Haberi Samanyolu verdi. CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın bir seçmeniyle yaptığı konuşma kayda alınmış. Ortalama her vatandaşın şahit olacağı pervasızlığa, saygısızlığa 'yuh' diyeceği diyalog aynen şöyle gelişiyor: Partili: Hacca niyetlendim. Önder Sav: Hacca mı? Partili: Evet. Önder Sav: Boşver Araplar'a kaptırma paranı. Partili: Yaşım oldu 80, bir ayağım mezarda. Önder Sav: Bakarsın Muhammed bırakmaz seni kalırsın oralarda, gitme.
Tanımayanlar için Önder Sav, Baykal'ın sağ koludur. 22 Temmuz 2007 hezimetini, Baykal gibi akıllıca davranarak aylarca insan içine çıkmama yoluyla atlatmayı seçseydi iyiydi. Bunun yerine seçim sonuçlarını, “Seçmen, CHP'ye yine ana muhalefet görevi verdi” şeklinde değerlendirerek cümle alemi kendine güldürmek pahasına cehdini ispat yolunu tercih etmişti. Arsızlıkla, 'Yarabbi şükür' mantığıyla başarısızlığın faturasını millete kesmiş, tereyağından sıyrılan kıl gibi, işin içinden çıkıvermişti. Bu laflarıyla uzun uzun sarakaya da alınmıştı gerçi ama, ne gamdı. O, kızgınlığını alaycılığa vurmuş, rahatlamıştı.
Ama artık bu son vukuatı, ne “milyonlarca insanın yüzüne karşı söylenmek istenecek türde” bir kızgınlık dışavurumu, ne de içinden kolayca sıyrılınabilecek bir kabahat. Önder Sav, büyük ihtimal rahat hissettiği bir ortamda sarfettiği lafların kamuoyuna yansıyacağını hesap edemedi, aynı olasılıkla CHP seçmeninin 'hac' gibi bir talebinin olmaması gerektiği düşüncesiyle 80'lik seçmene 'had bildirmek' istedi. Bunun için klasik İslam, Arap düşmanlığını çirkin alaycılığına katık etti.
Gelgelelim öyle bile olsa, halkın olduğu iddia edilen bir parti kurmayı, seçmenini isteğinin içeriği nedeniyle irrite edebilmeli mi? Bu laflara, Sav'ın temsil ettiği zihniyeti değil, sadece kendisini bağlayacak münferit bir 'saçmalama' muamelesi çekmek mümkün mü? Bu kademedeki birinin ifadelerinin genel itibariyle partisinin resmi görüşü olarak kabul görmesi usuldense hem de?
CHP Denizli İl Başkanı Ali Kavak'ın Peygamber'e yaptığı saygısızlığın üzerinden çok geçmemişken, CHP'li kadınların Kur'an ve Ezan'dan rahatsızlıklarını açıkladıkları video görüntüleri net alemlerinde tıklanma rekorları kırarken, böylesi bir konuşmaya 'dil sürçmesidir' deyip geçmek vicdana sığar mı?
Yeryüzünde bir buçuk milyar mensubu olan bir dinin Peygamberi'ni, okey arkadaşından sözediyormuş gibi anmayı, hele de sözkonusu kişi o dinin mensuplarının çoğunluğu oluşturduğu, saygı görmesi icap eden bazı kutsallar bulunduğuna dair toplumsal bir konsensüsün varolduğu bir coğrafyada yaşıyorsa, hoş görülebilir mi? Püritenlikle suçlanmamak, hassasiyet eşiği fazla düşük olmakla itham edilmemek için, 'tıkaç taktım, duymuyorum' ayaklarına yatmak mı gerekir? Hiç sanmıyorum.
Önder Sav, dindar değildir, Müslüman da olmayabilir, olsa bile belki bunu kendine yedirememektedir, Araplar'a düşmandır, Peygamber'e, O'nun öğretilerine/getirdiklerine, hatta Allah (cc) kavramına uzaktır, zıttır, gıcıktır. Ama bunların hiçbiri, milyonlarca insanın mensup olduğu dini, o dinin kitabının “alemlerin yüzüsuyu hürmetine yaratıldığını” söylediği Peygamber Efendimiz'i ve O'nun şahsında milyonları tahkir ve tezyif etmek için geçerli mazeret değildir. Hele de sözkonusu kişi Müslüman bir ülkede yaşıyorsa, hele de yaptığının ne anlama geleceğini bilebilecek kadar memleketin dinamiklerinden haberdarsa, kabahati ikiyle değil, Türkiye'de yaşadığı yıl sayısıyla çarpılır.
Bu sözler adıyla sanıyla hakarettir, çünkü bu İslam'ın ibadet ritüellerini gerekli görüp görmemekle ilgili bir görüş beyanı değildir, dini pratiklerle alay etmektir, Peygamber'e adıyla hitap etmek ise bir başka saygısızlıktır. Dünyanın faşizme geçit vermeyen bütün medeni toplumlarında, inanca saygı esastır ve yine 'ayrımcılığı' bir politika olarak benimsememiş hiçbir ülkede insanlar, kutsallarına edilmiş hakaretlere susmak, inancına cephe almış saygısızlığı sindirmek zorunda da değildir.
Kimse kalkıp da, Sav'dan 'hac' için maddi yardım isteyen CHP'linin komplo için orada bulunduğunu söylemesin. Bu, “CHP'li vatandaşların ibadetle filan işinin olmadığı/olmayacağı” önyargısına su taşımak ve en başta samimi CHP seçmenlerine haksızlık etmek olur ki, Sav'dan çok ona 'hac' talebini ileten yaşlı seçmeni suçlayanların yaptığı bir yanlış da, budur.
Kaldı ki komploysa bile bu, zaten en baştan bu yana bendenize hiç samimi gelmemiş olan “din de bizim, millet de bizim, çekil aradan” göz boyamasının altın renkli yaldızlarını dökmüş, altındaki sivri dişli, çirkin sırıtışlı din düşmanlığını ortaya çıkarmış, CHP'nin asla dillendirilmemiş din nefretini kabak gibi ortaya sermiştir. “Hangi millettir bu ve hangi dindir pardon ama” düşüncesine sebebiyet vermiştir. Öyle ya, hiçbirinden mutmain değiller ki…
Bundan böyle o afişlerini, inançlara saygılı laikliklerini, sağa açılma politikalarını filan yanlarına alıp, bir dağ köyüne çekilmeleri, demokrasi gibi, inanca saygı gibi modern mottolar, insanlık bilgisi yolunda katedilmesi gereken mesafeler gibi hususlarda düşünmelerini salık verirdik ama, “bunu seçim yenilgisi başaramadıysa, bir zavallı ben-i adem hiç başaramaz herhalde” diye düşündük.
Rencide olduğuna inananlar; bir sonraki seçimi beklemeyin, CHP santrallerini kilitleyin. Tepki vermek demokratik haktır, düzelticidir, yola getiricidir, hiza bildiricidir. Ta ki özür dilesin, ta ki saygısızlar saygısızlıklarının yanına kâr kalmayacağını bilsin, bilmiyorsa öğrensin, öğretin.
Yeni Şafak gazetesi