Çocuğunun mezuniyet törenini izleyen veli, yetenek yarışması izleyen jüri üyesi gibi gün boyu Meclis’te oturup başkalarının yemin etmesini izleyen CHP sıralarından birden uzun uzun alkışlar koptu... Sıra “En azından bir duruş” diye paşalara darbe dilenmiş tutuklu milletvekiline gelmişti...
Meclis’e artık tankla girilemeyeceğini anlayınca önce kapıdan girmeyi deneyen Ergenekon, o da olmayınca şimdi de bacadan girmeyi deniyor.
Ergenekon uğruna ana muhalefeti bile yakan Cumhuriyet’i kuran parti ise, daha tek partiden muhalefete düşmeye yeni yeni ısınırken illegaliteye doğru kayıyor.
Hürriyet gazetesine bile artık fazla gelen en yaşlı fikirleri yüzünden, Meclis’in kürsüsüne oturan fraklı adamın, tutuklu vekillere özgürlük isteyerek başlayıp, 51 yıl önce asker ağabeyleri tarafından elinden tutulup getirildiği, sahipleri tutuklanıp Yassıada’ya götürülmüş Darbe Meclisi’nin demokratlığına bağladığı cümlesi, yaşına veriliyor.
Nasipse tutuklu vekilleri kurtaracak önergeyi o verecek. Neyse ki Hürriyet’e başyazı olsa hiç yadırganmayacak çifte standartlarla yasa yapılmıyor. O yüzden medyanın açık ara en iyi hain, bölücü diyen isminin eli mahkûm. 90’lar boyunca desteklediği rutin dışına çıkmış devlet tarafından yok edilememiş KCK’lı vekiller için de özgürlük istemek zorunda...
Tarih bu yaz sıcaklarında soğuk soğuk intikam yemeğini yiyor..
Arkasında 60 yıldır herkesin iki dudağına baktığı orduyu almışlar, şimdi yüzde 50 ile Meclis’i doldurmuş AKP’lilerden yardım istiyor. Ergenekon mahkemelerinden 10 bin yıllık hapis cezaları çıksa ne olacak. Bundan daha büyük bir yenilgi olur mu?
Siyasetin zaferi bu. Hem de sadece Batı cephesinde değil Doğu cephesinde de muzaffer siyaset...
Bağımsız Kürdistan için 30 yıl önce dağa çıkmış silahlı hareketin yeni hedefi de artık Ankara’daki Meclis’e gidip siyaset yapmak... Yüzlerce belediye, 36 milletvekili ile Türkiye’nin yeni gizli ana muhalefeti olan Kürt siyasal hareketi, siyaset yapmak için Ankara’dan olumlu bir işaret bekliyor. BDP’li bağımsızların Diyarbakır günleri, haftada bir İmralı’ya geri kalan günler ise Ankara’da ne olup, bittiğine bakarak geçiyor. Amed’de toplanarak Türkiye’de taşlar yerinden oynatılamıyor çünkü.
Herhalde Ankara’yı bekleyerek geçen bu Diyarbakır günlerinde, yüzlerce belediyeleri, 36 vekillikleri olmasına rağmen, tüm bu hukuki, siyasi engeller karşısında neden dünyanın ayağa kalkmadığı, 90’larda yanlarında olan Batılı demokrat-sol çevreler ve insan hakları örgütlerinin bugün neden yanlarında olmadığı üzerine de uzun uzun düşünüyorlar.
Neden 90’larda DEP davasını izlemeye gelen Ségolène Royal’in ülkesi şimdi PKK’ya karşı operasyonlara başladı? Neden milyonlarca oyu olan bir hareketin hâlâ hem Türkiye’de hem de dünyada meşruiyet sorunu var? Herhalde bu sorulara “NATO komplosundan” daha mantıklı cevapları vardır.
Tunus, Mısır gibi ülkelerde bile tek taş atmadan 40 yıllık diktatörlerin devrildiği bir dünyada, hâlâ “haksız hukuki kararlara karşı kurşun” orantısızlığında ısrar o cevaplardan biri olabilir mi?
YSK’nın Hatip Dicle kararını vermesinden sonra PKK, ikisi mayın, biri pusuyla üç güvenlik görevlisini öldürdü. Muhtemelen Hatip Dicle’nin kim olduğunu bile duymamış insanları öldürmekle çıkması umulan sesin, CNNTürk’e telefonla bağlanıp kitabın ortasından konuşacak bir Altan Tan, bir Sırrı Süreyya Önder’in çıkaracağı ses kadar bile etmediğini anlamanın bedeli keşke bu kadar ağır olmasaydı...
BDP, son model bir çamaşır makinesinin üzerine konmuş bir leğende gömleklerini yıkamakta daha fazla ısrar edemez. Kürtlerin hakaret saymasalar AKP’si diyeceğim kitle partisi, Ertuğrul Kürkçü’nün onlarcasında bulunup, “armudun sapı” gibi derin politik tartışmalar yüzünden ayrıldığı Beyoğlu’nda devrime yürüyen sol partilerin refleksleriyle artık siyaset yapamaz.
İçte ve dışta politik diplomasinin, kulisin, sivil toplumda görünmenin binlerce yöntemi varken boykot, derse girmeme, basın açıklaması gibi yöntemlerle kantin fiyatlarını protesto eden bir öğrenci derneği gibi davranma yaşını çoktan geçti BDP.
Her iki cephede de silahı alt eden siyaset, kutlamalara başlamak için ise son cepheden gelecek haberi bekliyor.
Arkasına iki silahlı gücü almış bu partilere karşı yüzde 50 oy almış AKP’nin siyaset yapmak için içeri girmek isteyenlere Meclis’in kapılarını ardına kadar açmasını...
Bu silahlar yüzünden kaybettiklerimiz belki yasayla geri getirilemez ama silahın hükümranlığına siyaset için kalkan eller dur diyebilir.
Bunu yaptığımızda yeni anayasanın ilk cümlesi de kendiliğinden yazılmış olur...
TARAF