri kötü yaptığını söyleyerek onun yapamadıklarını yapmaya talip olurlar.
Ya mevcut iktidara karşı artan hoşnutsuzluklar veya gerçekten de alternatif öne sürenlerin ikna ediciliği iktidarların demokratik yollarla el değiştirmesini sağlar. Eleştirilerin ve iktidara alternatif olma talebiin sadece iddia düzeyinde kaldığı, ikna edici bir alternatifin sunulamadığı yerde muhalefetin buna rağmen taraftarlarını artırıyor olması, iktidara yönelik hoşnutsuzluğun bir ifadesi olarak da mümkündür. Bir ülke için siyasetin aslında tıkandığı ve geliştirici işlevi yerine yıkıcı işlevinin tehlikeli biçimde öne çıkmasının ifadesidir bu. Böyle bir durumda muhalefet iktidarın bir metal yorgunluğuyla ömrünü bitirip sıranın kendisine gelmesinden başka bir şey yapma ihtiyacı bile duymaz.
Bugün Türkiye’de muhalefetin herhangi bir konuda ortaya koyabildiği üzerinde tartışılabilir hiçbir alternatifinin olmaması biraz da mevcut iktidarın kondisyonunun bitmesinden başka birşeye yatırım yapmadığını gösteriyor.
İktidarı yoran ne olursa olsun, uğraşmak zorunda olduğu herhangi bir doğal afet de olabilir, dünya ölçeğinde veya bölgesel bazda yaşanmakta olan bir siyasi veya ekonomik krizin zorlukları da olabilir. Buradan hükümetin bütün çabalarına rağmen yorgun ve bitkin çıkması ihtimali, orman yangınlarının külünden bir iktidar çıkma ihtimali veya selin götürdüğü kütükleri kapma fırsatı…
Siyaset bu kadar ucuz olmamalı. Bütün yatırımını ve iktidar öngörüsünü rakibinin yorulmasına bağlayıp kendisi hiçbir şey üretmeye gerek duymayanların ülkeyi yönetme ihtimali başlıbaşına ürkütücüdür. Tarihte yaptıkları yapacaklarının yeterli teminatıdır. İktidar için veya iktidara gelme ihtimali karşısında yöneteceğin ülkenin herhangi bir sorunuyla ilgili dört başı mamur hiçbir proje geliştirme zahmetine girmeksizin sadece rakibinin yorulup oyundan düşmesini ve pişmiş iktidarın ağzına düşmesini beklemek. Muhalefetin iktidar için bütün hazırlığı bu aslında, Allah muhafaza.
Marmaris’te çıkan orman yangınını incelemeye giden CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, yaptığı basın açıklamasında hükümeti uçak ve helikopter üzerinden kıyasıya eleştirdiği esnada başının üzerinden geçmekte olan helikopter sesleri kendisine gereken cevabı o anda inanılmaz bir tesadüfle vermiş oluyordu.
O helikopterler o esnada kendileri hakkında konuşulduğunu nereden bileceklerdi?
Helikopterleri anmışken ortama dahil oluvermelerinde bir komplo aramayacaksak, Kılıçdaroğlu’nun yangını duyar duymaz oradan nasıl bir muhalefet fırsatı çıkar diye, hiçbir hazırlık yapmadan koşup gittiğini anlıyoruz. Oysa geçen seneki orman yangınlarında da çok benzer durumlar yaşanmıştı. Orman Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve ülkenin bütün ilgili birimleri yangınları söndürmek için elde olan ve olmayan bütün imkanları seferber etmiş ve olabilecek en akıllı şekilde de kullanmışlardı. Bu yangın başladığından beri de Orman Bakanı ve İçişleri Bakanı hiç olay yerinden ayrılmadan söndürme operasyonlarını yoğun bir çabayla ortaya koyuyorlar.
Bu orman yangının dumanlarından kendisine iktidar haberleri okutmayı uman Kılıçdaroğlu’nun iktidara bütün hazırlığı da bu düzeyde. En azından iki yıldır Türkiye’de herkesin ortalama bilgi sahibi olduğu bir konuda sağlıklı bilgi edinip bu komik duruma düşmeye karşı kendi tedbirini bile alamayacak halde.
Olay geçen yıl da bu yıl da kendi partisinin seçilmiş belediye başkanlarınca yönetilen bölgelerde cereyan ediyor halbuki. Aslında buralarda iktidar olan o. İktidara gelinceye kadar kimseyi bekletmeye hiç hakkı yok. Yerel yönetimin iktidarı olarak yangın söndürme faaliyetlerinin bir yerinden tutabilir, tutmalı da.
Ama kendi iktidarının da yetkisinin de farkında olmadığı halde “hani helikopterler, hani uçaklar!” diye veryansın ediyor. Bunu ettiği esnada da başının üstünde uçan helikopterler, uçaklar ona adeta bir işe yaramıyorsun, bari ayak altında dolaşma derken o dikkatleri dağıtan seslerin kaynağını bile anlamadan ve hızını da alamadan, “verin görevi bize, biz yapalım. Biz yapalım, biz bitirelim. Açarız bir kampanya, gece görüşü olan uçağı da helikopteri de getiririz buraya” diye devam ediyor. Bu millet vermiş zaten vereceğini daha ne istiyorsun?
İşin acı tarafı Kılıçdaroğlu’nun muhalefetin başı olarak bu ilkel yaklaşımda yalnız olmaması. Orman yangınlarına karşı alınabilecek bütün tedbirler alınıyor, söndürme çabaları dünya standartlarının asla gerisinde değil, insanüstü bir çaba da sarfediliyor ve söndürülüyor. Bu sefer “Cumhurbaşkanı’nın konutuna yaklaşınca söndürdüler” gibi en aklı başında insanı çileden çıkaracak bir homurdanma geliyor.
Buralar otel yapılmak, iskana açılmak için yakılıyor bile deniliyor. Orman Bakanlığı anında basıyor açıklamayı ve görüntüleri: Orman arazisi üzerindeki ağaç yandı diye orman arazisi olmaktan çıkmaz. Tekrar ağaçlandırılır orman vasfı da devam eder. Bu hukuki açıklama yetmiyorsa, geçen sene yanmış orman alanları ile bu seneki hallerinin yan yana, üst üste görselleri kör gözleri açsın, aç gözleri doyursun.