İstanbul Forumu’nda Başbakan Erdoğan’ı dinliyorum. Bir kulağım Habur sınır kapısında, PKK’lı grup sınırdan giriş yaptı mı, ne oldu?.. Erdoğan daha çok Ortadoğu’da barış ve Türkiye’nin buna katkılarını anlatıyor.
Öğle vakti bir iş yemeği.
Konu yine barış.
Ortadoğu’da barış ve istikrar açısından Amerika‘yla Türkiye’nin katkıları ne olabilir?
Washington’da Demokratlara ve Başkan Obama’ya yakın Brookings Enstitüsü’yle TÜSİAD’ın ortaklaşa düzenledikleri toplantıda Obama yönetiminin Türkiye’den beklentileri konuşuluyor.
Bir kulağım yine Habur’da.
Giriş oldu mu?..
Olay çıktı mı?..
Cep telefonuma gelen mesajlardan neyin ne olduğunu izlemeye çalışıyorum. DTP tarafından yapılan bazı açıklamaları özetle okuyorum.
Evet, önemli bir gün.
Kürt meselesinde gerçekten yeni bir sayfa açılabilir ya da tarihi bir dönüm noktası olabilir. Ama dikkatli olunması koşuluyla...
Bu açıdan bazı açıklamaların çok da yutkunarak yapılmadığı dikkatimi çekiyor. Oysa soğukkanlı olmak lazım. Frene basmak, hangi sözün nereye gideceğini kestirmek gerekiyor.
Unutmayın, gelenler PKK’lı...
‘Dağ’dan geliyorlar.
Daha düne kadar ellerinde silah, dağda devlete karşı dolaşmışlar. Eğer bu noktaya yeterince dikkat edilmezse, bu konunun duyarlı boyutları, olayın kabarttığı heyecan dalgasının içinde gözardı edilirse, Habur’dan giriş ters de tepebilir.
Bir başka deyişle:
Türk kamuoyu meselesi...
Kürt meselesinin çözüm rayına oturmasını istemeyenlerin, bu ülkede barış ve demokrasiden korkanların gücü küçümsenmesin.
Her yerde varlar!
“PKK’lılar kahraman gibi karşılanıyor!” söylemi Türk kamuoyunda çok etkili olabilir. Habur’dan giriş yapan ‘Barış grupları’yla ilgili olarak eğer soğukkanlı davranılmaz ve olayın heyecanıyla ölçüler kaçarsa, aşırı milliyetçi tepkilere çanak tutulmuş olur. Kürt açılımıyla uç veren ‘barış süreci’nin ruhu zarar görür bundan...
Başbakan Erdoğan’ı dinliyorum.
Yakın geçmişin Demokrat yönetimlerinde önemli görevler üstlenmiş Brookings Enstitüsü’nün Başkan ve Başkan yardımcıları Strobe Talbott’la Martin Indyk’i dinliyorum.
Ortak özlem barış!
Not defterimin bir kenarına kendi yorumumu yazıyorum:
Başkan Obama eğer Nobel Barış Ödülü’ne gerçekten layık olmak istiyorsa, önce İsrail’e gereken baskıyı yaparak Filistinliler için adil ve kalıcı bir barışın kapısını açsın.
Erdoğan’ın sözünü not ediyorum:
“Dış politikamızda her hangi bir eksen kayması yok. Başlangıçta neredeysek, bugün de oradayız.”
Bir başka cümlesi Erdoğan’ın:
“Gazze’de ablukanın böyle sürüp gitmesi barışı sabote etmektir. İnsanların acılarını arttırmaktır. Gazze’de 13 ay önce yaşanan trajedinin yaraları hâlâ sarılmadı. Gazze üstündeki ablukanın kaldırılması yalnız Filistin’in değil, İsrail’in güvenliği için de önemlidir. Bunları bir Müslüman olduğum için değil, insan olduğum için söylüyorum.”
Başkan Clinton döneminde Ortadoğu’dan sorumlu Dışişleri Bakan yardımcılığı ve ABD’nin İsrail Büyükelçiliği görevlerinde bulunmuş Martin Indyk, Başkan Obama’nın dış politika gündemini beş noktada özetliyor:
İslam dünyası, İran, Filistin-İsrail sorunu, İsrail’le Suriye ve Lübnan, Irak.
Sonra da ekliyor:
“Türkiye bu beş konudan en az dördünde anahtar niteliği taşıyan bir oyuncudur.”
Martin Indyk, Türkiye’nin İsrail’le kötüye giden ilişkilerinin Suriye’yle arabuluculuk rolünü olumsuz etkileyeceğini belirtiyor.
Türkiye’nin Amerika nezdindeki önem ve ağırlığına dikkati çekerken de Afganistan'a özellikle işaret ediyor. Bu ülke için Türkiye’den ‘muharip güç’ beklentisinin Washington’da devam ettiğini belirtiyor.
Martin Indyk, Başbakan Erdoğan’ın ay sonunda Başkan Obama’yla Washington buluşmasının gündeminin en başına da Afganistan’ı koyuyor.
Evet, barış arayışları...
Afganistan’da, Irak’ta, Filistin’de, İsrail’in Lübnan ve Suriye’yle ilişkilerinde barış ve istikrar...
Bir kulağım Habur’da...
Çünkü bütün bu ‘barış arayışları’nın önemli bir parçası da yalnız Türkiye’nin değil, tüm bölgenin Kürt meselesiyle ve PKK sorunu ile bağlantılı.
Eğer Kürt meselesinin silahla, şiddetle bağı koparılabilirse, yani dağda silahlar susar ve bir daha ölüm haberleri gelmezse dağdan, işte o zaman bilin ki, hem bizim ülkemizde, hem bölgemizde barış kapısı çok daha fazla açılır.
Onun içindir ki:
Habur’dan dün giriş yapanlar ve onları heyecanla karşılayanların, DTP’lilerin dikkatli olmasında yarar var.
Evet, önemli bir sayfa açılıyor. Evet, tarihi kavşak dönülebilir. Ama dikkat edilmesi şartıyla...
Barış ve demokrasiden korkanlara fırsat verilmesin!
MİLLİYET