DİYANET İşleri Başkanlığı, halk arasında yaygın olan, ölenin ardından yapılan 7'nci, 40'ıncı ve 52’nci gecesi gibi uygulamaların dini bir dayanağı olmadığını açıkladı.
Din Yüksek Kurulu Dini Bilgilendirme Platformu, bu konuda sıkça gelen "Ölünün ardından 7'nci, 40'ıncı ve 52'nci gecesi gibi uygulamaların dinî hükmü nedir?" ve benzer sorular üzerine şu fetvayı verdi:
"Ölen bir müslümanın usulüne göre yıkanıp kefenlenmesi ve cenaze namazının kılınarak defnedilmesi farzdır. Bunun dışında yapılması gereken 7'nci, 40'ıncı ve 52'nci gün veya bunların duası gibi zaman ve şekle bağlanmış bir görev yoktur. Bunların hiçbir dini dayanağı da bulunmamaktadır. Bu itibarla söz konusu günlerde ölüye yönelik merasimler düzenlenmesi bid’attır; 'Her bid’at da dalalettir'. Ancak, sevabı ölen kimsenin ruhuna bağışlanmak üzere hayır-hasenat yapılabileceği gibi çeşitli vesilelerle dua da edilebilir."
BİD’AT NEDİR?
Bid'at kelime itibarıyla sonradan ortaya çıkan şey, yenilik olup, İslam hukukuna göre örneksiz bir şey yapmak, yepyeni bir iş ortaya koymak, genel kanaata aykırı davranışta bulunmak ve daha önce benzeri olmayan bir şeyi icat etmek gibi anlamlara gelir. Sonradan ortaya çıkarılan her türlü yeniliklere bid'at denilmesi dinen uygun olmakla birlikte, bu kavramın zamanla dini konularda fazlalık veya noksanlık kabul edilen davranışlar için kullanılmasının gelenek haline geldiği görülmektedir. Terimsel olarak bid'at; dinin aslından olmayan ve dini hüküm ve delillere dayanmadan sünnete aykırı olarak icad edilen şeylerdir. Başka bir ifadeyle; dinî emirlerin tamamlanmasından sonra, peygamber Muhammed'in sünnetine, Kur'an'ın açık hükümlerine tamamen aykırı olarak ortaya çıkan hal, davranış ve işler demektir.