HAKSÖZ-HABER
Sınırı geçerken mayına basarak yaralanan bir sığınmacının hikayesi dikkat çekiyor. Nakliyecilik yapan ve adını vermek istemeyen yaralının eşi Ezidi kadınlara yapılanları duyduğumuzdan kaçtık diyor. Yanlarındaki 26 yaşındaki yeğenleri ise “Amerika IŞİD’i Suriye’de vurursa ancak o zaman geri dönebileceklerini söylüyor.
Soreş adlı 46 yaşındaki bir öğretmen kalabalık ailesiyle birlikte gelmiş. IŞİD’in gazetecilerin ve aktivistlerin kafalarını kesme görüntülerinden ötürü dehşete kapılmış ve benzeri bir sona uğramak istemediğinden can havliyle kaçtığını söylüyor.
Aynı hastanede tedavi gören 19 yaşındaki genç bir kadının söyledikleri ise çok çarpıcı. Muhabirin aktarımını aynen alıntılıyoruz:
“…19 yaşındaki genç bir kadın cephede savaşmış “toprağını korumak için”. Köyünün adı Boris. “Büyük bir köy, yarısı IŞİD’in yarısı YPG’nin” diyor. Cephelerin birbirine çok yakın ve aralarında sadece 50 metre olduğunu söylüyor. Nasıl vurulduğunu sorduğumda “mevzide oldu” diyor. Bir IŞİD’liyi bir anda kendi kazdığı hendeğin içinde bulmuş. “Ben ona Biji Serok Apo [Yaşasın önder Apo] diyerek ateş ettim, o tekbir getirerek beni vurdu” diye anlatıyor. Bunu birkaç kez tekrarlıyor.”
Ölürken ve öldürürken sarfedilen son sözler kişinin samimi biçimde iman ettiği varlığa işaret eder. Son söz olarak “Biji Serok Apo” sloganını haykıran kadın aslında ilahının, rabbinin kim olduğunu ve ne için ölüme gittiğini en açık biçimde haykırıyor.
Yani Nisa Suresinin 76. eyetinde belirtilen hükmün tecellisi ile karşı karşıyayız: “Ellezîne âmenû yukâtilûne fî sebîlillâh, vellezîne keferû yukâtilûne fî sebîlit tâgût…” İnananlar Allah yolunda, küfredenler tağut yolunda savaşırlar.