Önder Sav... Dokunulmazlığın arkasına saklanma!

Ali İhsan Karahasanoğlu

CHPGenel Sekreteri Önder Sav’ın çıkarttığı velvele ile dün muhabirimiz Aslan Değirmenci iki savcıya birden ifade verdi..

Evet; bir de değil, iki savcıya birden..

Sonuçta biz ifademizi vermiş olduk.. 

Peki Önder Sav da ifadesini verecek mi?

Önce Hz. Peygamber’e ettiği hakaretten dolayı.. Sonra İslâm dininin bir ibadeti olan Hac için sarfettiği yakışıksız sözlerden dolayı..

Evet; gidip savcının karşısına, “Ben geldim. Sarfettiğim sözler sebebi ile yasama dokunulmazlığının arkasına saklanmam. Zaten sarfettiğim sözlerin yasama dokunulmazlığı ile bir ilgisi de yok” diyebilecek mi? (Bu noktada sadece Önder Sav’a değil, AKParti’ye de vazife düşüyor. Çoğunluk kendilerinde olduğuna göre, kaldırsınlar dokunulmazlığını; görelim bakalım, nasıl izah edecekmiş yaptığı saygısızlığı..)

Bence üzerinden 2 haftaya yakın süre geçtiğine ve bugüne kadar bu yönde bir girişimde bulunulmadığına göre, bundan sonra da Önder Sav savcının önüne çıkmayacak.. 

Bir milletvekilinin, halkın inançlarına yaptığı saygısızlığı, yine halktan aldığı bir sıfatı gerekçe göstererek soruşturulmasını önletmesi, hiç de yakışık alan bir tutum değil.

Bunu bir kenara not ettik..

Peki şimdi anlatacağım, “tek taraflı” çalışan soruşturma prosedürüne ne diyeceksiniz?

Olay şu:

Önder Sav, Vakit gazetesini şikâyet etmiş.. Kendisinin dinlendiğini, ve gazetede bu dinlenme içeriğinin yayınlandığını iddia ederek, Vakit gazetesi imtiyaz sahibinin, Ankara temsilcisinin ve muhabirinin cezalandırılmasını istemiş.

Savcı da; bu şikâyet üzerine, ifadeleri almaya başlamış.

Buraya kadar her şey normal yasal prosedür çerçevesinde yürüyor.

Peki; Önder Sav’ın şikâyeti üzerine biz ifade veriyoruz da, bizim şikâyetimiz üzerine Önder Sav ifade verecek mi?

Önder Sav; manevi değerlerimize hakaret etmişti, hiçbir savcı ifadesini alamadı..  Şimdi Önder Sav bizi şikâyet ediyor, savcı hemen iki gün içinde ifademizi alıyor.. Gazetecinin ifadesini alıyorsunuz da, peki gazeteye hakaret eden milletvekilinin ifadesi ne olacak?

Evet; Vakit gazetesinin uluslararası gizli teşkilatlarla işbirliği içine girdiği, en azından Türkiye’deki Emniyet teşkilatı ile birlikte hareket ettiği ve yasadışı dinleme metodu ile kendisini dinlediklerini ve belli bir plan dahilinde bu dinleme bantlarının gazete tarafından ele geçirildiğini iddia eden, bize çamur sıçratmak amacıyla son bir hafta içinde bu yöndeki iftiralarını defalarca tekrarlayan Sav, bu sözlerinin hesabını vermeyecek mi? 

Savcı beyimiz, Önder Sav’ı çağırıp, “Buyrun Önder bey.. Siz de, Türk Emniyet güçlerini, yasadışı dinleme yapmakla suçladınız. Dolayısı ile re’sen yürütülmesi gereken bir suçu işlediniz. TCK 301’den bir ifadenizi alalım bakalım” diyebilecek mi?

Daha doğrusu, savcı bey böyle bir girişimde bulunduğunda, karşısına, Önder Sav’ın yasama dokunulmazlığı çıkacak mı, çıkmayacak mı?

Tahminleri bir kenara bırakalım; Önder Sav’ın Vakit gazetesine yönelik hukukdışı suçlamalarından dolayı, dün Aslan Değirmenci ifade verirken, kendisi de Önder Sav’dan şikâyetçi olduğunu savcılığa bildirdi.. 

Şimdi savcı bey ne yapacak acaba?

İftira suçundan soruşturma başlatıp, Önder Sav’ı çağıracak mı?

TCK301’e aykırılıktan, Önder Sav’ın ifadesini alıp,  “savunma delillerini söyle bakalım” diyecek mi?

Yoksa “tek ayağı topal bir soruşturma” mı yürütülecek?

Önder Sav bizi şikâyet edecek.

Biz gidip ifade vereceğiz. Dahası yargılanacağız..

Ama; biz Önder Sav’ı şikâyet ettiğimizde, “Yasama dokunulmazlığı var. Biz ona dava açmak bir kenara, ifadesini almak için çağrı kâğıdı bile gönderemeyiz” denilip, dosya rafa kaldırılacak...

Bu nasıl bir hukuk sistemi, anlamak mümkün değil.

Ama; sistem böyle olsa da, dokunulmazlıkların kaldırılması için her gün tantana çıkartan CHP’lilere biz bir çağrıda bulunalım... Buyrun  şu özel olayda bari, kendi milletvekilinizin yasama dokunulmazlığının kaldırılması için siz teklifte bulunun..

Adalet, tek ayağı topal olarak yürütülmesin..

İhtilaflı iki kişiden, birisi diğerini yargılatırken, diğerinin yaptığı şikâyet rafa kaldırılmasın..

Veya Önder Sav bizzat kendisi başlatsın prosedürü..

“Böyle saçmalık olmaz. Ben Vakit gazetesini suçlayacağım, hemen onlar hakkında soruşturma açılacak. Ama onlar beni şikâyet ettiğinde, milletvekiliyim diye bana dokunulmayacak. Biz kral mıyız.. Saltanat döneminde mi yaşıyoruz. Onlar nasıl yargılanıyorlarsa, ben de yargılanmak istiyorum” desin ve dilekçesini versin.

Vermezse de; bir daha halkın önüne çıkıp, “dokunulmazlık” lafını ağzına almasın..

Vakit gazetesi