Siyonist işgal devletinin cumhurbaşkanı Şimon Peres’in Davos’taki toplantıda Başbakan Sayın Erdoğan’a karşı sergilediği tavır tam anlamıyla arsızlıktır. Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi tamamen bir suçluluk psikolojisini yansıtıyordu.
Siyonistlerin gelenek haline getirdikleri stratejileri de zaten budur. Suçlu da olsalar baskın çıkmaya çalışırlar. Uluslararası Siyonizmin lobicilik anlayışı budur. Kendi güçlerini balon gibi şişirdikleri gibi o balonla bütün herkesi korkutmaya ve kendi iğrençliklerinin üzerine gidilmesini engellemeye çalışırlar.
İşgalci Siyonist rejimin cumhurbaşkanının orada öne sürdüğü iddiaların ve kullandığı malzemelerin tamamı asılsız iddialardan ve tutarsızlıklardan oluşuyordu. Zaten işgalci Siyonistin yaptığı tümüyle haksızlık ve zulüm olduğu için yalandan başka tutunacağı bir dal kalmamıştır. Bu yüzden de gerekçe diye ileri sürdüklerinin aslında gerçekleri yansıtmadığı, gerçeklerin onun söylediğinden çok farklı olduğu yüzüne vurulduğu zaman tutunduğu dalların peş peşe koptuğunu görüyor ve fena halde rencide oluyor. Bu kez karşısındakinin konuşmasını, gerçeklerin önüne konmasını engellemeye çalışıyor. Kendisine tutarsız iddialarını ve yalanlarını ortaya koyabilmesi için sınırsız süre tanınmasını isterken, arkasına aldığı taraflı zihniyetin baskıcı tutumundan yararlanarak doğruların konuşulmasını engelliyor.
Davos’taki hadisede aynı zamanda Batı’nın ikiyüzlülüğünü ve taraflılığını bir kez daha gördük. Gazze’de pek çok savaş suçu işleyen, fosfor bombaları atarak kundaktaki bebekleri yakan, BM’nin sığınma noktalarını kasten hedef alan, camileri namaz kılanların üstüne yıkan Siyonistin icra ettiği onca vahşeti savunması için 25 dakika süre tanınırken, bu vahşetin savunulmasında kullanılan yalanların açığa çıkarılmasına, doğruların ortaya konmasına hemen engel olundu. Batı zihniyetinin hukuksuzluğunu, Siyonist saldırgandan yana taraflı tutumunu burada da gördük. Ama bu tutumu onun için bir utançtır. Batı insanı da dâhil olmak üzere vicdan sahibi herkes bu taraflı tutumdan rahatsız olacaktır.
İşgalci Siyonistin arsız ve onun arkasında duran Batı zihniyetinin taraflı, saygıya muhalif tutumu karşısında yapılması gereken onurlu bir şekilde tepki gösterilmesi, uygulamanın protesto edilmesi ve onların bu saygısız hareketlerini bütün dünya kamuoyunun görmesini sağlayacak çıkış yapılmasıydı. Başbakan Tayyib Erdoğan da bunu yaptı ve yerinde bir hareket gerçekleştirdi. Bu hareketiyle sadece kendi tepkisini ortaya koymadı, orada kendisine karşı gösterilen saygısızlığı, Batı’nın Siyonist işgalciden yana taraflı tutumunu bütün dünya kamuoyunun görmesini sağladı. Bu arada Siyonist işgal yönetimine karşı verilen mesajı da hadise vesilesiyle herkes duymuş oldu.
Peres’in ve onun arkasında duran taraflı Batı’nın tutumuna karşı Erdoğan’ın gerçekleştirdiği onurlu çıkış Gazze’deki vahşi katliama tepkili tüm kalabalıkların vicdanlarında yankı bulmuştur. Fakat ilginçtir ki uluslararası Siyonizmin gönüllü elçileri ve lobicileri gibi çalışan bazı yorumcular Peres’in orada sergilediği saygısızlığa karşı herhangi bir tepki göstermezken, Erdoğan’ın çıkışına karşı kendilerini son derece cüretkâr hissediyorlar. Siyonist saldırganın suçluluk psikolojisinden kaynaklanan saygısız tutumunu değil, bu tutuma gösterilen tepkiyi mahkûm etmeye çalışıyorlar. Bu zihniyetin sahipleri Gazze’ye yönelik saldırıda da işgalci Siyonistin vahşi saldırısını değil, bu saldırı karşısında vatanlarını, haklarını savunanları mahkûm etmişlerdi. Dolayısıyla sergiledikleri tutumu çok da garipsemedik.
Fakat burada ilginç olan şey, uluslararası siyonizmin strateji üretme merkezleri “Yahudi lobiciliği” adına kendi katillerine, o katillerin saygısız çıkışlarına sahip çıkarken, onların içimizdeki gönüllü elçilerinin hemen diplomasi numaralarına yatmalarıdır. Kendilerine verilen görevi icra edebilmek için diplomasi numaralarını bir maske olarak kullanmaya çalışıyorlar. Onlara sormak gerekir: Sizin için bu derece önemli olan diplomasi kurallarını Siyonist işgal devletinin saldırgan ve saygısız tutumu karşısında neden rafa kaldırıyorsunuz? Bu tutumunuz sizin nerede durduğunuzun bir göstergesi değil midir?
İşgalci Siyonist devletin saldırgan tutumunu savunmak için lobicilik örtüsüne bürünenlerin de “Yahudi lobiciliği” adı altında vahşetin lobiciliğini yaptıkları artık ortada. Buna kim her ne adına sahip çıkarsa çıksın eli kanlı bir lobicilik yapmış olur.
Erdoğan’ın çıkışına verilen destek gösteriyor ki kalabalıkların sesi vahşetin arkasında durmaktan çekinmeyen lobilerin sesini bastıracaktır. Bu kalabalıkların desteğini arkalarına alanlar sağlam bir duruşla Siyonist vahşete karşı tavır koymaya devam eder, bu tavrı icraata taşımada da aynı cesareti gösterirlerse lobilerin gerçekte birer balon olduğunu göreceklerdir.
Lobiler kendi katillerine sahip çıkarken, bizim de siyasi çizgimiz ne olursa olsun onurlu çıkışlara sahip çıkmamız ve destek vermemiz gerekir. Yanlışları eleştirme haklarını kullananların haklı ve onurlu çıkışların arkasında da aynı derecede açık yüreklilikle durmaları, destek vermeleri gerekir.
VAKİT