Okuyucularla Hasbihal..

SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

secakirgil@yahoo.com

-klcbey: 21 Aralık, (‘Suriye’ye gir de görelim!’ ve ‘Musul’dan çekil!’ zorbalığı.. ‘ başlıklı yazı üzerine..) sizin söylediğinizi herkes de biliyor.. ama şimdiki yönetimin de birşey yapacak cesareti yok.. iki yıl önce suriyeye ya da ırak’a girse idi birşeyler yapılabilinirdi. Şimdi yapılabilecek  tek şey YPG kantonlarını pkk diye temizlemek olur.

*SEÇ: Mes’eleyi sadece cesaretsizliğe bağlamak ne kadar sağlıklıdır, bilmiyorum. ‘Şu şöyle yapılabilirdi, olmadı; böyle yapılabilirdi..’ demek de konuyu çok basite indirgemek olmaz mı? Bu gibi örgütlerin bölgede satranç oynayan ve hele de Suriye ve Irak’ta cirit atarcasına hareket eden  emperyalist güçlerin piyonları durumuna da düşürüldüklerini unutmamak gerekir. Nitekim, o emperyalist güçlerin işine gelmeyince, kendileri için sınır tanımayan Amerikan emperyalizmi, Türkiye’nin Musul civarında Başika’da birkaç asker bulundurmasına hem de bizzat Obama’nın telefonuyla hayır demiş ve Erdoğan’dan güçlerini çekmesini istemiştir. Kaldı ki, NATO üyesi olan bir ülke olarak Türkiye NATO’nun izni olmadan sınır ötesi askerî operasyonlarda da bulunamaz..  Yani, ‘şöyle yapmalı – böyle yapmamalı’gibi temenniler hele de dış siyasette pek geçerli değildir.

-Salih: 21 Aralık,  (‘İslam adına hareket, asıl problem bu..’ başlıklı yazı üzerine..) Gelişmeler, Rusya ve İran'ın ciddi bir ittifak içerisinde olduklarını ifşa ediyor. Suriye üzerindeki emellerini rahatça gerçekleştirmek için Türkiye’yi bir şekilde devre dışı bırakmanın içeride ve dışarıda oyunlarını oynadıklarını görüyoruz. İçeride özellikle paralel örgüt ve hendek siyaseti ile iç kargaşa çıkarmanın büyük gayretleri sarf ediliyor. Dışarıda Rusyanın kasıtlı ve ısrarlı hava sahası ihlali yaparak, zoraki kendini vurdurması Suriye emeli yolunda oynanan büyük oyunun bir parçası. Rusya “uçağının düşürülmesi” hadisesiyle;

1- Türkiye'nin refleksini, sabrını askeri kabiliyetini bir nev’î test etmiş oldu.

2- Asıl maksat ise Türkiye ile ilişkilerini gergin bir atmosfere taşımaktı, bunu gerçekleştirdi.

Diğer taraftan, İran‘ın Rusyanın zafer kazanması  için hutbeler irad ettiriyor olması daha bir düşündürücü..

-bekir ziya: 21 Aralık,  İçimizdeki bazıları bu tabloyu iyi değerlendirmeli.. Rusya, İran ve PKK yalan ve iftira yarışına girmişlerdir!

-Akın MORÇOL: 1-10 Aralık,: Türkiye İçer de PKK ve Gülenistleri bitirme hamleleri yaparken; dışarıda, Rusya, ABD ve AB ile satranç oynuyor, oyuna karşı, oyun kuruyor.

Mesut Barzanî ile yeni bir başlangıç yapılabilir, hem Kürtlerin hem de Türkiye'nin isteği gerçekleşir; Kuzey Irakla bir Konfederasyon PKK’yı da bitirir.Gerilimin temelinde bu var.

Ortadoğuda her an her şey olabilir. İyi ki güçlü bir hükümet var Türkiye'de. Risk almadan bir şey olunmuyor.Büyük Türkiye için ileri! Irak'ta Barzani stratejik müttefik. Pakistan, Azerbaycan ve İran Türkiye’ye müşkülat çıkarmazlarsa, Putin Türkiye’ye askerî açıdan üstünlük sağlayamaz. Satrançta finale doğru!

2- 20 Aralık: Putin ve İrancılar Türkiye'ye karşı efelenirken; İsrail karşısında kedi gibiler.. Putin "Suriye hava sahası bizim kontrolümüzde" diyordu? İsrail, Şam'a hava saldırısı düzenledi. S-300 lere ne oldu? Demek ki, İsrail Rusya'dan izinli.

Bölgede çok yönlü  bir savaş sürüyor. Her hamlenin stratejik bir arka planı var.

-batmani: 20 Aralık,onların kardeşleri de komşuları da değişti onların kardeşleri ve komşuları Putin-Obama -Netenyahu-kemalistler ilginç bir ittifak içindeler.. mucadelede galip mi maglup mu oldugumuza değil, nerde durdugumuza bakmalıyız. İran’lı komutan  egemenlik alanlarının ne kadar genişlediğiyle gururlanıyor.. Tek bir soru: Suriye‘de Putin‘e ne verdiniz ne vaad ettiniz? Bütün dünya bunlara karşı büyük oyunlar kurarken,  Tayyib bey yanına Brezilya’yı da alarak butun dünya karşı bunları savunup, o büyük oyunları bozmamış mıydı.. Şimdi o büyük fedakarlığa böyle bir karşılık.. yazıklar olsun..

-Tekin: İsrail rejimiyle barışmak gibi laflar midemi bulandırıyor .. Hele AK Parti’nin Genel başkan yardımcılarından Ö. Çelik’in yaptığı açıklama, utanç verici.. O kişi, partinin yöneticelerinden olabilir, ama, Hükümet Sözcüsü değil.. Böyleyken, Hükûmet Sözcüsü gibi açıklama yapması her şeyden önce, bir siyasî nezaketsizlik ve üstelik on milyonlarca insanı da rahatsız ediyor..

-Necmeddin: Stuttgart, 17 Aralık, (‘İran, İran.. Ey İran  ve acı bir tablo ‘ başlıkla yazı üzerine..)  Selamlar Selahaddin Abi, biraz da İran’ın 35 yil öncelerde dünya müslümanlarini umutlandiran ülke konumundan bugünkü durumuna nasil düstüğünün analizini yapabilir misin.. Bir zamanlar müslümanlarin umut vaad eden ülkesi oldugu icin ilgileniliyor idiyse, bugünkü bu sapmanin nedeni de müslümanlari ilgilendiriyordur diye düşünüyorum.

-Muzaffer: 17 Aralık, tesbitlerinize katılmakla beraber şu gerçeği de unutmamak gerekir : ''Büyük devletlerle irtibat, ayıyla yatağa girmeye benzer'' .. Ki, Rus ayısı bu konuda daha bir vahşidir.

-Mensur Senyigit: 17 Aralık, 1979’larda musluman halklarin gönlunden taht kuran,musluman dunyanin devlete bakis acisini canlandiran, zihin dunyasindaki bakis acisini degistren, Allahu Ekber lafzini dunya devletleri icinde dalgalandran İran’ın bugünkü tutumu ve hele de Suriyede yuzbinlerce insan vahsice katledilmesinin, sehirler harabeye döndürülmesinin sorumluluğunu nasıl taşıyacağı gerçekten elem verisi bir tablo ortaya çıkarmaktadır.

-a.hakim:17 Aralık, belki ayıp olacak ama İran tam bir escort ülke olmuş yani kiminle çıkarı olursa, onunla birlikte olmaktan çekinmeyen bir ülke..

-Selâmî: 38 yıl öncelerde  ‘La Şarqıyye, la Garbiyye!.. (Doğu’da hayır, Batı’ya da!..) şiarlarını yükselterek Amerikan emperyalizmine de, Rus emperyalizmine de karşı çıkan ve gönüllerimizi kazanan  İran’lı inkılabçıların yerini bugün ‘Hem Doğu, hem Batı!’ diyen pragmatist ve kendi menfaati için İslam’ı istediği gibi yoyumlamaktan kaçınmayan bir takım kişi ve kadrolar almış.. Yanıldık, ama elhamdulillah yanıltanlardan  olmadık.. 

-Cem Bozlu: 17 Aralık:, S.a. Face teki sayfanıza aşağidaki yorumları gönderdim. Ancak sizin görmeyebileceğiniz söylenince e-mail adresinize yazıyorum.

Dünyadaki haberleri hep sizin bakış açınızdan da ögrenip bilgilenelim isterdik. 10-15 yıl oncesinden sakladığım/kaydettiğim yazılarınız var hâlâ...

Fakat Nijerya‘daki vahim katliama değinmeyişiniz,Suud ve Mısır‘ın başını cektiği,  Türkiye‘ninde paradoksal küslük ve ittifakların tutarsız figürü oldugu 34 ülkelik "teröre karşı İslam ittifak‘ gibi oluşumlara yorum getirmeyişiniz; artık iç politikadan hareketle uluslararsı iliskileri yorumlama sebebi ile değilse, fırsat olmamış der geçeriz.zira daha eskiden dünya çapındaki okumalar üzerinden ülkemizi daha iyi analiz edebildiğiniz kanaati oluştu bende.

Ayrıca; İran’ı  ziyaret edip hayalkırıkliğından size dert yanan kişiler ne bekleyip ne gördüler bilmem ama ben İran ziyaretlerimde boyle bir duyguya kapılmadıgımı belitmeliyim. Geçen hafta beyrutta idik uluslarası filistine dönüş konferansına iştirak ettik ve 60 ülkeden katılımin olduğu anlamlı ve verimli günlerdi. belirtmeliyim ki öyle hayal kirıklığina falan da uğramadım.

Bu algı operasyonlarının başarılı olamayacağına ve tekrar rahmet ve vahdet rüzgarlarının güclenip galip geleceğıne iliskin umutlarım yeşerdi. üzülduğüm bir olay ise konferansa nijeryadan katılan muhammet ibrahim adlı kardeşimizin ülkesine dönünce katledilmiş olmasıdır.

*SEÇ: Dediğiniz konulara, Star'da, hergün değil, haftada 4 gün yazdığım için, sıcağı sıcağına değinemedim, daha sonra değindim.. Bir de öldürüldüğünden söz ettiğiniz  İbrahîm Zakzakî ile, benim 35 yıllık bir âşinâlığım vardır  ve yaralandı, ama, bildiğim kadarıyla, hayatta..

-C. Bozlu: Katledilen Hammud  İbrahim Zakzaki adlı gençten bahsetmiştim.. Hareket lideri olan Şeyh Zakzakî’nin muhtemelen yakını oluyor.beyrutta bulunan genç bir kardeşimiz 11 Aralık’ta ülkesine dönünce 12 Aralık’ta katliâma tâbi olan 1000 kadar kişiden biri.

*

-Yusuf Otakçı: Hakan Albayrak ne zaman gazete çıkaracak, ismi - logosu belirlendi mi? Ayrıca şimdi şimdi her hangi bir yerde yazıyor mu?

*SEÇ: Bu konuda sizden daha fazla bilgi sahibi değilim..

-Hasan Mensur: 15 Aralık, (‘Sivil kitlelerin korunmasına azâmi dikkatle..başlıklı yazı üzerine..) İnş. diyoruz, PKK nin silahli eylemleri, 2000'den evvel olsaydi, Suriçi darmadağin, yerle bir olmustu. biz yetmis, seksen, doksan ve sonralarini bizzat yasadik. olganustu hali yasiyanlar iyi bilir. simdi tam tersi olmus. bu sozlerim, polis teskilatini temize cikarmak degil gerceklere isaret etmek acisindan soylüyorum. simdi, gecmisteki zalimliklerin yerini, PKK devir almis. nöbet sirasi dinsiz orgutte, ihale örgutun üzerinde kaldi. ne kadar kan dökulse o kadar efendileri emperyalistlerine yaranacaklar. Ya bu ihaleyi basariyla sonlandiracaklar veya onlarin sonu olur.
Bir anekdotu ornek olarak anlatmak isterim.

koşuyolunda, yuruyerek gidiyorum, tanklar biraz ileride fakat bana yakin bir yerde..  Kimde azicik bir cesaret, polisin yuzune baksin, yere serilirdi. ozel hareket timi bazilarina hakaretler yagdirdi, sivil giyinimli bir gorevli, ust duzey biri tahmini vardi, tank üzerindeki, ozel time elestiri yapti neden oyle yapiyor diye, hic unutmam, tankin ozerindeki ozel tim dönup bakti, eger oraya gelirsem seni asagi indiririm deyince, adam artik arkasina bile bakmadan gitti. ozel time ters bakmak mümkün değildi.. Halk, yeter ki olaganustu hal kalksin, başka şey istemiyoruz diyordu..  

peki simdi, cumhurbaskanina, basbakana, milletvekillerine kufur bile ediliyor, bu ulke ozgurlukler ulkesidir deyip geciliyor. sadece ana dilde egitim kaldi. bu dinsiz örgutün, taseronluk dışında yaptigi hicbir sey yok. kürt halkinin kurtulus yalani da gittikce su yuzune cikiyor. Rabbim kurt halkina hayirli bir kapi açsın..

-Ali Ekber Gülçiçek: 12 Aralık, (‘Türkiye Musul’da ne mi arıyor?’ başlıklı yazı üzerine), İran'ın, Irak ve Lübnan şiileri üzerinden  Türkiye’ye savaş açtığını’ yazıyor Y.Şafak yazarı,
bugün. Sahi, ne yapmak istiyorlar?

-pirifani,12 Aralık 2015, (‘Müslümanlara açılan topyekûn savaş..’ konulu yazı üzerine..)

11 Eylul 2001 Saldırıları’ndan sonra ABD yetkililerinin dillendirdikleri ‘Bu savaşın 75 sene surecegi veya uc nesil surecegi’ ifadeleri herseyi acikliyordu. Hedef sadece afganistan ve irak olmadigi gibi sadece işgal de degildi. bu ifadeleri dillendirenlerin cocuklarinin bile goremiyecekleri uzun bir savas planlanmisti. biz şu anda işin daha basindayiz.

(...) Irak işgali’nin ilk gunlerinden itibaren sunni-sii karsitligi ve catismasi baslatilmak icin calisildi. bir gun şiilere aid bir yer bombalandi, öbür gün sunnîlere aid bir yer.. internetler aniden şii-sunni tartismalariyla doldu.

Filistinlisinden Mısırlısına, konustugum arablar bir isgal ve saldiri yokmus gibi devamlı sadece şiilik-sünnilik ve İran tartışmasının içindeler.. bu isin sunni taraftan gozuken kismi.

Batililarin daha zayif bir konumda olan siileri destekleyip sunniler karsisinda guclu bir sekilde cikarmalari, kizilderili katliâmlarinda kullandiklari en temel yontemlerden biridir.

Zayif kabileyi destekleyip guclu olanla savastirip sonra yenilmeye baslayan guclu tarafi desteklemeye baslayarak taraflari gitgide zayiflatmak ve kendileri icin daha kolay lokma haline getirmek.

bugun kürtlerle oynanan oyun budur, İran-Irak Savasi’nda yapilan budur. Bugün de yapilan budur. tarih tekrar eder derler. eger musluman liderler, yazarlar vs. Brown’un Kalbimi vatanima gömün..’ adıyla cevrilen kitabini okurlarsa meseleyi butun acikligiyla gorurler.

ama bazilari nedense cabuk kandirilabiliyor. kizilderili reislerinin iş işten gectikten sonra soylemis olduklari sozler, kulaklara küpe olsun. Batililar guclu bir Kürdistan da istemezler, guclu bir şiî blok da istemezler.

-ali tekin,09 Aralık, (‘Hedef korkutmak ise.. Ya korkmazsak..’ başlıklı yazı üzerine..) Rusya, ABD ya da bir başkası.. Ne fark eder.. Onların  uçakları bu coğrafyadan ayrılmadıkça, zillet bu topraklardan gitmez. çünkü bu coğrafya insanları hala öteki kötü diyor, geçmişin özlemiyle, eski şanlı günlerin geri gelmesini bekliyor. bu kafayla gelir mi? Yenilgiyi zafer sanan aceleci insanlar medeniyet kurabilir mi? nedeni müslümanlar..

proje kimin, taşeron kim, sokaktaki vatandaş aptal değil.. şehid olmaya odaklanmış insanlar olayları öyle görebilirler, veya ben kurtulayım hesabı yapabilirler.. Bir çok oyun emperyalist güçlerin çıkarlarına göre düzenleniyor..

-Ali Turhallı: Abi, yazılarında kullandığnı bilgileri hep notlarından mı alıyorsun.. Mesela Özal’la H. Çetin arasındaki ilginç konuşma..

*SEÇ: Hâfızadan olanlar da var, yazılıp çizilenlerle ilgili notlardan da..

-Serkan Üstüner,12 Aralık, İran devletinin tek derdi var, o da: Şia’yı tüm Ortadoğu’da hakim güç haline getirmek.

Suriye'de İran askerleri tarafından katledilen, öldürülen muhaliflerin ve sivillerin sayısı on binlerin üzerinde. Irak'ta keza Sünnilere uyguladıkları zalim politikalar ortada.

Yemen'de de aynı minvalde harekete geçtiler ama Suudi Arabistan buna izin vermedi.

Şu anda Ortadoğu’da Türkiye - Suudi Arabistan bir blok olarak gözükürken, öte taraftan İran ve Rusya’nın bir blok halinde hareket ettiği görülüyor.

Mezhebçi ve soğuk savaş döneminden kalma politikalar yakın zamanda iflas edecek; inş...

*SEÇ: Israrla vurguluyorum ki, konu persçilik değil.. Problem, her mezhebin sadece kendisini İslam’ın gerçek temsilcisi bilmesinden geliyor.. Halbuki, mezhebler, temelde İslam inanç dairesi dışına çıkmamışlarsa, o zaman, herbirisi, tevhîd inancından beslenen İslam ağaçının muhtelif dalları olduklarını kabullenmeli ve ‘Birimizin kırılması, hepimizin zaafiyet ve zararına yol açar..’  diyebilmelidirler. Denilemiyen işte bu! ‘