Onlar Anter ve Aydın’ın katilleri

Diyarbakır’da görülmekte olan JİTEM davasında ilginç gelişmeler yaşanıyor. Mahkeme, İçişleri Bakanlığı’ndan kimlikleri değiştirilen Ali Ozansoy, Hüseyin Tilki, Fethi Çetin ve Kemal Emlük’ün yeni nüfus bilgilerini istiyor. İçişleri Bakanlığı bu talebi komik bir gerekçeyle reddediyor: “Biz bu itirafçılara çok masraf ettik; yüzlerini değiştirdik, ailelerine ve kendilerine yeni kimlik çıkarttık, iş bulduk, topluma kazandırdık, onları deşifre etmemizi bizden beklemeyin.”

Buna karşılık mahkeme, İçişleri Bakanlığı’na suç işlediklerini hatırlatan bir yazıyla karşılık verdi: “Suç işleyen bir kişiye araştırma, yakalanma, tutuklanma ve hükmün infazından kurtulması için imkân sağlayan kimse altı yıl hapisle cezalandırılır. Bu suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında arttırılır.”

İçişleri Bakanlığı’nın bu yazıya nasıl bir yanıt vereceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ama şöyle bir önemli sorun var. Mahkemenin Bakanlık’tan açık kimliklerini istediği o dört kişinin karıştığı olaylar yenilir-yutulur cinsten değil. Diyarbakır’da işlenen iki önemli faili meçhul cinayete katılmışlar. Birincisi 1991’de işlenen Vedat Aydın cinayeti. HEP Diyarbakır İl Başkanı Aydın’ın kaçırıldıktan iki gün sonra cesedi bulundu. Feci şekilde işkence edilmişti. JİTEM çalışanı Abdülkadir Aygan, ses getiren itiraflarında (İçişleri Bakanlığı’nın açık kimliklerini gizlemekte direndiği) Ali Ozansoy ile Fethi Çetin’in, Aydın’ı kaçırıp öldüren tim içerisinde yer aldığını belirtiyor. Bu cinayetin ardından Diyarbakır’da düzenlenen cenaze törenine katılanların üzerine de ateş açılmış, onlarca kişi hayatını kaybetmişti.

İkinci büyük olay, 1992’deki Musa Anter cinayeti. Aygan, Anter cinayetiyle ilgili yaptığı itiraflarda Ali Ozansoy’un “infaz timinde” yer aldığını, telsiz kumanda merkezinde operasyonu koordine ettiğini belirtiyor. Aygan’ın itiraflarında Ali Ozansoy, Hüseyin Tilki, Fethi Çetin ve Kemal Emlük’ün JİTEM’in “çekirdek ekibi”nden olduğu da belirtilmiş.

İçişleri Bakanlığı’nın dört sanığın kimlik bilgilerini mahkemeye göndermeyerek, en az Ergenekon soruşturması kadar önemli olan JİTEM davasının derinleşmesini engelliyor.

Adı geçen dört kişi örgüt hakkında verdikleri bilgilerle, yaptıkları itiraflarla güvenlik kapsamına alınan sıradan itirafçılar değil. Bunlar kısa adı JİTEM olan, Güneydoğu’da binlerce insanın öldürülmesinden sorumlu gizli ama resmî bir kurumun emrinde tetikçi olarak çalışan kişilerdir. Bunun için de Bakanlık, bu kişileri koruyarak yasalara aykırı davranmaktadır. Ama bundan daha önemlisi bir şey daha var. Demokratik açılımı koordine eden İçişleri Bakanlığı, JİTEM davasının Güneydoğu için ne kadar önemli olduğunun farkında değil. Oysa bölgedeki JİTEM davaları birleştirildi. Faili meçhul cinayetlerin faillerinin bulunması için yeni bir fırsat doğdu. Mahkeme bunun üzerine gidiyor. İçişleri Bakanlığı da, mahkemenin ihtiyaç duyduğu bilgilere kısıtlama getirme yerine bu çok önemli davanın derinleşmesi için çalışmalı.

kurtulustayiz@gmail.com

TARAF