Siyonist Başbakan Olmert’in bu sıralarda zihnini kurcalayan konulardan biri Gazze’de ateşkes sağlanması önerisi.
Öneri Mısır tarafından yapıldı ve bu ülke aynı zamanda arabuluculuk çalışmalarını yürütüyor.
Gazze’de yönetimi elinde bulunduran HAMAS da diğer direniş gruplarıyla ittifak sağlayarak kuşatmanın kaldırılması ve ateşkesin karşılıklı olması yani Siyonist devletin de saldırıları durdurması şartlarının yerine getirilmesi durumunda ateşkesi kabul edeceğini bildirdi.
İkinci şarta belki şaşıracak ve “ateşkes zaten karşılıklı olur, böyle bir şart ileri sürülmesine ne gerek var?” diyeceksiniz.
Ama ne yazık ki Siyonist devletin saldırgan tutumu karşısında böyle bir şartın Filistinliler tarafından özellikle kayda bağlanması gerekiyor. Siyonist devlet her zaman Filistin direnişinin silahlarını susturmasını, kendisine ise saldırma imkânı tanınmasını istiyor.
Siyonist devlet yine işi başka yöne çekerek kendi hesabına kapatmak istiyor. Bu yüzden ateşkes için Filistinlilerin bir “iyi niyet” göstergesi olarak önce ellerindeki esir askeri serbest bırakmalarını istedi. Yani esir askerin kendisine bir avans olarak verilmesini, ondan sonra ateşkes konusuna geçmelerini istiyor.
Peki, sen niye bir “iyi niyet” göstergesi olarak zindanlarda tuttuğun 11 bin Filistinli tutsaktan en azından hastaları, kadınları, çocukları ve yaşlıları serbest bırakmaya yanaşmıyorsun?
HAMAS, işgal devletinin söz konusu talebi üzerine esir askerin ancak Filistinli tutsaklar karşılığında serbest bırakılacağını, ateşkes pazarlığına dâhil edilmeyeceğini, ateşkesin sadece belirtilen iki şartla gerçekleşeceğini duyurdu.
Olmert hükümetinde ateşkes konusunda derin bir ihtilaf var.
Üyelerden bazıları bir an önce ateşkes sağlanmasını ve Gazze civarındaki Yahudi yerleşim merkezlerinin güvenceye kavuşturulmasını isterken bazıları da meselenin Gazze’ye geniş çaplı askeri operasyon düzenlenmesi suretiyle sonuçlandırılmasında ısrarlı davranıyor.
Gerçi Olmert böyle bir operasyon konusunda kendine güvenebilse gerçekleştirmekten çekinmeyecek, ama 2006 yazında yaşadığı Güney Lübnan fiyaskosunun bir benzerini yaşamak da istemiyor.
Bundan dolayı ara sıra deneme saldırıları gerçekleştiriyor, ama askerlerinin aldığı yaralar onu biraz daha kararsızlığa yöneltiyor.
Son olarak geçtiğimiz Pazar günü (1 Haziran’da) Gazze’nin güneydoğusundaki Karara bölgesine yakın Sureyc kapısından deneme saldırısı gerçekleştirdi. Saldırının hava güçleriyle desteklenmesine rağmen birkaç saat süren çatışmada mücahitlerden üç kişi füze saldırısında yaralanırken, diğer taraftan da bir işgalci asker yaralandı, bir tank ve bir zırhlı araç tahrip edildi.
Siyonist yönetim normalde geçtiğimiz Pazar günü bir daraltılmış Bakanlar Kurulu toplantısı düzenleyerek ateşkes konusunu ele alacağını ve cevabını bildireceğini açıklamıştı. Ama hemen toplantı saati öncesinde yaptığı bir açıklamayla ateşkes konusunun ele alınacağı toplantının Olmert’in ABD ziyareti sonrasına ertelendiğini duyurdu. Bu da tabii işgal devletinin oyalama politikasının bir yansımasıdır. Onun bu tutumu karşısında aslında Mısır’ın sözünü yerine getirmesi ve Rafah kapısını açması gerekir.
Ama ne yazık ki Mısır yönetimi Gazze’nin dünyaya açılmasını ve nefes almasını sağlayacak bu kapıda işgal devleti ve uluslar arası emperyalizm hesabına gardiyanlık yapma konusundaki ısrarını sürdürüyor. Bu da Mısır açısından tam bir zillettir.
İlginçtir ki kendi hükümetinin elemanlarıyla ateşkes konusunu görüşme ve karara bağlama işini erteleyen Olmert, Amerika’ya giderek bu konuyu Bush’la görüşmeye başladı. Belki bu konuda onun fikrine ihtiyacı olabilir. Ama Olmert’in ABD ziyaretinin aynı zamanda bir moral ve destek arayışı olduğu biliniyor. Bush ve çevresindeki kadrosu da rüşvet skandalından dolayı iyice köşeye sıkışan Olmert’e moral vermeye, kendisini rahatlatmaya çalıştılar.
Siyonist yönetim bir yandan ateşkes önerisini gündemine almış gibi görünürken diğer yandan işgalci, yayılmacı ve gaspçı tutumundaki ısrarını sürdürüyor. Ateşkes önerisinin görüşüleceği toplantıyı erteleyen işgal yönetimi Kudüs’te yeni yerleşim birimleri inşa edilmesini hemen karara bağladı.
Yeni planda Kudüs ve çevresine işgalci göçmen Yahudiler için 887 yeni konut inşa edilmesi kararlaştırıldı. Ayrıca Olmert hükümeti 1420 yeni konut için para tahsisini de karara bağladı.
Ne yazık ki Özerk Yönetim Başkanı Abbas da Olmert’le görüşme yaparak hem sıkıntılı günlerinde onu rahatlatmaya hem de Kudüs’teki Yahudileştirme projelerinin üstüne perde çekmeye çalışıyor.
Vakit gazetesi