Kalıplaşmış bir bilgi var.. “Terör örgütü” mü deniyor.. Hemen akla, silahlar, bombalar, tetikçiler geliyor..
Sanki örgütlerin tüm elemanlarının, mutlaka tetikçi olması gerekiyormuş gibi..
Terör örgütlerinin, tabii ki tetikçilere ihtiyacı var..
Ama örgütün tüm adamları da, elinde silah, adam öldürecek değil ki!
Niye?
Anlatayım.
Bazen elinde silah olan adam, suçüstü olur.
O zaman onu savunacak avukat da lazım!
“Parayı bastırır, avukatı tutarız”la olmaz bu işler.
Öyle sıradan suç değil bunlar..
Bazen olur ki, tek başına avukat da kurtaramaz, tetikçileri..
O zaman ne gerekli?
O zaman da, tetikçiyi aklayacak veya suçu başka türlü aktaracak, zanlıyı olduğundan başka kimlikte gösterecek medya da lazım.
Örgütü sulandıracak, örgüt ile ilgili haberleri küçümseyecek, kamuoyunu örgütün eylemlerine karşı duyarsızlaştıracak bir medya da lazım..
Mesela, darbeciler onbinlerce sayfalık dokümanlarla suçüstü mü olmuşlar? Onbinlerce sayfalık dokümanlar içinde, topu topu 10 tane maddi hatayı, “Bakın, belgeler sahte. Sahte olmasaydı, bu hatalar olmazdı” diyerek sulandıracak gazeteciler de lazım..
Bazen öyle olur ki, örgüte yataklık eden gazeteci de gözaltına alınabilir.. Örgüte yataklık eden bir gazeteci kimlikli adamın, kamuoyunu yönlendirmek için, haberleri nasıl manipüle ettiği belgelenebilir.. O zaman da hemen, henüz gözaltına alınmamış olan diğer gazeteci kimlikliler piyasaya çıkacak, “O belge sadece poliste vardı. Hazırlık aşamasında bu belgeyi kim sızdırdı?Suç işleyen polisler niçin korunuyor?” diye köşe yazıları döktürecekler..
Hükümet devirip, hükümet kurmayı hedefleyen bir örgüt, bunların hepsini önceden planlamalıdır..
Avukatı da, hatta bir tane avukat da yetmez; bazen toplu olarak bir baronun tamamını, olayları örgüt lehine yorumlayacak gazetecileri önceden ayarlamak gerekir..
Hükümet devirme amaçlı örgütler için, tetikçiden çok, bunlar gereklidir aslında..
Tetikçi dediğiniz nedir ki?
İstediğiniz an, istediğiniz kadar bulabilirsiniz. Yeter ki, tetikçiye, “kendisine bir şey olmayacağı” yönde güven verebilin!
Hatta öyle olur ki, yeri gelir, bazı operasyonlar, tetik çekilmeden bile halledilir.
Mesela, hükümetin başını, küçük bir hastalık halinde, örgütten doktorların olduğu hastaneye götürürsünüz.. Orada o küçük hastalığı atlatma adı altında, öyle ilaçlar verirsiniz ki, ülkenin başbakanı, yataktan kalkamaz hale gelir..
Örgüt bu.. Boru değil!
Onun için, örgüte tetikçiden ziyade, profesör lazım.. Doktor lazım.. Hastane lazım.. Üniversite lazım..
Niye?
Olur ki; başbakana kurulan tezgah ortaya çıkabilir.. “Tetik çekmeden halledelim” denilen operasyon, birilerince anlaşılır!
O zaman, hastaya yapılan operasyonu masumlaştırmak, hem de operasyonun mümzilerini kurtarmak gerekir.
Onun için de, örgütün hem Adli Tıp’ta, hem de yargıda adamları olmalı!..
Hastanenin başhekimini alıp cezaevine koyarlarsa, ertesi günü “hasta bu hasta..” denilerek, hastaneye sevki sağlanıp, cezaevi yerine hastanede kalması temin edilmeli.
Üç-beş gün anladık da, tutukluluk ya uzun sürerse?
Hiç farketmez. Örgüt küçük işlerin örgütü değil. Tutuklunun gidebileceği hastanelerdeki profesörler de çok önceden ayarlanmıştır.
Onlar da “Bu hastanın hayati tehlikesi var” der, kapatırlar bir odaya.. Örgüt elemanı, ordan yönetir tüm işlerini..
Sıradan mafya babaları bile, davaların gideceği adliyeden, hakim-savcı ayarlıyorlar.. Paraya boğuyorlar onları.. Otellerde ağırlayıp, fahişelerle buluşturuyorlar..
Maksat, elemanlar yakalandığında, çaktırmadan salıvermek..
Üç tane adamı etrafında toplayan mafya bozuntusu bu ihtiyacı düşünüyor da, “hükümet devirme hedefli örgüt” mü düşünmeyecek bunu?..
Alasını düşünüyor hem de.. .
Baktınız, darbe heveslisi generaller tutuklanıvermiş, birden.
Onları ziyarete gitmeli.. Arkaları sıvazlanmalı. Teslim olmak yok.
Örgüt bu.. Hükümeti devirme amaçlı örgüt..
Boru değil!
YENİ AKİT