HAKSÖZ-HABER
Ayasofya kararı üzerine laik-kemalist kesimin tepkileri cılız kalırken, ‘mahalle’ içinden konuyu ele alış biçimine dair şaşırtıcı tepkiler geliyor. AK Parti iktidarına duydukları tepki nedeniyle konuyu uç noktalara götürenler, Ayasofya kararının politik bir atraksiyondan ibaret olduğunu savunanlar, hatta camiye tebdil kararının toplumu kutuplaştıracağına dair endişe izhar edenler dahi çıkıyor.
Karar yazarı Elif Çakır da bugünkü yazısıyla bu ‘endişeli muhafazakar’ tutum alışlardan birini sergilemiş. Elif Çakır özünde Ayasofya’nın yeniden cami olmasının doğru ve sevindirici bir karar olduğunu söylerken, kararı destekleme sadedinde ortaya konan bazı yaklaşımların aşırı ve temelsiz olduğu iddiası üzerinden kararın değerini ve anlamını küçültme çabası içerisine girmiş.
Yazar Ayasofya kararı ile birlikte dindar camiada coşkuyla sahiplenme tutumunun öne çıkarttığı bağımsızlık vurgularından rahatsızlığını ortaya koyarak “ne alakası var?” diye soruyor.
“Ayasofya açıldı, Türkiye bağımsızlığını mı kazandı?”başlıklı yazının giriş cümlelerini birlikte okuyalım:
“…Ayasofya meselesinin Türkiye’nin bağımsızlığı ile ilişkilendirilmesi ülkemize yapılan büyük bir haksızlıktır. Ayasofya’nın tamamının ibadete açılmasının Türkiye’nin egemenliği ile bağımsızlığı ile ne alakası var?
Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesi kararını kimler verdi?
86 yıl sonra Ayasofya’nın yeniden camiye dönüştürülmesi kararını kimler verdi?
24 Kasım 1934 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Celal Bayar ve dönemin kabinesinde yer alan diğer bakanlar, Ayasofya’nın müzeye çevrilmesi kararının altına attıkları imza ile Türkiye’nin bağımsızlığından feragatine de mi imza atmış oldular?
Türkiye’nin bağımsızlığı için Kurtuluş Savaşını kazananlar onlar değil miydi?
Ne yani 86 yıldır Türkiye, bağımsızlığı eksik bir ülke miydi?
Danıştay Danimarka’nın, Almanya’nın Bakanlar Kurulu kararını mı iptal etti?
Danıştay 1924 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etmekle, Cumhurbaşkanı Erdoğan Ayasofya’yı Diyanet İşleri Başkanlığına devreden kararnameyi imzalamakla, Türkiye’nin hangi bağımlılığını ortadan kaldırdılar!?
Eğer öyleyse AK Parti, bu vatanseverlik için niye 18 yıl bekledi?
***
Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi elbette manen bizleri mutlu edecek, göğsümüzü kabartacak bir olaydır. Ancak bunun bağımsızlıkla, egemenlikle hiç bir ilgisi yoktur.
Ama ah şu hamaset, ah şu popülizm!
Hamaset ve popülizm sadece siyasetçiler için tedavisi olmayan bir hastalık değildir. Bu amansız virüsün dozunu bir kere almaya başlayan siyasetçisi de akademisyeni de gazetecisi de nerede duracağını bilmiyor…”
Tamam, hamaset göz karartır ama müzmin muhalifliğin de hamaset kadar göz karartıcı olduğunu unutmamak gerekiyor.
Elbette kimse şekli bir bağımsızlık tartışması yapmamalı, zaten yapmıyor da ama Elif Çakır, Ayasofya kararı gündeme geldiğinde “Rusya ne der, batı ne der” vb. baskılama unsurlarının mahiyetini de dikkat almak zorunda değil mi?
Hele yazarın Kurtuluş Savaşı vb. vurguları gerçekten çok anlamsız olmuş. 5 asırlık camiyi müzeye çeviren bir anlayışın hakim olduğu bir ülke gerçeğiyle ‘kurtuluş’ kavramının nasıl izah edilebileceğini keşke anlatsa da biz de öğrensek!