‘Olmayacak’ tamam da, ya ‘olmadı’?!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Hüseyin mi, Barack mı olduğuna; ileriki günlerdeki icraatlarına bakarak karar vereceğimiz ABD Başkanı, dünkü TBMM konuşmasında, değinmedik konu bırakmadı..

Topu topu 25 dakikalık konuşmaya, her şeyi sığdırdı..

Atatürk’ten başladı, Türkiye’nin laik yapısından çıktı.. ABD’de basketbol oynayan Hidayet’e, Mehmet’e kadar her şeyden bahsetti.

Çaktırmadan, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılışına yönelik mesajını da verdi..

Türkiye’de DGM’lerin kaldırılmasına ilişkin gelişmeyi de, Ceza Kanunu ve Basın Kanunu’ndaki değişiklikleri de olumlu bulduğunu hatırlatıp, kutladı.

Ama gariptir ki, Türkiye’de en önemli sorunlar arasında yer alan “başörtü yasağı” ile ilgili tek kelime etmedi.

Etsin demiyorum..

Türkiye’nin içişlerine bir yabancının karışmasını, ilke olarak pek doğru bulmuyorum.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tümünün temsilcisi olan milletvekillerinin huzurunda bu kadar konuya müdahil olan bir yabancı, türban konusuna da müdahil oluversin artık, değil mi?

Türban konusuna da, dindar vatandaşların çocuklarını gönderdikleri İHL’lerden mezun olanların yaşadıkları ayrımcılık konusuna da..

Birkaç yüz kişinin konusu olarak görebileceğimiz Heybeliada Ruhban Okulu’nu, bir “sorun” olarak gören ABD Başkanı’nın, yüzbinlerce insanın sorunu olan konulara da, konuşmasında yer vermesini beklemek, aşırı bir talep mi olur sizce?

TBMM’deki konuşmasında şu ifadeye de yer vermiş Obama: “ABD hiçbir zaman İslam ile savaşta değildir, olmamıştır, olmayacaktır.”

Bu cümledeki “değildir” ve “olmayacaktır” ifadelerini, ABD Başkanı’nın iyiniyetli bir hedefi olarak görmek mümkün..

Peki ya “olmamıştır” ifadesi?

ABD’nin bugünkü başkanı, “olmamıştır”ı nasıl söyleyebilir?

Bunu milyarlarca insanın gözünün içine baka baka nasıl dillendirebilir?

Bugün Irak’ta yaşanan savaş, neyin savaşıdır?

Afganistan’daki işgal, neyin işgalidir?

Kendi ülkesinden binlerce kilometre uzaklıkta onbinlerce ABD askeri ne yapmaktadır?

Sorumlusu Obama’dan önceki başkanlar olabilir.. Obama’nın bu savaşta bir sorumluluğu olmayabilir.. Hatta bu savaşı sona erdirme niyetinde de olabilir.

Ama, yaşananları da çarpıtmaya hiç kimsenin hakkı olmasa gerek..

Hepimiz hatırlıyoruz, ABD, Irak’ı işgal ederken, “Nükleer silah var, onları imha edeceğiz” demişti..

Tek bir nükleer silah bulabildi mi?

Hayır...

O halde o işgalin sebebi ne idi?

Bugün de devam eden işgalin sebebi ne?

Afganistan’ı işgalin gerekçeleri hepten uydurma..

Afganistan dağlarında, nükleer silah da yok, nükleer silah çalışması da..

Afganistan niye işgal ediliyor?

Bugün dahi, Türkiye’den de yardım istenerek sürdürülmek istenen o işgalin arkasında ne var?

Buyursunlar, açıklasınlar!

Afganistan SSCB’ye karşı direnirken, ABD katkı sağlıyordu.. SSCB dağılınca, komünist tehlike ortadan kalkınca, ne oldu da Afganistan’ın kendisi tehlike gibi görülmeye başlandı?

ABD Başkanı’nın dün TBMM’de yaptığı konuşmadaki net ve öz ifadelerinden cesaretle bunları soruyorum..

Bugünkü ABD Başkanı’nın, Bush ile arasında çok büyük mesafeler olduğu açık.. Lafı dolandırmıyor. Gizemli konuşmalarla konuyu çetrefilli hale getirmiyor..

Ama eski dönemi savunmak da, ona kalmıyor herhalde..

Bıraksın, o işgalin, o savaşın müsebbibleri versinler katliamların hesabını..

Irak’ta 1 milyona yakın insan öldü..

Ne uğruna?

Saddam şöyle zalim idi, böyle zalim idi.. Ama ABD işgali yaşanmasaydı, bugün toprak altında olan 1 milyon insanın % 99’unun hayatta olacağı, acı bir gerçek olarak karşımızda değil mi?

Dünün hesabını Obama’dan sormayalım.. Ama Obama da, dünün sorumluluğunu üstlenmesin..

Çaktırmadan Türkiye’nin içişlerine karışma anlamına gelecek mesajlar kotarmasın..

“Uluslararası dostluk çerçevesinde, nezaketen iyiniyetli bir talep olarak bunu dile getiriyorum” diyorsa, tarafsız olsun.. Daha önemli ve daha geniş kesimleri ilgilendiren sorunlar hakkında da aynı iyiniyetli, nazik talepleri dile getirsin!..

Sadece Irak’tan değil, Afganistan’dan çekilme tarihini de versin..

Dünya devletlerinin tepe noktasındaki konuma kendisini aday görüyor ise, İsrail ile Filistin arasındaki ihtilafa taraf olmasın..

“Mağdurdan yana olsun” bile demiyorum, en azından taraf olmasın.. Yani; hiç mi olmasın, zalimi tutmasın!

VAKİT