Orada Yetimlerimiz Var...
Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Suriye’de de zalimlerin zulmü altında yaşam mücadelesi veren kardeşlerimiz var. Tek suçları çağın firavunlarına köle olmayı reddetmeleri. Dile kolay tam 8 yıldır her türlü kısıtlı imkana rağmen kendilerini dünyanın süper güçleri ilan eden emperyalistlere karşı onurlu ve izzetli bir direniş örneğini bizlere göstermektedirler.
Dünyaya dizayn eden zalimler, 8 yılı aşkın bir zamanda, Suriye topraklarını yeni silahlarının “deneme” alanına çevirdiler. Öyle bir duruma gelindi ki Suriye’de her gün 100 insan öldürülse (ki öldürülüyor) kimsenin umurunda bile olmamaktadır. Hakeza aynı durum farklı bir yerde, Yahudi birinin öldürülmesi ile gündem olursa bütün dünya ve medya mensupları ayağa kalkar.
İslam coğrafyasının kan gölüne çevrilmiş topraklarında milyonlarla tanımlanacak kadar yetim bırakılmış masum çocuk var. Bunlar masum, küçücük yavrular… Yetimliğin şartlarıyla boğuşmak zorunda bırakılan bu yavrucaklar kimsesiz ve perişan haldeler… Allah Resulü’nün (sav) sözünden yola çıkarak ifade edecek olursak, müslümanların dertleriyle dertlenmeyenler bizden değildir.
İşte bu duygularla Suriye’de dünya yetimler gününde bizlere emanet edilmiş yetim çocuklarımızı sevindirmek için bir dizi etkinlik yapmak amacıyla yetim kardeşlerimizi ziyaret ettik. Türkiye’den 4 kardeşimle birlikte derneğimizin şubeleri arasında ortaklaşa başlattığımız bir kampanya neticesinde 3 günlük Suriye ziyaretimiz oldu. Öncelikle Atme kampında yetimhane açılışı, ardından yetimlerle iftar, ondan sonra yetim ailelere gıda ve oyuncak dağıtımımız oldu. Yetimlerle 3 gün geçirmek bizlere beraberinde birçok anı bıraktı. Kampları dolaşırken gördüğümüz yetim çocukların yanımıza gelip ellerimizden sımsıkı tutup hiç bırakmak istememeleri beni çok duygulandırdı, masum bakışları ve sevgiye aç yürekleri…
Ey çağdaş nemrutlar bu masum yavrular size ne yaptı? diye haykırmak istedim. Bu kadar katliam ve döktüğünüz kan yetmedi mi! Ama unutmayın ki bir gün gelecek sizlerden bu zulümlerin hesabı sorulacak. O gün güçleriniz ve silahlarınızın hiçbir anlamı olmayacak o gün o mazlum çocukların Rabbi olan Allah sizlerden hesap soracak ve o hesap günü pek yakın olacak.
Bu çocukların da yaşıtları gibi parklarda oyun oynamaya, güzel okullarda öğrenim görmeye, güzel elbiseler giyinmeye ve güzel yemekler yemeye hakları neden yok! Birkaç gün sonra bayram var çocuklar bayram sabahı kalkacaklar ve babalarına sarılıp ellerini öpecekler hatta harçlık isteyecekler; ailesiyle beraber yakınlarını ziyaret edecekler, peki ya Suriye’de geride bıraktığımız bu masum bakışlı yavrularımız?…
Onlar babalarına asla sarılıp ellerini öpemeyecekler; çünkü babaları çoktan katledildi. Bayramda hiçbir aile yakınlarını ziyaret edemeyecek. Çünkü zalimler ailelerini darmadağın etti. Bu çocukların kanatları kırıldı… Başka yerde çocuklar kalemle tanışırken, Suriye’deki çocuklar bomba ve mermilerle tanışır. Bütün hayatları boyunca sığınacakları güvenilir bir liman olan baba olgusundan ve babanın verdiği emniyet duygusundan mahrum kalacaklar.
Ziyaretimizin son günüydü belki 30 yetim çocuk bir araya gelmiş ve patlamış plastik bir topun etrafında koşuşturuyorlardı. Ayağında ayakkabısı olmayan, üzerinde yırtık eski elbiseleriyle dolaşan çocuklar… bir çocuğun yüzündeki düşünceli bakışlar… hepsi zihnime kazınan bir hüzün tablosu gibiydi.
Bizler bu yetim yavrularımıza imkanlarımız dahilinde sahip çıkmak zorundayız. Çünkü bu bir sorumluluk ve bu yavrucaklar bizlere birer emanet… Emanetlerimize sahip çıkmalıyız onları hiçbir zaman unutmamalıyız. Bu yetimleri kötü niyetli zalimlere bırakmamalıyız. Onların yarınları çok önemli, bizler sahiplenmez isek, zalimler leş kargaları gibi fırsat kollayacaklar. Bu temiz yavrularımıza kötülük aşılayacaklar sonucu felaket olacak işler yaptıracaklar. Ziyaretimde gördüğüm yokluk ve mazlumiyet kendi halimiz üzerine beni tekrar düşünmeye sevk etti. Sahip olduğumuz bunca nimetin değerini iyi bilmemiz gerekir. Şartlarımız ne olursa olsun bizlerden daha zor durumlarda yaşayanların olduğunu unutmamalıyız. Bu yüzden bu tür faaliyetlerimizi çoğaltıp kurumsallaşmış yapılarımıza tüm Müslümanlar olarak destek sunmalıyız. Unutmayalım ki, bir gün hepimiz Rabbimizin bizi rızıklandırdığı nimetleri, vakti, enerjiyi O'nun yolunda kullanıp kullanmadığımızdan hesaba çekileceğiz!