Önyargının doğru gibi gösterdiği yalanlar!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Deniliyor ki, “Balyoz sanıkları için yakalama kararı verildi. Ama duruşmaları 5 ay sonra. Böylece 5 ay duruşmasız tutuklu kalacaklar! Bu yargısız infazdır.”

Bu iddia doğru mu?
Hayır, doğru değil.
Sadece Balyoz sanıkları için değil. Türkiye’deki tüm cezaevlerindeki tutuklular için, en geç bir ayda bir duruşma yapılması zorunludur. Duruşma yapılamıyorsa, tutuklunun tahliyesi, isteği olmasa bile ayda bir defa mahkemece incelenir ve karara bağlanır. Dolayısı ile Balyoz sanıkları da, ilk duruşma günleri Aralık ayında da olsa, o güne kadar tam dört defa dosyaları tekrar tekrar incelenip, tutukluluk hallerinin devam edip etmeyeceğine karar verilecek. Bu arada sanık avukatlarının yapacakları itirazlar ise, her zaman için mümkün..
Öyle ise, “Yakalama veren mahkemenin Aralık ayına duruşma vermesi, yargısız infazdır” iddiası doğru değildir.
Bir başka yanlış:
“Yakalama kararı verilen sanıklar, 7 günlük itiraz sürelerini kullanacaklar. Sonucuna göre sanıklar cezaevine gönderilecek veya gönderilmeyecek!”
Hayır, bu da yanlış.
Yakalama kararına itiraz prosedürü kanunda var.
Ama bu itiraz, yakalama kararının uygulanmasını önleyecek bir prosedür değil. Yakalama kararı olan her kişi, görüldüğü yerde gözaltına alınıp, ilgili mahkemeye götürülür. 7 gün içinde veya sonra, yapılan itiraz üzerine kişi salıverilirse, bırakılır. Ama itiraz edilmesi veya itiraz için daha süresinin olması, kişinin yakalanmasını önleyen bir prosedür değil.
Bir başka iddia: “Aleyhine yakalama kararı çıkartılanlar, adresleri belli kişiler. Tutuklanmaları gerekmez. Aksi kararlar, keyfiliğin sonucudur!”
Bu iddia da yanlış.
Her adresi belli olan kişinin, tutuksuz yargılanması gerektiği söylenemez. Adresi belli olmamak, tutuklama için bir sebeb.. Ama tutuklanma için tek sebeb “adresin belli olmaması” değil. Başka sebeblerle de yakalama kararı verilir.. Örneğin çok ağır bir suç işlendiğinde, tutuklama zaten zorunlu. Delilleri karartma ihtimali olduğunda, tutuklama zaten zorunlu..
Örnek verelim.. Bu ay içinde, Ankara Emniyet Müdürü niye tutuklandı? Emniyet müdürünün adresi belli değil miydi? Tabii ki adresi belli idi. Ama delilleri karartma ihtimali vardı. Onun için tutuklandı..
Aynı şekilde, Balyoz davasında da, sanıkların kendilerine yöneltilen isnatların doğru olmadığı, düzmece olduğu, uydurulmuş iddialar olduğu savunmaları, delillerin karartılması ihtimalinin de artmasına yol açıyor.Bu durumda da, zorunlu olarak tutuklama kararı verilmesi gerekiyor.
Yani Balyoz sanıkları, aleyhlerindeki iddiaları “iftira” olarak belirtip inkar ederek, delilleri de bu yönde karartma ihtimallerini öne çıkarıyorlar.Bu durumda da, tutuklama zorunlu oluyor.
Bir başka yanlış yorum da şu: “Özellikle görevdeki birçok generalin yakalama kararına muhatap olması, terörle mücadeleye sekte vuracak!”
Bu iddianın doğruluğunu tesbit çok kolay.. Hiçbir generalin tutuklu olmadığı, hatta general aleyhine dava açılmasının hayal bile edilemediği 1990-2000 yılları arasındaki terörle mücadele sonuçlarına bakalım.. Eğer o tarihler arasında çok büyük başarılar elde edilmiş, ancak son iki yılda sıkıntılar yaşanmış ise, bu yorum doğru demektir.
Rakamlar ne diyor?
Rakamlar, 1990-2000 arasında bugünkünden çok daha kötü günler yaşadığımızı gösteriyor.. Öyle ise, generallerin sorgulanmasının, terörle mücadeleye sekte vurduğu iddiası da doğru değil.
Kaldı ki; teröre karşı mücadele, fiilen şu generalin, bu generalin bireysel katkısı ile değil, en alt kademedeki erlerimizin can pahasına yaptıkları mücadele ile oluyor.. Dolayısı ile, generallerin cezaevinde olması, terörle mücadeleyi etkilemez.
Deniliyor ki, “Tam da YAŞ toplantısı öncesini mi buldunuz? Bu davanın yakalama kararları niye YAŞ toplantısından hemen önce verildi?”
Bu soru da hem hukuk cehaletinden, hem de gözü körü avukatlık yapmaktan kaynaklanıyor.
Yakalama kararı, suçun ilk ortaya çıkması sırasında verilebilir. Savcının ifade alması sonrasında olabilir. Yeni bir delil elde edilmesi sırasında olabilir. Özellikle de davanın açılıp, duruşma günü belirlendiğinde olabilir. Dolayısı ile son yakalama kararları, duruşma günü belirlenirken verildiğinden, uygulamada sık sık karşılaşılan bir durumdur. Önyargılı değildir.
Doğrular ve yanlışlar, işte böyle sıralanıp gidiyor.
Görüyorsunuz, bulunduğunuz siyasi noktaya göre, doğrular nasıl çarpıtılıyor. Yalanlar nasıl makul gibi gösteriliyor.. Ama küçücük bir araştırma, yalanları ortaya koyuveriyor!

VAKİT