Ölümün saygınlığını yitirdiği "pestisit" ölümler!

Bir “fenomen” TikTok canlı yayınında takipçilerinin kışkırtması üzerine böcek ilacı içerek intihar etti!

Abdurrahman Güner / HAKSÖZ HABER

Ölüm geçmişte ciddi bir meseleydi. Ciddiyeti hayatın sonluluğunu hatırlatmasından ziyade ölümde bir takım hikmetlerin aranmasından kaynaklanıyordu. Herkes öyle veya böyle bir miktar ölümden korkar. Bu korku utanç duyulacak bir şey değil elbette. Ölümün hikmeti üzerine düşünen “eskiler” ölüm için çabalamazken geldiği vakit ise ölümü kovmak için çaba göstermediler.

“Ölümü inkar” şeklinde Ernest Becker tarafından özetlenen şey onu hayatın dışına çıkartan, kovmaya çalışan sakil bakış açısının ürünüydü. Ölüm eskide aranan veya özlenen, insan hayatının öncelikli belirleyeni de değildi. Korku ve ümit arasında beklenendi sadece…

Vakıa Suresi 60-61. ayette Rabbimiz şöyle buyuruyor: "Aranızda ölümü biz takdir ettik; sizi benzerlerinizle değiştirmemiz ve bilemeyeceğiniz bir şekilde sizi yeniden var etmemiz hususunda bizim önümüze asla geçilemez."

Aramızda takdir edilen ölüm, İlahi Kelamın da gösterdiği üzere yeryüzündeki değişim veya mahiyetini tam olarak anlayamayacağımız yeniden var oluş için ibret vesikasıydı yani bir sondan ziyade başlangıca işaret ediyordu. Her şeyi bir diğerine benzeten, değişimi kendi emrine amade kılan modernliğin yıkıcı tahakkümü ölümü de sıradanlaştırarak değersiz, ciddiyetsiz bir hale getirdi. Ölüm gelir ölüm duygusuna karşı saygısız...

Görünüm ve beğenme kültürü üzerine inşa edilen “sosyalliğin” yeni medya platformları eşref-i mahlukatın letafet ve nezaketten soyutlandığı post-insanı ortaya çıkarttı. İnsan sonrası olarak ifade edilen post-insan bir ileri gidişi çağrıştırsa da daha ziyade esfel-i safiline denk düşüyor. Herkes kendi matrixinde, kendi “profilinde” bir yaşam sürüyor. Hatta artık yaşamlar orada sona erdiriliyor.

Bir insanın ölümünün hafife alınmaması gereken bir hadise olduğunu vurgulayalım her şeyden önce. Zalimlerden olmadıkça veya onlara meyletmedikçe bir kimsenin ölümüne sevinmek –sağlık sorunları gibi istisna durumlar hariç- sorunlu bir tavır alış olacaktır. ‘Luo Xiao Mao Mao Zi’ ismiyle bilinen TikTok fenomeni, bir sosyal medya platformunda canlı yayın sırasında intihar etti.

Milyonlarca takipçisi olan fenomenin son dönemlerde yayınladığı videolarda depresyondan bahsettiği ve takipçilerini de intihar etmeye yönlendirdiği iddia ediliyor. “Shethepeople” isimli haber kaynağına göre ise “fenomenin” ölüm düşüncesini dile getirdikten sonra takipçileri tarafından kışkırtıldığı öne sürülüyor!

Anlaşılan o ki psikolojik buhranda olan bir kişi değersizlik benzeri bir his ve çevresinin yönlendirmeleri sonucunda hayatına kıydı. Peki, Mao Zi’nin intihar etmek için canlı yayını tercih etmesini nasıl anlamak gerekiyor. Şüphesiz çok fazla insan kendisine aynı şeyi yapıyor ancak binlerce kişi tarafından canlı olarak izlenen bir yayında pestisit yani böcek ilacı içerek intihar etmek farklı bir duruma işaret ediyor.

Ölümün alelade, bayağı hale gelmesi olarak ifade edebileceğimiz bu durum tüm ilahi kitapların kabul ettiği “hayatın kutsallığı” gerçeğinden ne kadar uzaklaşıldığını gözler önüne seriyor. TikTok’un tamamen beğenilme ve görülme gibi nefsani arzuları tatmin eden alternatif evreninde “hayatına son vermek” istenilen “like”ların elde edilmesini sağlar büyük ihtimalle. Bir insanın intihar etmesi yeteri kadar üzücüyken bunu binlerce insan tarafından izlenen canlı yayında böcek ilacı içerek şova dönüştürmesi ise tek kelimeyle korkunç. Buradaki paradoks ölümden kaçmak için akla ziyan fantaziler geliştiren modern insanın bu kaçışın sonunda "çözümü" intiharda bulmasında yatıyor...Ölüme karşı bu saygısızlık ise neleri kaybettiğimizi gözler önüne seriyor!

Abdullah b. Mes‘ûd’un (ra) talebelerinden Rebî bin Hüseyin “kalbinden” daima ölümü hatırlamasını istemektedir ancak bu aynı zamanda dünyadan el etek çekmesine sebep olmamaktadır. Ölüm sayesinde imtihan hatırlanacak ve yaşam anlamını bulacaktır: “Kalbim, ölümü hatırlama işinden uzaklaşırsa, onun fesâda uğramasından korkarım. Şâyet kendimden öncekilere muhâlefet edecek olmasaydım, ölünceye kadar kabristanda otururdum.”

Artık “fenomenlerin” çağında ölüm bir izlence bir “like” unsuru haline geldi ve yeni sosyal mecranın tabiriyle “viral” oldu. Senedi zayıf olsa da Ali el-Kari tarafından “manası doğru” şeklinde nitelenen hadiste “Ölmeden evvel ölünüz!” buyurulmaktadır. Ölüm bir hikmettir. Ölüme saygınlığı teslim edecek bir hayat yaşamak gerekmektedir! 

Abdullah bin Ömer'in (ra) anlattığına göre Allah Resulü (sav) ölümü kendi doğallığı içinde kavramanın önemini anlatmak için muhataplarını omuzlarından tutarak şunları dile getiriyor:

Hazret-i Peygamber (sav) beni tuttu ve “Dünyada tıpkı bir garip, hatta bir yolcu gibi davran! Kendini ölülerden ve kabir ehlinden say.” buyurdu. (Buhari)

Fenomen olarak kullandığımız tabirin İngilizcedeki yaygın kullanımı “influencer.” Zaman zaman Türkçede de kullanılan bu tabirin düz çevirisi “etkileyen kişi” anlamına geliyor. İnfluencerların etkisiyle şekillenen ve giderek kendi alternatif “sanal” gerçekliğini inşa eden sosyal medya ölüm gibi esaslı bir meseleyi de tabiri caizse ayağa düşürdü artık. Hayvani arzularla kışkırtılan bir insan ölümünü takipçilerine "adayarak" son şovunu yaptı! Kanala abone olmayı ve like butonuna basmayı unutmayın!

Yorum Analiz Haberleri

Görsel kültürün fıtrata etkisi
Ümmetin ihyasında öğretmenlerin rolü
Kâbe acilen bu müptezellerin elinden kurtarılmalıdır!
“İsrail neden bir haydut devlettir?”
CHP ile laiklik anlayışınız farklı, peki Anıtkabir anlayışınız aynı mı?