Olmayan seçimin kavgası

Dr. Yunus Şahbaz, Chp'nin kendi içindeki aday krizi tartışmasını "erken seçim" bahanesiyle kamufle etmeye çalıştığını ve parti içerisindeki sorunları analiz ediyor.

Dr. Yunus Şahbaz/Düşünce Günlüğü

Olmayan seçimin kavgası

Muhalefetin, 2018-2023 yılları arasında iki temel gündemi vardı. Bunlardan birisi erken seçim talebi, diğeri ise muhalefetin aday ya da adaylarının kim olacağı meselesiydi. 2018’den 2023’e yaklaşık 5 yıllık periyotta muhalefet aşağı yukarı bu gündemle meşguldü ve 2023 seçim sonuçları da kendileri adına bir hüsran oldu. Bugünlerde de muhalefet kanadında erken seçim ve adaylık meselesi tekrar nüksetmiş bulunuyor. Fakat burada şöyle bir sorun söz konusu; şayet olağan zamanında yapılırsa sonraki seçimlere daha 2 yıldan fazla bir süre var. Olası bir erken seçim senaryosunda bile, 2025 için ufukta bir seçim görünmezken erken seçimin 2026’da olması bile hayli zayıf bir ihtimal. Bu durumda seçim için en olası senaryo 2027 sonbahar olarak dillendirilmekte.

Hal böyleyken, muhalefet kanadına bakacak olursak ülke her an seçime gidecekmiş gibi bir hava oluşturulmaya çalışılıyor. Buna gerekçe olarak da yaşanılan iktisadî sorunlar vs. gösterilmekte. Fakat herkes biliyor ki, ülkenin erken seçim havasına sokulmaya çalışılması CHP’nin parti içi hizip mücadelesinin Türkiye meselesi olarak konumlandırılmasından kaynaklanıyor.

Mevcut durumda parti genel başkanlığı Özgür Özel’de olsa da partiye ve teşkilatlara asıl hâkim isim Ekrem İmamoğlu. Nitekim bir erken seçim havası oluşturulmasını, adayın açıklanmasını ve bunun da parti üyeleri arasında yapılacak bir önseçimle belirlenmesi tezini savunanlar da İmamoğlu ve ekibi. İmamoğlu ekibinin adaylığın açıklanmasındaki ısrarı, Ekrem Bey hakkında devam eden hukuki süreçler ve onlarına planlarına göre Ekrem Bey aday olarak açıklanırsa hukukî bir mahkumiyetin de önüne geçilebilir. O halde Özgür Özel’in “erken seçimin adayı erken açıklanır” açıklamasının aslında siyasî ve toplumsal bir karşılığı yok. Bu söylemin arkasındaki tek dinamik Ekrem Bey’e sağlayacağı düşünülen koruma zırhını oluşturmaya çalışmak.

FARKLI HİZİPLER

Bu stratejinin İmamoğlu’nun aday gösterilmesi için başarılı olup olamayacağı şimdilik muallakta. Aslında hem parti genel başkanının hem partiye hâkim bir ismin gündeme getirdiği aday belirleme sürecinin bu kadar tartışılması derinlerde devam eden farklı hiziplerin kavgasını afişe etmektedir. Her şeyden önce bu plana ‘çomak sokma’ potansiyeli olan en önemli kişi Mansur Yavaş. Mansur Yavaş 2019’dan beri CHP’nin Ankara büyükşehir belediye başkanı ve fakat o tarihten bugüne ne tam CHP’li bir belediye başkanı ne de CHP dışına çıkan bir belediye başkanı profili çizdi. Bir anlamda CHP’yle ilişkisi ‘ne seninle ne sensiz’ formatında oldu Mansur Bey’in. Mevcut aday belirleme sürecinde, CHP’li üyelerin önseçimle aday belirlemesine karşı çıkıyor; çünkü bu durumda önseçimden kendisinin değil İmamoğlu’nun çıkacağını biliyor.

Diğer yandan Mansur Bey’in görece güçlü olduğu alan ise, anketlerde İmamoğlu’ndan önde çıkması ve bu yüzden de Türkiye geneli anketler yapılması fikrini ileri sürüyor. İmamoğlu ekibi için Mansur Yavaş bir çırpıda üstü çizilecek bir isim olmadığı gibi Mansur Bey için de CHP, teşkilatı ve kurumsal yapısıyla kolayca arkasını dönebileceği bir yer değil. Elbette bunlara bir de CHP eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve partide Kemal Bey’le hareket eden hizbi eklemek gerekiyor. Kemal Bey de adayın erken açıklanmasına karşı olduğunu ifade etti. En son Kemal Bey’in mevcut parti yönetimine yönelik eleştirileri, hem onun hem de ekibindeki isimlerden Akif Hamzaçebi’nin Özgür Özel’in genel başkan seçildiği CHP kurultayı hakkındaki ‘şaibe’ ithamları, bu ekibin gelecek günlerde sert çıkışlar yapabileceğini göstermektedir.

ABSÜRT SÖYLEMLER

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin en önemli alameti farikalarından birisi erken seçim mevzuunu büyük oranda Türkiye’nin gündeminden çıkarmasıdır. Çok olağanüstü bir durum olmazsa en az iki buçuk yıl seçim yok. Ancak CHP içinde şimdiden seçim kavgası başlamış durumda. Bu kavga da erken seçim kartıyla kamufle edilmeye çalışılıyor. Fakat buradaki temel sorun, CHP’nin siyasal ve toplumsal planda, CHP içi tartışmalar dışında gündem olamamasıdır. Türkiye’nin en kritik meselelerinde CHP’nin ne tür politikaları, stratejileri vardır? Ekonomide, eğitimde, dış politikada CHP ne vaat etmektedir? Söz gelimi Suriye’de Esed ne var ne yok toplayıp en yakınlarına bile haber vermeden kaçma planları yaparken, “Esed’le görüşülmeli” diyen bir CHP’nin dış politika vizyonu nedir? Belediye meclisleriyle beraber birçok büyükşehir belediyesini yöneten CHP’li belediye başkanları hangi icraatlarıyla gündeme gelmektedir? Mezkur iki cumhurbaşkanı adayı, İstanbul ve Ankara’da 6 yılda neler yapmış ve Türkiye’ye neler yapmayı vaat etmektedir? Dolayısıyla CHP’deki parti içi mücadele aslında her kesimin işine gelmektedir. Çünkü taraflardan hiçbiri dört başı mamur bir politik vizyon ortaya koyamıyor; bunun yerine, yönetilen vilayetlerin onca sorunu varken Suriye’nin inşasına katkı vermek gibi absürt söylemlerle meydana çıkıyor.

ERKEN SEÇİME KAÇMAK

2023 seçimleri öncesi Altılı Masa tamamen Kemal Bey’in ortak aday olarak belirlenmesi için tanzim edilmişti. 2023 sonrasında da bütün şartlar Ekrem Bey’in aday olarak gösterilmesi için oluşturulmaya çalışılıyor. Fakat 2023 öncesinde ıskalanan şey 2023 sonrasında da ıskalanmaya devam ediyor. CHP’yi ve muhalefetin diğer unsurlarını aday olmak için tanzim etmek toplumun bunu kabul edeceği anlamına gelmiyor. Üstelik Ekrem Bey’in bu konuda biraz daha ‘avantajlı’ olduğu söylenebilir; zira kendisi 6 yıldır Türkiye’nin en büyük kentinin belediye başkanı. Fakat, kent lokantaları gibi kamuoyuna yansıyan bir iki husus dışında ne İstanbul için ne de İstanbul’dan Türkiye’ye anlatabileceği bir hikayesi var. Bunun yerine İstanbul’un bütçesini ve kaynaklarını cumhurbaşkanlığı kampanyası için seferber etmekle meşgul. Aynı şey Mansur Bey için de geçerli. Söz gelimi, Mansur Bey 2024 yerel seçimlerden hemen önce hâlâ kendisinden önce yapılan büfe ihalelerini anlatıyordu. Böyle durumlar, 5 yıl yönettiğiniz bir kentte kendi icraatınız, kendinize ait anlatabileceğiniz bir hikâye yok mu sorusunu haklı olarak gündeme getirmektedir.

Görünen o ki, iki büyük şehrin belediye başkanı olan CHP’nin potansiyel iki cumhurbaşkanı adayının enerjisi büyük oranda CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olmaya hasredilmiş durumda. Dolayısıyla erken seçim ve erken aday belirleme süreci aslında CHP’nin kendi gündemini ve tartışmalarını Türkiye’nin meselesiymiş gibi dayatma çabasından başka bir şey değil. Bu da erken seçimi bir alternatif olarak görmek ve bunun için iktidarı zorlamak değil, aslında erken seçime kaçmak demektir. Zira 2023 seçimlerinden sonra geçen 2 yıllık sürede, üstelik bir de yerel seçim başarısı olmasına rağmen, CHP dönüp dolaşıp erken seçim ve aday belirleme gündemine kilitlenmişse, bu durumun, olmayan seçimin kavgasından başka bir açıklaması olamaz.

Yorum Analiz Haberleri