Geçen hafta çok az kişinin dikkatini çeken ama binlerce üniversite öğrencisinin günlük hayatını doğrudan etkileyen bir karar verdi Anayasa Mahkemesi.
CHP’nin başvurusu üzerine mahkeme, “Yükseköğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine İlişkin Kanun”un, “Belediyeler hariç kamu kurum ve kuruluşlarının yükseköğrenim öğrencilerine doğrudan burs ve kredi vermelerini engelleyen” hükmündeki “belediyeler hariç” ibaresini oy birliğiyle iptal etti.
Yani bundan sonra belediyeler üniversite öğrencilerine burs veremeyecek. CHP’nin başı göğe ermiş, Anayasa Mahkemesi de Türkiye’de incitmediği, kalbini kırmadığı kimse bırakmama konusunda büyük bir adım daha atmıştır. Kutlu olsun.
Nereden baksanız 100 binin üstünde üniversite öğrencisinin biraz daha sefalet çekmesi demek bu karar.
Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi her yıl 46 bin 400 ön lisans ve lisans öğrencisine aylık 100 YTL burs veriyor. Yine belediye üç bin yüksek lisans öğrencisine aylık 150 YTL, 600 doktora öğrencisine aylık 250 YTL vermiş geçen yıl. Belediye bursu artık sadece AKP’li belediyelerin bir icadı da değil. Mesela CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi de dört yıldır Ahmet Piriştina Eğitim Yardımı Sandığı’ndan 30 bin öğrenciye aylık 100 YTL burs vermekteymiş.
Gurbette öğrencilik yapanlar bilir bu paraların kıymetini. Her öğrenci fakirdir aslında. Eğer maddi durumunuz çok çok iyi değilse, kötü yurtlarda, bakımsız evlerde, yarı aç yarı tok geçer hayatınız. Evinizden ayrılmanın hüznü, bir yumurta bile kıramamanın beceriksizliği ile birleşince bunların üstüne bir de paranız biterse sefalet artık diz boyunu geçer.
Öylesine kısıtlı bir harcama ekonominiz olur ki, mezun olup para kazanmaya başladığınızda bile birkaç yıl bu ruh halinden kurtulamazsınız.
Ben orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak 2001’de mezun olduğumda durum hemen hemen herkes için böyleydi. Belki bu arada öğrencilerin refah seviyesi artmıştır bilemiyorum. Ama kimseden de borç isteyemediğim için tüm hafta sonunu ODTÜ ormanındaki elmalardan yiyerek geçirdiğim günleri biliyorum ve yıl 1940’lar falan da değildi.
Bu parasızlıkta burslar ilaç gibidir. Kredi Yurtlar ya da Başbakanlık’tan gelen komik burs paraları öyle çok işe yarar ki. Öğrencilerin sömestr başlarında vakitlerinin çoğunu burs bulma telaşesi alır.
Burs verenlerin genelde bir ideolojik nedeni vardır ama burs arayanların ideolojisi yoktur. Burs almak için her yol mubahtır. Zavallı bir öğrenciye, üç-beş kuruş burs verirken bile laiklik, demokrasi, din, millet düşünenler karşısında ne yapılsa caizdir.
Zaten öğrenciler de burs alma teknikleri konusunda ciddi bir tecrübe biriktirmiştir. Bayağı laik bir insan olup Lionslardan burs alabilmek için mülakatta “Kalacak yerim yok. Nurcuların eline düşebilirim, Bana yardım edin” diyerek burs komitelerini gözyaşları içinde bırakıp burs kazananları biliyorum.
Belediyelerin bursları ise kısmen daha objektif standartlarla veriliyor.
“Bize sordu mu belediye, paramızı öğrencilere burs olarak verirken” diyen Amerikan liberalizmi tepkisi de, “sadaka değil sosyal politika” diyen ama bu öğrencilerin “devrimden önce” kitaba nasıl para bulacağına kafa yormayan solculuk da, zor hayat koşullarında bana çok kitabi geliyor.
Zaten bir ideoloji acımasızlığa, vicdansızlığa kılıf olmaya başladıysa ufak ufak kaçma zamanı gelmiştir.
Peki, üç kuruşluk öğrenci bursları CHP’yi ne diye bu kadar rahatsız etti de Anayasa Mahkemeleri’ne koşturup iptal davaları açtılar dersiniz?
Tabii ideolojik takıntıların kokusu geliyor. Babalarını kömürle satın almıştı, şimdi de çocuklarını bursla satın alıyor bu AKP. O zaman müjdeler olsun; burslarla AKP’li, şeriatçı yapılan üniversite talebelerinin, bir ileri aşamaya geçip Talibanlaşmasını engellemiş oldu bu karar. Rejimimiz hiç bu kadar büyük bir tehlikeyi atlatmamıştı. Geçmişler olsun.
Ey satılık, güvenilmez, karaktersiz vatandaş, soğukta don ama AKP’nin kömürünü yakma. Çünkü öylesine bir şeriatçı gaz salıyor ki, ruhunu kuşatıp, seni dini bütün bir AKP militanı yapıveriyor. Ya da “sadaka değil sosyal devlet” diye birbirinize sarılıp bekleyin, zaten bu kış da komünizm gelecek.
Benim gibi kısmen özel mülkiyet karşıtı, yeniden dağıtımdan yana olanların sloganı ise şu; kamu kaynaklarından ne kadar kömür, ne kadar pirinç, ne kadar burs dağıtılsa yine de azdır. Eşitsizliği gidermez. Ey vatandaş sen utanma, sistem utansın. Sonra da utanmadan üstüne bir de sosyal politikalar iste, seçimlerde de kim sence eşitsizlikleri daha çok giderecek, daha çok seni özgürleştirecekse ona oy ver.
Ve ne olur ideolojilerinizi aç susuz bırakıp sokaklara salmayın, bakın üç kuruşluk öğrenci burslarına, yoksulun üç torba kömürüne bile tamah ediyor. Sahiden ayıp oluyor.
TARAF